(Toplumsal İlişkiler 1088)
وَتِلْكَ عَادٌ جَحَدُوا بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ وَعَصَوْا رُسُلَهُ وَاتَّبَعُٓوا اَمْرَ كُلِّ جَبَّارٍ عَنٖيدٍ
“İşte Âd kavminin sonu böyle oldu! Çünkü onlar, Rab’lerinin ayetlerini bile bile inkâr ettiler; Hûd’a karşı gelmekle, Peygamberlik misyonunu kökten reddettiler, böylece O’nun bütün elçilerine baş kaldırdılar; ilâhî prensiplere göre hükmedenlere itaati terk edip, nerde hak hukuk tanımayan inatçı, zorba bir diktatör varsa, onun peşinden gittiler.” (Hud/59)
Hani derler ya “inat iradenin eşekliğidir” diye. Hak hukuk konusunda anlarım inat etmeyi de, lüzumsuz, gereksiz, akılsız, ve izansız inadı anlamak mümkün değil. İnsanların çok azı müstesna hakkını arama noktasında inat demeyeyim, mücadele etmekle beraber çoğu iradesinin eşekliğini yapar.
Kime ait olduğu yazmayan bir sosyal medya ağındaki paylaşımda şöyle deniyor; “açılmamakta ısrar eden pencereleri duvardan saymak gerekir.” Pencereler niye var? Duvar gibi öyle kapalı mı duracak? İnadım inat açılmayacağım mı diyecek? Ne münasebet efendim, duvar gibi olacaksa pencere olmanın ne anlamı ola ki?
İnadın bir kankası var, adı kibir. Bu ikisi, insana önce kendini mükemmel görmesini sağlıyor, sonra da, sonlarını hazırlıyor. İş işten geçtiği halde, hâlâ bunun farkına varamayan izan sahibi olmayanlara (anlama yeteneğinden yoksun olanlara) rastlamak mümkün. Tarih bunların örnekleriyle dolu. Döneminin gelişmiş, uygar toplumlarının insanları ve onların önde gelen zorba, inatçı liderlerinin acı akıbetleri bize ders olmalı değil midir? Firavun, Nemrut’u misal vermek yetmez. O kadar çoklar ki, hala çağımızda da bunlar devredeler. Klasik şartlanma dediğimiz önyargılı tutum ve davranışlarıyla inatlarından dönmemekte de kararlılar. Yanlışlarında o kadar çok ısrar ediyorlar ki, değişmeleri mümkün gözükmüyor.
Şemsettin ÖZKAN
19.06.2023 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com