(Toplumsal İlişkiler 541)
وَهُوَ الَّذٖي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هٰذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهٰذَا مِلْحٌ اُجَاجٌۚ وَجَعَلَ بَيْنَهُمَا بَرْزَخاً وَحِجْراً مَحْجُوراً
“O Allah ki, bazı okyanus ve denizlerde, biri tatlı ve içilebilir, diğeriyse tuzlu ve acı olan iki su kütlesini birbirine kavuşacak şekilde salıvermiş ve ikisinin arasına gözle görülmeyen bir perde,birbirlerine karışmalarını önleyen aşılmaz bir engel koymuştur. Bu yüzden aynı denizdeki tatlı ve tuzlu sular, birbirlerine karışmazlar (27. Neml:6 1; 35. Fatır: 12 ve 55. Rahman: 19-22). Ayrıca, göl ve akarsularda bulunan tatlı sular sürekli denizlere, okyanuslara akar ve oradan buharlaşarak kar ve yağmur şeklinde tekrar derelere, ırmaklara dökülür. Buna rağmen, tatlı ve tuzlu sular birbirine karışmaz..” (Furkan/53)
İnsanoğlu çok garip bir varlıktır değerli dostlar! Herşeyi genelleştirip aynileştiriverir. O ince ayrıntıları bir türlü çözemez. Sosyal, iktisadi, ekonomik, fiziksel, anatomik birçok alandaki farklılıklarımızı aynı paydada toplamaya kalkar, eşitler. Halbuki hiçbir şey eşit değildir şu hayatta. Niye böyle bir çaba içine girer o da ayrı bir mesele, incelenmesi gerekir. Hz. Mevlana der ki; “acı su da tatlı su da berraktır. Sakın görünüşe aldanma! Görünüşte herkes insandır ama gerçek insan hal ehli olandır.” Demek oluyor ki, insanın doğasında bir aldanma sözkonusu.
Yukarıdaki su resmi, denizlerde acı ve tatlı suların nasıl ayrı olduğunu, birbiriyle karşılaştığı, içiçe girdiği halde, sularının asla birbirine karışmadığı anlatılıyor. Görünüşte ikiside su ama biri tatlı diğeri tuzlu. Muhammed Esed Kur’an Mesajı adlı tefsirinde bu olayı şöyle açıklar:
İKİ
BÜYÜK su kütlesini (*) -ki bunlardan biri tatlı ve susuzluğu
giderici, diğeri tuzlu ve acıdır- birbirine salıveren ve ikisinin
arasına bir engel, karışmalarını önleyen bir perde koyan O’dur.
* –
Genellikle “deniz” anlamına gelen bahr ismi aynı zamanda
nehir, göl gibi büyük tatlı su kütleleri için de kullanılır;
yukarıdaki anlam örgüsü içinde bahreyn ismi yeryüzünde yan
yana (ya da iç içe) bulunan -tuzlu ve tatlı- “iki büyük su
kütlesi” anlamındadır.
–
Yani, bu iki su kütlesinin, sürekli birbiriyle karşılaşıp
okyanuslara karıştıkları halde, sanki aralarında görünmeyen
bir perde, bir engel varmışcasına terkiplerindeki farklılığı
korumasını sağlamaktadır; suyun çevrimsel dönüşümünde
(yahut küresel dolaşımında), yani tuzlu denizlerden buharlaşarak
yükselip bulutları oluşturarak, sonra yoğunlaşıp kar ve yağmur
yoluyla dereleri, ırmakları besleyerek tekrar denize dönmesinde-
kendini gösteren Allah’ın yaratma planına ilişkin dolaylı bir
hatırlatma var.
Bazı
Müslüman sûfîler, bu iki su kütlesinin vurgulanmasında, insanın
ruhsal algı ve kavrayışlarıyla dünyevî ihtiyaç ve tutkuları
arasındaki uçuruma ve aynı zamanda etkileşime- ilişkin bir
temsîl bulmaktadırlar.
Hz. Pir, su örneğinde olduğu gibi görünüşte herkesin tıpkı suların birbiriyle karşılaştıklarında tatlı ve tuzlu olarak gözükmediğini, sadece su olarak algılandığını, herkesin ağzı olduğunu yani kâl (söz) ehli olduğunu, insanmış gibi gözükebileceğini, ama insanoğlu olduklarını, gerçek insanların ise, hâl ehli(hali tavrı güzel olan kişi) olduklarını anlatır.
Şemsettin ÖZKAN
10.12.2021 KONYAALTI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-kuran.gen.tr