(Toplumsal İlişkiler 75)
اَلَيْسَ اللّٰهُ بِكَافٍ عَبْدَهُۜ وَيُخَوِّفُونَكَ بِالَّذ۪ينَ مِنْ دُونِه۪ۜ وَمَنْ يُضْلِلِ اللّٰهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍۚ
“Sonsuz kudret, merhamet ve adâlet sahibi olan Allah, dost ve yardımcı olarak kuluna yetmez mi? Ey Müslüman! Buna rağmen müşrikler seni, O’ndan başka otorite kabul ederek boyun eğdikleri birtakım sözde ilâhlarıyla korkutmaya çalışıyorlar. Güya onları kızdırırsan, gazaplarından kurtulamazmışsın! Ne büyük bir gaflet, ne derin bir sapıklık! Gerçek şu ki, Allah kimi günahları sebebiyle saptırmışsa, kimin yoluna ‘bu dalalettir, sapıklıktır, bu yol onu cehenneme götürür’ demişse hiç kimse ve hiçbir güç doğru yola iletemez!” (Zümer/36)
“Bir ben varım deme yoksan da olur” der Hz. Mevlana. Peyami Safa’da “Bazen kalabalıkların ortasında tek başımıza kaldığımız vakitlerinkinden daha fazla yalnız değil miyiz?” diye sorar. Yalnızlık Allah’a mahsustur. Rabbimiz tektir. Bizleri cümle âlemi çift yaratmıştır. Globalleşme insanı doğasından kopararak yalnızlığa itmeye çalışmaktadır. Bireyselleşme toplumsal yaşam biçimi olmuştur.
Modern yaşam insanın toplumsal yalnızlığını da gün yüzüne çıkarmıştır. Bu yalnızlık öyle ekonomik ve mekânsal değil. Manevi bir yalnızlık bu… İnsanlar kalabalıklar içinde yalnızları oynuyorlar adeta. Agorafobi (açık alan korkusu) yaşıyor insanlar sanki. Yalnızlığımıza düşen karlar üşütüyor bizi. Sanayi toplumuna geçişle birlikte yaşanan bu süreçte, stres ve depresyon gibi psikolojik hastalıkların artışı da söz konusu tabi ki… Hızla sosyal bir varlık olmaktan çıkıp içe kapanıyoruz. Mutsuzluklarımızın bir nedeni de bu zaten. Bu yüzden üşüyoruz galiba.
Hz. Mevlana; “kendini niye yalnız hissediyorsun? Allah yarattığı kulunu hiç yalnız bırakır mı?” diye sorar. Yukarıda geçen ayette de Rabbimiz “Allah kuluna kâfi değil mi? (yetmez mi?)” diye en zor ve en sıkıntılı zamanlarımızda bile yanımızda olduğunu hatırlatır bize. Bir Müslüman’ın hem bireysel hem de toplumsal anlamda takınacağı tutum ve tavır “ben hiçbir zaman yalnız değilim. Rabbim beni yalnız bırakmaz. O ne güzel yardımcı ve güvenli bir vekildir” olmalıdır:
“Onlar öyle yürekten inanmış kimselerdir ki, düşman yurdundan haber getiren bazı kötü niyetli insanlar kendilerine; “Düşmanlarınız size karşı büyük bir ordu hazırlamış, o hâlde onlardan korkun da, Allah yolunda cihadı terk edin,” dediklerinde, bu tehditkâr sözler, o yiğitleri yıldırmak şöyle dursun, aksine onların imanını artırır ve şöyle derler: “Bütün tehlike ve korkulara karşı bize Allah’ın yardımı yeter! O ne güzel yardımcı, ne güvenilir vekildir!” (Al-i imran/173)
Mevlana hazretlerinin kurt hikâyesi benim çok hoşuma gider. Öyle ki onu tekrar tekrar okumaktan ve anlatmaktan hiç sıkılmam. Her seferinde adeta imanım yenilenir sanki. Çünkü yalnız olmadığımızı haykırır Hz. Pir. er seHer seferinde
Hz. Mevlana; Bir gün eve gelir oğlunu üzgün görür ve sebebini sorar. Oğlu; “hiç…” der.
Hz. Mevlana dışarı çıkar. Kapıda asılı bir kurt postu vardır, Onu alır üstüne giyer. Ellerini havaya doğru açıp ulumaya başlar. Oğlu babasının bu haline bakıp güler. Hz. Mevlana:
“Evladım, gördün mü?” der. Dünya dertleri de işte böyledir. Kurt, Aslında korkutucu bir hayvandır. Ama sen postun arkasında babanın olduğunu bildiğin için korkmadın ve güldün. İşte bütün dertlerin arkasında da Rabbinin olduğunu bil ve Ona güven.”
Sözü üstat Necip Fazıl’ın yalnızlığı kendisini içinde mum gibi erittiği bir fenere benzeten şiiriyle bitirelim:
Yalnızlık bir fenerse,
Ben de içindeki mum,
Onu, billur bir kâse
Gibi doldurur nurum.
Dışardan bana neler
Getirir pervaneler!
Pırıltılar, nağmeler,
Renklerle eriyorum…
Şemsettin ÖZKAN
18.07.2020 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-islammedresesi571blogspot.com
4-leblebitozu.com