(Toplumsal İlişkiler 89)
وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا لَعِبٌ وَلَهْوٌۜ وَلَلدَّارُ الْاٰخِرَةُ خَيْرٌ لِلَّذ۪ينَ يَتَّقُونَۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ
“Bu dünya hayatı, bir oyundan-eğlenceden ve geçici bir zevkten başka bir şey değildir; ama ahiret hayatı Allah’a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar için çok daha güzeldir. Öyleyse aklınızı kullanmaz mısınız?” (Enam/32)
Üstat Necip Fazıl bir şiirinde hayatın kısalığına şöyle vurgu yapar:
Elindeyse zamana geçme dur diye dayat
Bir sigara içmekten daha kısa bu hayat
Şair Cahit Zarifoğlu da hayatın çarçabuk geçmesine değinir:
Bu dünya soğuk
Rüzgâr genelde ters yöne eser
Limon ağaçları kurur
Bahaneler hep hazır
Güzel günler çabuk geçer.
“Bir kelebeğin ömrü kadar olan bu hayat, ne kırmaya ne de kırılmaya değer” der, Şemsi Tebriz-i.
Seksenli, doksanlı yıllarda bakınız, “hayat”ı şiirlerime Hayat I, II, III ve IV adlı şiirlerimle nasıl yansıtmışım?
HAYAT l (1981/Konya)
Söze yine hayat diyerek başlamak istedim,
Bilmem ki ondan bir gam alıp gülemedim.
Sevda fırtınalarında yalnız benim o küçük yelkenli,
Diyeceksin dediler bana; “Bu hayatta sevmemeli.”
Sahillere boşalan o yağmur sularıyla seni bekledim,
Yağmur kuşlarıyla bir gece ansızın dönersin diye,
kumsalda geceledim.
Biçare gönlüm kendi yurdunda döndü yabana,
İşte böyle kendimi bir türlü anlatamadım hayata…
HAYAT II
Çalkalanır yüreğim sevgilere,
Oysa sevgiler çarmıha gerilir,
Mezopotamya ovalarında.
Aşk yağmurları kesilirken,
Toprak yarılır aşka susuzluktan.
Putlar soyutlaşırken,
İnsanlar kentlerde kokuşur.
Bakır rengi akşamlarda
Bozkırlara at sürerim,
Kaçarım kendimden.
Saatin tik takları
Mızrak olup saplanır içime.
Magazin kokar
Köy kahvehaneleri.
Hükümetler kurulur,
Hükümetler yıkılır masalarda.
“Mihribân”ı söyler âşıklar,
Her sazı
Ellerine aldıklarında.
Tıngır mıngır gider
Köy otobüsleri,
Ciğerler toz cigarası sarar,
Bozuk köy yollarında.
Bireyselleşme
Toplum tarzı olur,
Yeni köy yasalarında.
İnsanlar yalnızlaşır,
Köylerde kentlerde.
Alt alta, üst üste,
Yan yana yaşarlarken.
(1996/ÖRNEKKÖY)
HAYAT III
Fikir matkabıyla zaman delen,
Bu aşk meyhanesinin kadehi yok.
Habire kederine ağlayan göz,
Şu feyizsiz gözlerinde katre yok.
Bilseydi mey aşkın ne olduğunu,
Dolu kadehleri kırar ağlardı.
Tabut bilseydi içinde gideni,
Omuzda giderken durur ağlardı.
Bilseydi ilmeği geçiren cellat,
Kalbi taş olsa sevgiden ağlardı.
Bilseydi encamını bir gün hayat,
Fena fi’l aşkta haline ağlardı.
Bilse tekin olmadığını kervan,
Burda durmaz meçhule yol alırdı.
Bilse hazanın atisini gülşen,
Al gülüm aşiyanım der ağlardı.
(1997/KONYA)
HAYAT IV
Işık beklerken,
Gölgeler doldu düşlerime.
Bende bu çaresizlikle,
Hayatımın adı oldu hüzün.
Nerde gerçek biter?
Nerde hayal ve fantezi başlar?
“Bayram gelmiş neyime
Kan damlar yüreğime
Aman aman garibem” diyor türkü.
Kara denizleri aş gel
Arada da bu limana uğra
Umut atalım istikbale.
Ve dertlerimizi gömelim denize hayatım!
Ama nerde?
Dolu kadehlere elveda,
Yaşlı gözlere merhaba!
Ayaklarımın dibinde
Küçük kırık aynada
Parçalanmış yüzüm.
Çığlıklar kopardı
İçimdeki kelimeler
Ve yaşlar süzüldü
Gözlerimden.
Artık ne fark eder?
Sen beni görsen hayat…
(1997/ÖRNEKKÖY)
Hayatın anlamı hayata nereden baktığınıza bağlı… Zariyat suresi 56. Ayette hayatın anlamı “Allah’a ibadet için, ona kul olmak için,” insanın yaratıldığına vurgu yapılır. Bu dünya hayatının bir oyun ve eğlenceden başka bir şey olmadığı, esas yatırımların geçici olmayan ahiret hayatına yapılması gerektiğinin de sık sık altı çizilir.
Hz. Mevlana, bu hayatın geçiciliğine sürekli değinir: “Her şeye canını sıkma gönül, ne bu dertler kalıcı, ne de bu ömür.” Hayat aslında kısa bir öyküdür, uğruna upuzun acılar çektiğimiz…
Yazımı Yunus Emre ile noktalamak istiyorum:
“Sular hep aktı geçti.
Kurudu vakti geçti.
Nice hanlar, sultanlar tahtı bırakıp geçti.
Dünya bir pencereydi, baktı geçti.”
Şemsettin ÖZKAN
11.08.2020 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-Şemsettin Özkan , Aşk Tutulması (Şiirler) basılmamış