(Toplumsal İlişkiler 798)
بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِؕ وَاَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ اِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
“(O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik.” (Nahl/44)
Anlaşılamamak, iletişim kanallarını açık tutamamak belki de çağımızın insanının en önemli sorunu olmaya aday gözüküyor gibi. Çünkü insanlar her geçen gün biraz daha yalnızlığa doğru itiliyor.
Burada söz konusu olan yalnızlıkta en önemli faktör insanın kollektif imece usulü yaşayış biçimlerinden uzaklaşıp teknolojinin ve çağdaşlaşmanın da etkisiyle bireyselleşmesidir.
Osho der ki; “ dinleyeni olmadığı için değil, anlayanı olmadığı için yalnızlaşır insan.” doğrudur dinleyen bir şekilde belki bulunabilir ama ya anlayanı her zaman bulabilir miyiz? Zor. Zaten en büyük sıkıntı da insan için onu anlamayanlar içinde kalması değil midir? Düşünün sağım anlamayan, solum anlamayan. Giden anlamayan gelen anlamayan.
Sorun bu anlaşılmazlık ikliminde insan ne yapabilir ki? Olsa olsa payına kopkoyu bir yalnızlık düşecek. Anlaşılmazlık çok koyu düşecek sükut suretinde yalnızlığımızın üstüne ama. Mesele insanın mutsuzluğa dolu dizgin yol almasıdır. Bu halin, problemin böylesine dallanıp budaklanması, insanın hiç de hayrına değildir. Bu yüzden Kur’an hiçbir şeyi kapalı kutu içinde bırakmamış, her şeyi vuzuha kavuşturmuştur. Bütün mesele Kur’an’a anahtar deliğinden bakmadan O’nu okuyup, anlayıp pratiğe dökmekten ibaret olduğunu kavramaktan geçiyor.
Şemsettin ÖZKAN
01.09.2022 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com