YALNIZ GERÇEK DOSTLAR SÖYLER YÜZÜNÜZÜN KİRLİ OLDUĞUNU

(Toplumsal İlişkiler 160)

يَا وَيْلَتٰى لَيْتَن۪ي لَمْ اَتَّخِذْ فُلَاناً خَل۪يلاً

Yazıklar olsun bana, ne olurdu filancayı kendime dost edinmeseydim!” (Furkan/28)

Bir Sicilya atasözü der ki; “yüzünüzün kirli olduğunu sadece gerçek dostlar söyler.” Gerçekten de gerçek dostlar acı söyleyen değil, acıyı tatlı söyleyebilenlerdir. Usülüne uygun yanlışı gerçeği ifade edebilenlerdir. Gerçek dost yanlış yaptığında seni uyaran, sonrasında da koruyan kişidir. Yoksa yanlışını ona buna duyuran kişi değil.

Peki gerçek dostlar kimdir? Nasıl insanlardır? Dostlarımızı seçerken nelere dikkat etmek gerekir? Hayatımızı paylaştığımız, sırlarımızı taşıyan insanlar, bizden sevgi ve övgü bekleme hakkına sahiptirler. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır:

Her arkadaş, dost değildir. Gerçekten sizi düşünen ve değer veren insanlarla arkadaş olmalısınız.

Üzüntülerinizi yürekten paylaşan ve mutluluklarınıza içtenlikle ortak olan kişileri arkadaş edinin. Bu durum, yürüdüğünüz yolda başarı getirecektir.

Enerjinizi tüketen, sizi aşağı çeken insanları kendinizden uzak tutun.

Arkadaş Zannettiğiniz Ama Olmayan İnsanları Nasıl Ayıracaksınız?

Şuna emin olun ki, gerçek dost kıskanmaz.

Sizi kontrol altına almaya çalışmaz.

Sürekli “ben söylemiştim “ diyerek, yaptıklarınızı başınıza kakmaz.

Dost, öngörü sahibiyse, mutlaka uyarır ancak düştüğünüzde yanınızdadır ve sizi kaldırır. Geriye kalanlar, ahbap veya tanıdıktan öteye geçemez.

Hz. Mevlana dostlukların asla kişisel çıkarlar üzerine kurulamayacağını, çıkarların ortak payda olarak kullanıldığı davranışları asla dostluktan saymaz. Mevlana ve bir öğrencisi, dostluğun ve arkadaşlığın konu edildiği bir söyleşiden çıkmışlar, yolda birlikte yürüyorlardı. Biraz ileride yolun kenarında, iki köpeğin koyun koyuna sokulmuşlar, birlikte uyumakta olduklarını gördüler. Öğrencisi, biraz önceki söyleşinin de etkisi altında
kalarak, bu görüntü karşısında çok duygulandı ve bu duygusunu Mevlana ile paylaşmak istedi:

“Efendim şu manzaraya bakın” dedi. “Ne denli yüce bir ders alınacak dostluk örneği, değil mi?”

Mevlana, öğrencisinin bu heyecanı karşısında hafifçe gülümsedi ve kişisel çıkarların nice dostlukları yakıp kül ettiğini anımsattıktan sonra ona, unutamayacağı bir ders verdi:

“Evlat, sen onların arasına bir kemik atıver de, bak o zaman gör dostluklarını” dedi.

“Bir dostluk, kişisel çıkar karşısında unutulmayacak denli sağlamsa, ancak o durumda bir değer ifade eder ve ancak o zaman onun adına gerçek dostluk denilir.”

Aşık Veysel gerçek dostluğu ancak kara toprakta bulduğunu söyler bize;

Dost dost diye nicelerine sarıldım
Benim sadık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yârim kara topraktır

Nice güzellere baılandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yârim kara topraktır.

Evet sevgili dostlar ancak gerçek dostlarınız sizi yapıcı bir şekilde eleştirir. Ama kırmadan bu eleştirilerinin dozunu ayarlar ve karşınıza kibir abidesi gibi dikilmezler. Sevecendirler, sizi değil, yanlışınızı eleştirirler adeta. İyi dostlar yıldızlar gibidir her zaman göremezsin ama orada olduklarını bilirsin. Yani iki bedende bir ruh gibi sizin yanınızda durduklarını…

Şemsettin ÖZKAN

10.11.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-derinsayfa.com

4-risaleforum.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir