BULANLAR ANCAK ARAYANLARDIR

(Toplumsal İlişkiler 164)


وَاَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرٰىۖ
Bütün yapıp ettikleri Hesap Günü kendisine gösterilecek,” (Necm/40)

Hakikat aramakla bulunmaz ama bulanlar arayanlardır,” cümlesi Beyazid-i Bistami’ye ait. Cümle tam bir paradoks. Nasrettin Hocamızın fıkrası da öyle.

Nasrettin Hoca’nın meşhur yüzük fıkrasını hatırlarsınız. Hocanın dışarıda bir şeyler aradığını görenler ne aradığını sorarlar. Kaybettiği yüzüğünü aradığını söyleyen Hoca’ya yüzüğü nerede kaybettiği sorulunca verdiği cevap ilginçtir:

Samanlıkta kaybettim.”

Samanlıkta kaybettiğin yüzüğü niye burada arıyorsun?” diye sorulunca Hocanın verdiği cevap en saf akılları bile hayrete düşürecek komikliktedir:

Burası aydınlık da onun için.”

Diğer fıkralarında olduğu gibi Hoca’nın bu fıkrası da samimiyet, isteksizlik, çarpık düşünce, metotsuzluk, analitik zekâ yoksunluğu, gibi problemlerimize ince göndermeler yapmaktadır. Bir kaybı bulma isteği insanın değer bilincine sahip olması adına önemlidir. Ancak tek başına sorunun tespiti ve çözme isteği yeterli olmaz. Netice elde etmek için doğru yerde, doğru zamanda, doğru bir usul takip etmek gerekir. Yani bütün bir değer olarak doğruluk, özü, biçimi, yöntemi bakımından da doğru olmalıdır. Bütün bu unsurlardan biri eksik kaldığı zaman niyetiniz halis de olsa maksada ulaşamazsınız. Samanlıkta iğne veya yüzük aramanın zorluğu bir yana, burada kaybettiğiniz şeyi orada bulma ihtimaliniz imkânsızdır. Hoca ters bir diyalektikle esasen bize bu usulü öğretiyor olmalıdır. Yani yanlış bir yöntemle doğruyu bulamayız demek istiyor. Bu ironik latifeyle kendine gelen zihin, nerede kaybedildiyse orada arama gereğini kendiliğinden anlar. Bu basit, yalın gözüken usulü maalesef gündelik ve genel hayatımızda yeteri kadar uygulayamadığımızdan bulmak şöyle dursun kayıp ve zararlarımız arttıkça artmaktadır.

Öncelikle boşa geçen zamanımızı, enerjimizi tüketmiş oluyoruz. Bütün mesele gerçekten neyi nerede kaybettiğini bilip bilmemekte ve yitiğini bulmak isteyip istememekteki samimiyette düğümleniyor. Öyle olmasaydı Hoca’nın saf bir masumiyetle yitiğini yanlış yerde aramasındaki samimiyete bile hasret kalacak bir gösteriş içine girilmezdi. Niçin gösteriş diyorum? İçselleştirilmemiş ve samimi olmayan her çaba içinde gösteriş barındırır. Bir şeyler yapıyor görünmek, arar görünmek sorunu çözmüyor. Hoca’nın saf tutumunu aratan şey, çabalarımızda samimi ve bilinçli gözükmektir. Aslında daha çok siyasi rüzgâr veya konjonktür icabı bulmak gibi bir dert edinilmedi. Belki aynı veya benzer sebeplerle bulmaya razı da olunmadı. Değerin ağırlığını, sorumluluğunu taşımak istemeyenler yitiklerini bulamayacakları yerde aradılar; daha doğrusu arıyormuş gibi göründüler. Dert edinmiş, derdi olmuş hissi vermek bir kendini aldatıştır.

İşin daha tuhaf yanı nedir biliyor musunuz? Gariptir ama neyi, niye yitirdiklerini bilmeyenler aynı zamanda bulmak istemeyişlerinin nedenini de biliyorlar. Biliyorlar ama kimi zaman sorunu çözmede bilgi yeterli olmuyor. Bilgi, inanç ve cesaretle köklü bir hamle ve atılım gerekiyor. Daha da beterini söyleyeyim mi? Hoca karanlıkta kaybettiğini aydınlıkta ararken birileri aydınlıkta kaybettiklerini karanlıkta aradılar. O nedenle hep sorunlar ağı içinde çırpınıp durdular. Hiçbir zaman sorunlara köklü çözümler, çareler üretemediler. Geçici, anlık, palyatif önermelerle günü kurtarmaya çalıştılar. Görüntüyü kurtarma çabaları sorunları daha da ağırlaştırdı. Bu yanlış usulle çözüm diye denenen her model veya sistem, çok kısa zamanda daha ağır sorunlara yol açtı.

Sonuç mu ne hazindir ki, hala kaybettiklerimizi Batının, Amerikanın çoktan batmış, iflas etmiş, eğitim samanlığında arıyor ve medet umuyoruz. Ya da hiçbir arama tarama zahmetine katlanmadan öylece ağzımızı poyraza doğru açmış, donmuş duruyoruz. Niye aydınlıkta özümüzde varolan erdemliliğe yol açan tarihimizden güç alan bir modelden değil.

Şemsettin ÖZKAN

13.11.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-ebs.org.tr (Atilla Olçum, “Aydınlıkta Kaybedileni Karanlıkta Aramak” adlı 13.10.2017 tarihli yazısı)

BULANLAR ANCAK ARAYANLARDIR” için 1 yorum

Prof.Dr. SEFA BARDAKCI için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.