(Toplumsal İlişkiler 587)
اَلَّذٖي خَلَقَكَ فَسَوّٰيكَ فَعَدَلَكَۙ
“O Allah ki, seni bir damla sudan yarattı, sonra onu aşamadan aşamaya geçirerek, varlık sebebine uygun mükemmel bir uyumla düzenledi; bedenini ve ruhunu, hem kendi içinde, hem de dış dünya ile uyumlu ve ölçülü bir kıvama getirerek, en güzel ölçüyle şekillendirdi.” (İnfitar/7)
Denge, yani uyum… Belki de bu alemde en çok ilgi çeken, üzerinde hassasiyetle durulması gereken konu. Etrafımızda olup biten herşeyde bir denge var. Gökler yerler, tabiat, gezegenler yıldızlar, güneş ve ayın mesafeleri hasılı herşeyde ama herşeyde bir denge sözkonusu.
Herşeyde denge varsa elbette insan ilişkilerinde de, davranışlarında da olacaktır. Hz. Mevlana der ki; “yüz dil bile bilsen seni anlamayanların yanında yine dilsizsindir.” İnsanın sahip olduğu şeylerle, sahip olmadığı şeyler arasındaki dengeyi iyi kurması gerekir.
Davul bile dengi dengine vurur der atalarımız. Evlilikte dahi küfuv yani denklik diye bir mesele var. Ayrı dünyaların insanları, aralarında ortak noktayı bulamazlarsa nasıl anlaşabilecekler ki?
Çok dil biliyorsun ama dilden haberi olmayan bunun kıymetini bilmeyenlerin arasında kalmışsın. Kadr-ü kıymetin bilinmiyor. Onlar için dil üstüne dil bilmen birşey ifade etmiyor. Yani sahip olunanlarla olunmayanlar arasındaki hassas dengeyi yakalamamız gerekiyor.
Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Olmaz. Dil bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Olmaz. Alt gruplarla orta gruplar ve üst gruplar bir olur mu? Olmaz. Bunların hepsine biribirinin neredeyse aynı maaşını uygun görebilir misiniz? Hayır. Herşeyin bir dengesi var. Dengeyi kurmamız gerekir. Herşeyin hakkını vermek gerek. Katmanlar arası dengeyi bozarsanız toplumu ifsat etmiş olursunuz.
Şemsettin ÖZKAN
25.01.2022 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com