HER ŞEY SENLEŞİYOR, AYNADAKİ YÜZÜM BİLE…
الْمُؤْمِنُ مِرَآةُ الْمُؤْمِنِ EL MÜ’MİNÜ MİR’ÂTÜL MÜ’MİNİ
“Mü’min, mü’minin aynasıdır.”. ( Ebu Davud, Edep,49)
Dün haberlere bakarken, Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan, Barış Pınarı harekatında bizim askerimizi sivilleri katletmekle suçlayan Fransa cumhurbaşkanına; “aynaya bak” diye cevap verince, birden kafamda bu yazıyı kaleme alma düşüncesi oluştu.
Hayat aynaya benzermiş değerli dostlar! Sen ona küsersen o da sana küsermiş, sen ona gülümsersen, o da sana gülümsermiş. Bir zamanlar sessiz sinemanın dünyayı gülmekten kırıp geçiren, ünlü Fransız komedyeni , Charlie Chaplin; “ en iyi dostum aynalardır, çünkü ağladığımda onlar asla gülmezler” der. Önemli olan seni tamamlayacak ruhu bulmandır. Her Peygamberin verdiği öğüt aynıdır: “ Sana ayna olacak insanı bul,” diye ikaz eder bizleri Hz. Mevlana. Ayna, ayna, ayna… O zaman nedir bu ayna?
Ayna , üzerine düşen ışınları yansıtabilen cilalı yüzeylerin genel adıdır. Ayna olarak kullanılan maddenin yüzünün pürüzsüz, düzgün olması şarttır. Arkası «sır» adı verilen bir karışımla boyanmış cam levhalar, veya yüzleri düzgün hale getirilmiş maden levhalar ayna olarak kullanılır.
Sevgili Peygamberimiz ashabı ile otururken, içeriye Ebu Cehil gelir ve O Güzeller Güzeli’ne; “Ne kadar çirkinsin ey Muhammed” diye hakarette bulunur. Peygamberimiz ona; “Doğru söylüyorsun!” diye karşılık verir. Az sonra Hz. Ebubekir içeri geldiğinde, “Yâ Resulullah, ne kadar güzelsin” diye hitapta bulunur. Peygamberimiz, Ona da; “Doğru söylüyorsun!” diye cevap verir. Ashab sorar; “Her ikisine de, doğru, dediniz. Nedir hikmeti?” Peygamberimiz; “Ben aynayım. Bana bakan kendini görür. İkisi de kendilerini görüp, gördüklerini söylediler” buyurdular. Bencillik göze takılmış bir ayna gibidir. O gözler nereye bakarsa baksın kendinden başkasını göremez. İki kişi hapishane parmaklarından dışarı bakar, biri gökteki yıldızları görürken, diğeri yerdeki çamuru görür. Mevlana hazretleri şu çarpıcı tesbiti yapar;
Kusur arıyorsan, al bütün aynalar senin.
“Mü’min, mü’minin aynasıdır” hadisindeki, mü’minin, ona bakan başka mü’minlerin kendi eksiklik ve hatâlarını açıkça görüp düzeltmelerini sağlayan, cilâlanmış, pırıl pırıl parlatılmış arı duru bir ayna sembolüyle anlatılır. Bunun tersi düşünülerek de izahı mümkündür: Yansıtma özelliği azalmış, bozulmuş ayna konumundaki kusurlu ve günahkâr mü’minleri gören diğer mü’minler, bundan kendilerine ders çıkararak aynı yanlışlıklara düşmemeye çalışırlar. Bu hadiste ayna sembolüyle tasvîr edilen gerçek mü’min, sûfîlere göre insan-ı kâmil (kemale eren olgun insan) ve bizatihi Allah (c.c) olarak da yorumlanmaktadır.
Hazreti Mevlânâ’dan Ayna ile Toprağın Hikâyesi
Toprak, aynaya dedi ki:
“Ey ayna! İmreniyorum sana! Çünkü kim baksa sana, kendini görür; bana bakanlar ise, sadece beni görür!”
Ayna toprağa şöyle cevap verdi:
“Ey kara toprak, ne beyhude bir dert ile dertlenmişsin. Bilmez misin ki, ben bana bakanların bugününü gösteririm. Oysaki sen, sana bakanların yarınından haber verirsin…” dedi.
Bu cevaptan toprak hoşlanmış olsa da, tekrar aynaya sordu:
“Ey ayna! Belli ki beni rahatlatmak içindir bu sözlerin. Söyler misin bana, sana bakanlar, hiç dönüp bakar mı bana?”
Ayna toprağın bu sözleri karşısında acı bir gülümseyişle şunları söyledi ona:
“Merak etme toprak ana! Bana bakacak yüzü kalmayanların gözü, gün olup dönecektir hep sana…”
Körler çarşısında ayna satma! Sağırların yanında gazel okuma! Hz. Mevlana
Cahit Sıtkı Tarancı’dan ayna ile ilgili bir şiir;
Aynadaki aksim, gölgem, bir de ben.
Var mıdır, yok mudur onlar sahiden?
Aşina değiller çektiklerime;
İçlerinden biri gelse yerime.
Ben bir gölge olsam, yahut bir hayal,
Onlar gibi hissiz, onlar gibi lal.
Olsa bütün ömre bedel bir lahzam;
Var görünsem, onlar gibi yok olsam!