(Toplumsal İlişkiler 1552)
اَوْ كَظُلُمَاتٍ فٖي بَحْرٍ لُجِّيٍّ يَغْشٰيهُ مَوْجٌ مِنْ فَوْقِهٖ مَوْجٌ مِنْ فَوْقِهٖ سَحَابٌ ظُلُمَاتٌ بَعْضُهَا فَوْقَ بَعْضٍؕ اِذَٓا اَخْرَجَ يَدَهُ لَمْ يَكَدْ يَرٰيهَاؕ وَمَنْ لَمْ يَجْعَلِ اللّٰهُ لَهُ نُوراً فَمَا لَهُ مِنْ نُورٍ
“Yâhut onların duygu, düşünce ve davranışları, derin bir denizin altındaki zifiri karanlıklar gibidir ki, peş peşe gelen azgın dalgalar denizi dört bir yandan sarıp kuşatıyor; üstlerindede kapkara bulutlar var: Körlemesine geçen bir hayat, ruhsal bunalımlar, toplumsal çalkantılar ve üst üste yığılmış karanlıklar! Öyle ki, zavallı adam elini çıkarsa, neredeyse onu bile göremez! Çünkü Allah, ışıktan yüz çevirdiği için onun gözünü kör etmiştir. Evet, Allah’ın aydınlık vermediği kimseye, hiçbir şekilde ışık bulma ihtimali yoktur! İşte bu yüzden, o inatçı kâfirler hakîkati kabul etmiyorlar! Oysa her yanda, Allah’ın kudret ve merhametini gözler önüne seren o kadar mûcize var ki:” (Nur/40)
Öyle insanlar tanır ve bilirim ki, gerçekten yerleri asla doldurulamaz. Bu yüzden yokluklarında dört gözle aranırlar. Kimileri de var ki, her gün gözünün önündedir ama bir işe yaramazlar.
Anlayacağınız kimi insan var, yokluğunda yeri dolmaz. Kimi insan da var, varlığında bir halt olmaz. Bu yüzden her şeyi yerli yerine yerleştirdiğimiz gibi, insanları da layık olduğu yere koymamız gerekiyor.
Hz. Ali efendimiz; “bir insanı layık olmadığı yere koymak zulümdür” buyurur. Herkesi, herşeyi layık olduğu yere koymak bir mecburiyettir. Bu olmazsa gerçekten bir kaos, kargaşa daha doğrusu bir haksızlık olur. Herşey, herkes birbirine karışır. Dünya zulümhaneye dönüşür.
İslam’ın ortaya koyduğu yönetim modelinin temelinde de emaneti layık olana vermek yani ehline vermek vardır. Öyle ya ehliyeti olmayana araba teslim edilmez.
Hayatımıza öyle insanlar girer ki, iyi ki varlar dersiniz. Mutlu olursunuz. Onları görünce güller açar gönlünüzde. Neşe katarlar hayatınıza, sevgi sunarlar kalbinize demet demet.
Bazen de hayatınızı asla bir daha karşılaşmak istemediğiniz insanlar doldurur ki, size hayatınızın en zor dersini yaşatırlar. Nefret edersiniz onlardan. İçiniz kan çanağına döner. Üzüntü verirler size. Senden bana ne kaldı gamdan ve kederden başka dersiniz. Anlayacağınız ders niteliğindedir o insanlar size. Sizin sınavınız onlarladır bundan da sizin dersler çıkarmanız gerekir.
Hz. Mevlana der ki; “bazı insanlar bize armağandır, bazıları ise ders.” Gerçekten öyle insanlar vardır ki, klasik bir tabirle Tanrı’nın bana bir hediyesi dersiniz. Anneniz, babanız, abiniz, ablanız, eşiniz, çocuklarınız, arkadaşlarınız ya da başka birileri de olabilir onlar. Onların biri hayatınızdan kayıp gitti mi yokluklarını tepeden tırnağa fazlasıyla hissedersiniz. Bir köşede ağlarsınız ama artık imkanı yoktur yüce Yaratan’ın hediyesi olan o insanları göremezsiniz.
Şemsettin ÖZKAN
25.09.2024 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-suskunduvar.com