ŞEYTANIN ÇALIŞMA ODASI: BOŞ KAFA

(Toplumsal İlişkiler 76)


فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْۙ  (İnşirah/7)
“Öyleyse, bir işi bitirdiğin zaman derhal başka bir işe giriş. İş bitti diye rahata düşüp kalma; bir görevi bitirir bitirmez, biraz dinlendikten sonra bir başkasına yönel! İşte ancak bu şekilde zorluklar kolaylığa, sıkıntılar rahmete dönüşür. Fakat bunu yaparken, Rabbinle gönül bağını bir an olsun koparma.”

Ah şu tembelliğimiz yok mu? Öyle hemencecik yoğurt böreği gibi gevşemek de nedir? Tembellik vücudun ahmaklığı değil midir? Ahmaklık da kafanın boş oluşu… Edmund Burke; “Şeytanın zaferi için gerekli olan tek şey, iyi insanların boş oturmasıdır,” der. Firdevsi de “tembellik hür adamı köle yapar,” derken bu yaraya parmak basar.

        Tembellik denen şu merette neyin nesi? Tembellik, faaliyet yeteneğine sahip olunmasına rağmen çaba sarf etmede isteksizlik hali, genellikle de küçük düşürücü bir terim olarak kullanılır; tembel olarak görülen bir kişi için “Tembel teneke”, “boş teneke” gibi söylemler de kullanılır.

         Tembellik için isterseniz eskiden kalma bir mirastır deyin ama ne derseniz deyin, her şeyden önce bu hal tipik bir amaçsızlık, gayesizlik durumudur. Tembellerin bu eylemsizlik hallerinin altında yatan bazı nedenler biyolojik (tiroid bezinden, kalp sorunları, dopamin salgısı vb.den) olabilir, psikolojik (depresyon, anksiyete bozukluğu vb.) olabilir hatta sosyolojik kökenli olabilir ama tembelliğin iyi bir şey olmadığı kesin.

          Franz Kafka’nın “insanlar sabırsız oldukları için cennetten kovuldular. Tembel oldukları için de geri dönemiyorlar,” diye çok hoşuma giden bir sözü vardır. Çalışıp çaba sarf etmeden bir yerlere varmak mümkün mü? Her nimet bir külfete tabi değil mi? 1996 Örnekköy çıkışlı  “Çalışmanın Anatomisi” adlı didaktik şiirimde bu konuya değinmiştim:

Çalışmak için müsait gün ve saat,

Her gün ve her saattir.

Bugünün işini yarına bırakma,

Çünkü yarın, yeni bir derttir.

Bir koltuğa iki karpuz,

Olur mu dostum? Kuvvet gider.

Acelen ne? Su koy verme,

Bir anda birden fazla iş,

Olmayacak ne tam, ne de temiz.

Çalışmaya oturduğunda,

Ateş hattında düşmanı gözetleyen,

Bir asker ol!

Küçümsenen bir nokta ve ihmal,

Büyük zararlara gebedir bazen,

Düşmanın adı “tembellik”tir yaren.

      Sevgili Peygamberimiz de bu amansız düşmandan Allah’a sığınarak dua etmiştir:

“Allah’ım! Cimrilikten, korkaklıktan, tembellikten ve kötülükten sana sığınırım,” (Ebu Davud, salat, 367)

Hacı Bektaş Veli de bize şu haklı uyarıyı yapar:

Eğer kişi hem akıllı hem çalışkan ise takdir et!

Eğer kişi akıllı değil, çalışkan ise dikkat et!

Eğer kişi akıllı ama çalışkan değilse ikaz et!

Eğer kişi hem akılsız, hem de tembel ise terk et!

       Yukarıda geçen ayette, bizi, bir işi bitirdikten sonra dinlenip, bir başka işe koyulmamızı istemiyor mu? Zorluktan sonra kolaylığın gelmesi ancak tembelliğin terki ile mümkün olacaktır.

        Tembelliği öyle uzun boylu anlatmaya bilmem gerek var mı? Hani anlatırlar ya öğretmenin biri tembelliği anlatan bir yazı yazmalarını istemiş. Öğrenciler başlamışlar tembelliği anlatmaya. Sayfalar dolusu anlatmışlar, anlatmışlar tembelliği. Ancak hiçbiri kazanamamış birinciliği. Sadece bir öğrencinin kâğıdı birinciliğe layık görülmüş, o da hiçbir şey yazmayan boş bir kâğıtmış. Bu yüzden fazla lafa hacet yok. 

 Şemsettin ÖZKAN

    20.07.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-komikfikralar.org

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.