SOSYAL İZOLASYON

      (Toplumsal İlişkiler 26)  

Meram bağları, KONYA

لَا تَعْتَذِرُوا قَدْ كَفَرْتُمْ بَعْدَ ا۪يمَانِكُمْۜ اِنْ نَعْفُ عَنْ طَٓائِفَةٍ مِنْكُمْ نُعَذِّبْ طَٓائِفَةً بِاَنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِم۪ينَ۟ “(Ey münafıklar, boşuna) Özür belirtip durmayınız. (Çünkü) Siz, imanınızdan sonra inkâra saptınız. (Hak davadan ve hayırlı topluluktan ayrıldınız.) Sizden (pişman olup Hakka dönen) bir topluluğu bağışlasak da, bir kısmınızı gerçekten suçlu günahkâr olmaları nedeniyle azap edeceğiz.” (tövbe/ 66)

        Son günlerin en popülist kavramı izole olmak… Yurt dışından dönenlere corana virüslü olabilirler endişesiyle, gerçi ben bu virüse ilk olarak Çin’de çıktığı için, Çin virüsü diyorum, ama evlerinde 14 gün karantina altında bulundurularak, kişinin kendini izole ederek, bu virüs varsa virüsün kuluçka döneminin bitirilmesi amaçlanıyor. O halde izolasyon ne demek?

          İzolasyon İng. İsolation 1. Bulaşıcı hastalık taşıyan bireyi sağlam olanlardan ayırma, tecrit etme, karantinaya alma. 2. Bir bileşikten herhangi bir maddeyi ayırma. 3. Saf mikroorganizma kültürü üretme, saf kültür elde etme,  vb gibi anlamlara geliyor.

         Sosyal izolasyon, kişinin kendini toplumdan kısmi veya tamamen uzaklaştırmasıdır.

          Sosyal izolasyon, grip ve tüberküloz gibi havadan bulaşan hastalıkların yayılmasını yavaşlatmak, izlemek ve sonunda durdurmak için okul, festival ve toplu taşıma araçlarının kapanışları gibi geniş önlemleri tanımlamak için kullanılan bir halk sağlığı stratejisidir.

          Bir pandemi, küresel salgın başladıktan sonra durdurulamadığından, sağlık uzmanlarına göre, bölgede pandemi grip bulunduğunda, sosyal izolasyon önlemleri hastalığın yayılmasını yavaşlatmak ve bölge insanına daha iyi hazırlanmaları için gereken değerli zamanı sağlamak amacıyla erkenden alınmalıdır.                                                                                     

Peki bizim alabileceğimiz önlemler neler?

Ellerinizi sık sık yıkayın

Ellerinizi alkol bazlı bir el dezenfektanı ile düzenli olarak ve iyice temizleyin veya sabun ve su ile yıkayın. 

Neden mi? Ellerinizi sabun ve su ile yıkamak veya alkol bazlı bir dezenfektan kullanmak ellerinizde olabilecek virüsleri öldürür.

Gözlere, buruna ve ağzına dokunmaktan kaçının

Neden mi? Ellerinizle gün boyu birçok yüzeye dokunduğunuz için virüs taşıyabilirsiniz. Eğer virüs taşıyorsanız, gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza temas ettiğinizde virüs vücudunuza girebilir ve sizi hasta edebilir.

Solunum hijyeni uygulaması

Kendinizin ve çevrenizdeki insanların solunum hijyenlerine de dikkat ettiklerinden emin olun. Bu, öksürürken veya hapşırırken ağzınızı ve burnunuzu bükülmüş dirseğinizle veya bir peçete ile örtmeniz anlamına gelir. Daha sonra kullanılan peçeteyi derhal çöpe atın.

Neden mi? Çünkü damlacıklar virüsü yayar. Solunum hijyeninizi iyi bir şekilde takip ederek çevrenizdeki insanları soğuk algınlığı, grip ve COVİD-19 gibi virüslerden korursunuz.

Kendinizi sosyal izolasyona alın

Kendiniz ile öksüren veya hapşıran kişiler herkes arasına en az 1 metre mesafe koyun.

Neden mi? Birisi öksürdüğünde veya hapşırdığında, burun veya ağzından virüs içerebilecek küçük sıvı damlacıkları püskürtürler. Kişiye yakın mesafedeyseniz ve öksüren kişinin hastalığı varsa covid-19 virüslü damlacıkları soluyabilirsiniz.

Kendinizi iyi hissetmiyorsanız evde kalın. Ateşiniz, öksürüğünüz varsa ve nefes almada zorluk çekiyorsanız, tıbbi yardım alın ve hastaneye gitmeden önce hastaneyi durum ile ilgili bilgilendirin. Yerel sağlık çalışanlarının talimatlarına uyun.

Neden mi? Ulusal ve yerel yönetimler bölgenizdeki durum hakkında en güncel bilgilere sahip olacaktır. Önceden arama, sağlık çalışanlarının sizi doğru sağlık tesisine hızlı bir şekilde yönlendirmesine olanak sağlar. Bu da sizi koruyacak ve virüslerin ve diğer enfeksiyonların yayılmasını önlemeye yardımcı olacaktır.

Yardımcı Doçent olan Dr. Lipi Roy, bu stratejinin Çin’de nasıl uygulandığına baktığımızda hala oldukça değerli ve umut verici bir strateji olduğunun altını çizdi.

“Çin’deki sosyal izolasyonun etkisinin kanıtlarını gördük. Halka açık toplantıları iptal ettiler, kendi kendilerini karantinaya almalarını tavsiye ettiler ve ağır ticaret alanlarını kapattılar” dedi.  “Bu önlemler uygulandığından beri, vakaların artışı durdu.”

Kişisel düzeyde, daha az sosyal etkileşime girin, hasta görünen insanlarla aranıza sağlıklı bir mesafe koyun, mecbur kalmadıkça evden çıkmayın ve nesne alışverişi yapmayın. Yaşlı yakınlarınızla mesafenizi korumalısınız. İnsanlar, kendi sosyal etkileşimlerini de nasıl sınırlayabileceklerini düşündüklerinde sosyal mesafe, bir halk sağlığı stratejisi olarak en etkili olandır. Eğer sağlıklıysanız, kendinizi tamamen karantinaya almak zorunda değilsiniz ancak gideceğiniz yerler, gitme nedeninizin aciliyetini ve bu sırada almanız gereken önlemler konusunda “sağduyunuzu” kullanmalısınız.

            Klinik Psikolog Erol Akdağ,  ruhsal sorunlarda “sosyal izolasyonu” hastalarının kendini değersiz hissetme olarak değerlendirdiklerini ve terapiyle tedavi edilebileceğini söyleyerek şunları söyler:

              Sosyal izolasyon dediğimiz insanın kendisini  diğer insanlardan soyutlamasıdır. Kaplumbağa misali her şeyi kendi içinde yaşayan insanlardır. Bu şemada birincil duygu yalnızlıktır. Kendinizi bir yanda, dünyayı diğer yanda hissedersiniz. Siz de oluşan inanç;  Ya ben farklıyım  ya da istenilen biri değilim şeklindedir.

              Sosyal ortamlarda kaygılıdırlar  ve kendilerini diğer insanlardan aşağıda görürler. Kendilerini küçümserler. (Kendini çekici bulmama, yalnızlık, kendini hiçbir yere uyduramama, hiçbir yere ait değilmiş gibi hissetme, topluluklara dışarıdan bakmak) İyi oldukları durumlarını bile tesadüfe bağlarlar.

Sosyal izolasyon  şeması ne kadar erken yaşlarda başlarsa şema o kadar daha güçlü ve katı olur.

Danışanlar genellikle terapiye şu şikâyetlerle gelirler;  Çok utangacım, kendimi boşlukta hissediyorum, kendimi çok değersiz hissediyorum, insanlarla konuşamıyorum, beni sevmeyeceklermiş gibi geliyor, şeklindedir.

Kendilerini farklı hissederek, dünyanın geri kalanından ayrı hissederler. Bu insanların geçmişlerine baktığımızda çocukken akranları tarafından dışlandıkları, kötüye kullanıldıkları gerçeğini görürüz. Kendilerini dışlanmış hissederler. Ya da gerçekten dışlanmışlık yaşam öyküleri vardır.  Bu da onları istenmeyen biri olarak  beyinlerine kodlandı. Çoğunlukla bir arkadaş grubuna ait değillerdir. Yetişkin olduklarında da sosyalleşmekten ve arkadaş edinmekten kaçınırlar. Kendilerini çirkin, cinsel olarak çekici bulunmayan, düşük statülü, konuşma becerisi zayıf, sıkıcı, bir yanlarını eksik gibi hissettikleri, sosyal ortamlarda kendilerini aşağı hissettikleri ve davrandıkları çok görülür. Çocukluktaki reddedilme duygularını adeta tekrar  tekrar yaşarlar. Sosyal ortamlarda, toplantılarda çok kaygılı ve soğuk dururlar. Huzursuz ve bir yere ait olmayı arayan bir halleri vardır.

Sosyal izolasyon şeması olan bireylerin  birbirlerine benzeyen ortak  özellikleri vardır. Bunlar:

  1. Sosyal ortamlarda çok gergin olmak… Nedeni eleştirilme, beğenilmeme kaygısıdır aslında.
  2. Kalabalık içindeyken, insanlarla birlikteyken bile kendilerini yalnız hissederler.
  3. Topluluklarda çok donuk ve sıkıcı hissetmek… Ne söyleyeceğini bilememek…
  4. Diğer insanları sürekli kendinden daha üstte, kendisini de aşağıda görmek bunun sonucunda da yoğun kaygı yaşarlar. Özgürce konuşmak, gülmek, kahkaha atmak, soru sormak ister ama bunları yapabilmek için fazla çekingendir.
  5. Kendilik algısı bozuktur (şişman, zayıf, uzun, kısa, çirkin v.s)
  6. Kendisini diğer insanlardan temelden farklı görürler.
  7. Kendisini hiçbir yere ait hissetmezler.
  8. İşyerinde çalışırken herkesten uzakta (gözden ırak) çalışmayı tercih edersiniz. Kimse bana dokunmasın, karışmasın modundasınızdır. Uyum sağlayamadığınızdan dolayı projelerde yer almazsınız.
  9. Toplumdan kopuk hissetmek… Kendini toplumdan, halktan uzak görmek…

Değerlendirilmekten, eleştirilmekten, yargılanmaktan çok korkarlar. Bunları yaşamamak için geri dururlar.

  1. Gruplar içinde gergin olursunuz ve kendinizin çok farkındasınızdır. Rahatlayıp kendiniz olamazsınız. Yabancılarla konuşurken çok rahatsız olursunuz.
  2. Sosyal olarak gruplara katılmak, bir topluluğun parçası olmaktan kaçınırsınız. Sadece en yakın ailenizden birisiyle ya da çok yakın bir arkadaşınızla zaman geçirirsiniz.
  3. Başka insanların sizi küçük düşürmesine veya reddetmesine neden olacak gizli bir hayatınızın veya duygularınızın olduğuna inanırsınız.
  4. Kendinizi beceriksiz, yeteneksiz, hiçbir işe yaramaz olarak görürsünüz.
  5. İnsanlara uyum sağlamak isterler, uyum sağlayamadıkları zaman daha çok acı daha çok yalnızlık ve daha çok incinme, kırılma yaşarlar.
  6. Psikosomatik semptomlar (şeker, tansiyon, baş ağrısı, uyku sorunları v.s) geliştirirler.
  7. Hissettiğiniz sosyal yetersizliği telafi etmek için mükemmel çocuk(lar) yetiştirmeye çalışırsınız.

        Ruh sağlığı yönünden meseleye yaklaşırsak daha bir sürü konu ortaya çıkabilir. Bu konuların hiçbirine değinmeyeceğim. Esas mevzu; biz zaten bu virüs çıkmadan önce, modern bir toplum olup kalabalık şehirlerde yaşamaya başladığımızdan bu yana, yavaş yavaş kendimizi, diğer insanlardan uzaklaştırmış, bireyselleşmeyi, toplumsal yaşam biçimimiz haline dönüştürmüştük bile. Evet, sosyal medyada boy gösteriyorduk, ama aileden ve toplumdan kendimizi soyutlamıştık. Sanal âlemde yaşıyorduk zaten, sosyal izolasyonumuz yeni değil yani. Hâsılı sosyal izolasyon içimizdeydi bu virüsten önce.

           Metin ve mealini verdiğimiz şu ayetler dikkatle incelenirse Müslümanların içinde yaşayıp dilleriyle inandıklarını söylemelerine rağmen, kalpleriyle inanmayıp, sürekli her mekân ve ortamda, Müslümanları eleştirip, alaya alan münafıkların, aslında (ruhen) Müslüman toplumdan kendilerini nasıl izole ettikleri anlatılır:    

“Onlara soracak olsan, ‘Biz öylesine dalmış eğleniyorduk.’ derler. De ki: Allah ile Onun ayetleriyle ve Resulü ile mi eğleniyorsunuz? (Ey münafıklar!) Hiç boşuna özür dilemeyin. Gerçek şu ki: Siz iman ettiğinizi açıkladıktan sonra, içinizdeki inkârı açığa vurdunuz. Sizden bir kısmınızı, (tövbeleri veya alay etmemeleri sebebiyle) affetsek de bir kısmını suçlarında ısrar etmelerinden dolayı cezalandıracağız.” (Tevbe, 9/65-66)

Bu ayetlerin nüzul (iniş) sebebi hakkında farklı rivayetler vardır. Hepsinin ortak paydası, münafıkların kendi aralarında İslam’ı ve Müslümanları alay konusu yapmalardır.

Tefsir kaynaklarında -görebildiğimiz kadarıyla- en çok kabul gören rivayetlerden biri şöyledir:  

İbn Ömer anlatıyor: Tebük gazvesinde münafıklardan biri şöyle demiştir: “Ben bu topluluk (Müslümanları kastediyor) kadar kalpleri ürkek, dilleri yalancı, düşmanla karşılaştıklarında bu kadar korkak kimse görmedim.”

Bu sözleri duyan bir sahabi, ona: “Yalan söylüyorsun ve sen kesin münafıksın.” dedi ve Resulullah (asm)’a bunu haber vermek için ona gitti. Fakat baktı ki, Kur’an (ilgili ayetler) ondan önce gelmiştir. Bu sözleri söyleyen kişi de devesine binip Resulullah’ın yanına gelmiş ve “Ey Allah’ın Resulü! Biz yolu katetmek için yolda -yolcuların yollarda konuştukları gibi- eğlenmek için konuşuyorduk.” dedi. Hz. Peygamber (asm) ise, ona bakmıyor; yalnız “Siz Allah ile Onun ayetleriyle ve Resulü ile mi eğleniyorsunuz?” mealindeki ayetin ifadesini tekrarlıyordu. (bk. Taberi, Razi, ilgili ayetlerin tefsiri)

– Ayette yer alan “sizden bir kısmınızı” mealindeki ifadeden anlaşılıyor ki, Müslümanları alaya alanlar bir gruptur. Bir cemaatin en azı üç kişiliktir. Bunu düşünen müfessirler, “buların üç kişi olduklarını, iki kişinin alay ettiğini, bir kişinin de bunları dinlerken gülüp eğlendiğini” bildirmişler. (bk. Razi, ilgili yer)

– Buna göre, yukarıda bu olayın Tebük’te cereyan ettiğini bildiren rivayeti de üç kişi olarak değerlendirmek alay eden bir kişi üzerinden konuyu açıklamıştır.

– Nüzul sebebi ne olursa olsun, mesele münafık olan kâfirlerle alakalıdır. “Gerçek şu ki: Siz iman ettiğinizi açıkladıktan sonra, içinizdeki inkârı açığa vurdunuz.” mealindeki Kur’an’ın ifadesinde geçtiği üzere, bunlar dilleriyle hep Müslüman olduklarını söylemiş ve kalpleriyle de küfürlerinde ısrar etmişlerdir.

Bu sebeple, bunların yaptıkları; bir şaka değil, fırsatını buldukları anda içlerindeki küfürlerini dışa yansıtmalarıdır.

        Anlayacağınız bu münafık karakterler kendilerini Müslümanlardan içsel anlamda izole etmişlerdi ve dilleriyle de onları kandırmaya çalışıyorlardı, ama nafile. Çünkü özürleri, şakaları ve alaylarıyla zaten kendilerini ele veriyorlardı.

Şemsettin ÖZKAN

25.03.2020 KONYA  

KAYNAKLAR

1-diyanet.gov.tr.com

2-kuranmeali.com

3-kelimler.gen.tr

4-elle.com

5-pendikpsikolog.net

SOSYAL İZOLASYON” için 1 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir