BİR İNSANIN DEĞERİNİN İLGİ DUYDUĞU ŞEYLERİN DEĞERİYLE ÖLÇÜLDÜĞÜNÜ AKLINDAN ÇIKARMA

(Toplumsal İlişkiler 1772)

وَالَّذٖينَ تَبَوَّؤُ الدَّارَ وَالْاٖيمَانَ مِنْ قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ اِلَيْهِمْ وَلَا يَجِدُونَ فٖي صُدُورِهِمْ حَاجَةً مِمَّٓا اُو۫تُوا وَيُؤْثِرُونَ عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِهٖ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

“Onlardan önce  bu yöreyi yurt edinmiş ve (gönüllerine) imanı yerleştirmiş olanlar [arasındaki yoksullara da ganimetin bir kısmı verilecektir], bir sığınak arayışı içinde kendilerine gelenlerin hepsini seven ve başkasına verilmiş olanlara karşı kalplerinde hiçbir haset olmayan, aksine kendileri yoksulluk içinde bulunsalar bile diğerlerini kendilerine tercih edenler: İşte böyleleri, açgözlülükten korunanlardır, onlardır mutluluğa ulaşacak olanlar!” (Haşr/9) 

Marcus Aurelius; “bir insanın değerinin, ilgi duyduğu şeylerin değeriyle ölçüldüğünü, aklından çıkarma” derken, bir şeye ilgi duyma ve değer verme arasında doğru orantıyı verdiğine vurgu yapması, ne kadar yerinde değil mi?

             İnsanın neyin peşindeyse o olduğunu, ilgili, alakalı olduğu şeye göre kadrü kıymetinin bilineceğini Hz. Mevlana o meşhur şiirinde çok güzel anlatır:
Eğer sen can konağını arıyorsan bil ki sen cansın.
Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan sen bir ekmeksin.
Bu gizli bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen anlarsın ki Aradığın ancak sensin sen.
Madendeki inciyi aradıkça madensin.
Ekmek lokmasına heves ettikçe ekmeksin.
Şu kapalı sözü anlarsan anlarsın her şeyi;
Neyi arıyorsan sen osun.
Senin canın içinde bir can var o canı ara!
Beden dağının içinde mücevher var o mücevherin madenini ara!
A yürüyüp giden sofi gücün yeterse ara;
Ama dışarıda değil aradığını kendinde ara.

             Değer vermek, ilgi duymak birbirinden bağımsız değildir.  “ Zaman bir öncelik meselesidir. Herkes değer verdiğine müsaittir.” Öyle değil midir? İnsan ilgi duyduğuyla ilgilenir ve ona zaman ayırır. Bu işin lamı cimi yok.

             Modern insan bir koşuşturmacadır gidiyor. En yakınlarına zaman ayıramıyor maalesef. Aslında ayıramıyor değil ayırmıyor. Çünkü aynı insan sosyal medyada saatlerce zaman harcıyor, ne bileyim futbol tutkunu birgününü ona ayırabiliyor ama iş çocuğuna, eşine ne bileyim anne baba vb. yakınlarına gelince ortalıklarda gözükmüyor. 

             Aynı durum kadınlar içinde bundan farklı değil. İş hayatına atılan kadının herkese bir bardak çayı götürmesi özenle bezenle anlatılırken, bir bardak o çayı evde eşine vermesi hizmetçi olarak lanse ediliyor. Kadının eşine karşı ilgisiz olması körükleniyor. Ama başkalarıyla ilişkilerinde ilgisi pohpohlanıyor, şişiriliyor. 

            İnsanlara değer verildiğini hissettirmek onları mutlu ediyor. Herkes ama herkes ilgi istiyor. Sevgi istiyor, kendisine vakit ayrılmasını istiyor. Genç, yaşlı, çoluk, çocuk, eş, dost, akraba, komşu, karı, koca. Sırala sıralayabildiğin kadar herkes ilgi, alaka gösterilmesi hastası. Herkes ilgi istiyor istemesine de kimse o istediklerini istediği kişilere yapmıyor. 

            Şunu unutmamak gerekiyor. İnsanın değeri ancak ilgi duyduğu şeylerin değeriyle ölçülüyor.

Şemsettin ÖZKAN
03.05.2025 GÜZELYALI

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir