SOĞURDU YAVRUM KUCAKLAR SEN OLMASAN

(Toplumsal İlişkiler 140)


وَاللّٰهُ جَعَلَ لَكُمْ مِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجاً وَجَعَلَ لَكُمْ مِنْ اَزْوَاجِكُمْ بَن۪ينَ وَحَفَدَةً وَرَزَقَكُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِۜ اَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَتِ اللّٰهِ هُمْ يَكْفُرُونَۙ
Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi en temiz ve en güzel şeylerden rızıklandırdı. Şimdi onlar, (hâlâ) bâtıla mı inanıyorlar ve Allah’ın nimetini inkâra (ve isyana) mı kalkışıyorlar?” (Nahl/72)

Bayrak ve Naat şairi Arif Nihat Asya “Çocuk” adlı şiirinde ne güzel anlatır çocuğu;

Böyle çıtır çıtır
Çıtırdamazdı ocaklar
Sen olmasan.
Mırıl mırıl
Ninni bilmezdi dudaklar

Sen olmasan.
Neye yarardı oyuncaklar
Sen olmasan.

Ve soğurdu, yavrum, kucaklar
Sen olmasan.

Dostoyevski der ki; “ruhunuzu iyileştirmek için çocuklarla vakit geçiriniz.” Ne güzel söylemiş şair; “gülmeyi çocuklar icat etti, bizler tüketiyoruz.” Siz hiç bir çiçek kokusunun evlat kokusu kadar güzel koktuğunu gördünüz mü? Elbette ki hayır.
Çocuk ve torun sevgisi denilince sevgili Peygamberimiz aklıma geliyor. Bir çocuk gördüğü zaman Peygamberimiz(s.a.v)’in mübarek yüzünü neşe ve sevinç kaplardı. Onu tutar, kollarının arasına alır, kucaklar, okşar, sever ve öperdi.

Gördüğü ve karşılaştığı her çocuğa selâm verir, halini hatırını sorardı. Binekli bulunduğu zaman çocukları atın terkisine alır, gidecekleri yere kadar götürürdü. Çocuklarla arkadaşça konuşur, onların yanında çocuklaşır, anlayış seviyelerine göre sohbet eder, öğütler verirdi.

Çocuklarla o kadar içice olmuştu ki, bir defasında yarış yapan çocukları görmüştü de onların neşesine katılmak için birlikte koşmuştu.

Peygamberimiz (s.a.v) özellikle kendi çocuk ve torunlarına çok düşkündü. Onlar için şefkatli bir baba, merhametli bir dedeydi.

Hz. Enes diyor ki:

“Çoluk çocuğuna Peygamberimiz (s.a.v)’den daha şefkatli bir kimseyi görmedim. Oğlu İbrahim’in -Medine’nin- Avali semtinde oturan bir süt annesi vardı. Beraberinde ben de bulunduğum halde Resulullah (s.a.v) sık sık oğlunu görmeye giderdi. Varınca, demircinin duman dolu evine girer, oğlunu kucaklar, koklar, öper ve bir süre sonra da dönerdi.” (Buharî, Edeb, 18; Müslim, Fedâil, 63)

Peygamberimiz (s.a.v), kızı Fatıma (r.a)’yı çok severdi. Bir sefere çıkacağı zaman en son ona uğrar, dönüşünde ise önce onun yanına giderdi.

Hz. Fatıma (r.a) babasını ziyarete geldiğinde ise, Peygamberimiz (s.a.v) sevgili kızını karşılamak için ayağa kalkar, alnından öper ve yanına oturturdu.

Hazret-i Fatıma (r.a)’nın iki oğlu vardı: Hasan ve Hüseyin. Peygamberimiz (s.a.v) bu torunlarım çok severdi. Onları kucağına alır, omuzuna çıkarır, okşar, sırtında taşır, oyun oynar, isteklerini yerine getirirdi.

Peygamberimiz (s.a.v) dünyasını değiştirdiğinde Hz. Hasan (ra) yedi, Hz. Hüseyin (ra) altı yaşındaydı. Yani Peygamberimiz (asm) hayatta iken Hasan ve Hüseyin çok küçük yaşlarda idiler.

İşte Peygamberimizin (s.a.v) iki torununun şahsında çocuklara gösterdiği sevgi ve şefkat örnekleri:

Bir gün Peygamberimiz (s.a.v) minberde hutbe okurken Hasan ve Hüseyin’in düşe kalka mescide girdiklerini görür. Konuşmasını yarıda keserek aşağı iner, onları tutar, bağrına basar.

“Cenab-ı Hak, ‘Mallarınız ve çocuklarınız sizin için birer imtihan vesilesidir.’ (Enfâl, 8/28; Teğâbun, 64/15) buyururken ne kadar doğru söylemiştir. Onları görünce dayanamadım.” (Buharî, Fiten, 20)

dedikten sonra konuşmasına devam etti.

Hz. Enes de kendi gördüklerini şöyle dile getiriyor:

“Peygamberimizi (s.a.v) hutbe okurken gördüm, Hasan dizinin üstündeydi. Ne söyleyecekse halka söylüyor, sonra eğilip çocuğu öpüyor ve ‘Ben bunu seviyorum.’ diyordu.” (Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe, 56)

Ebû Said anlatıyor:

“Peygamber Efendimiz (s.a.v) secdede iken torunu Hasan geldi, sırtına çıktı. Peygamber Efendimiz (asm) de onun elinden tuttu ve ayağa kalktı. Tekrar rükûa varıncaya kadar onu sırtında tuttu. Rükûdan kalktıktan sonra bıraktı ve çocuk gitti.” (Heysemî, IX/176)

Abdullah bin Mes’ud anlatıyor:

“Peygamber Efendimiz (s.a.v) namaz kılarken secdeye varınca Hasan ve Hüseyin geldiler, sırtına bindiler. Oradakiler karışmak isteyince, Peygamber Efendimiz (s.a.v) onlara karışmamaları için işaret etti. Namaz bittikten sonra da kucağına aldı ve şöyle buyurdu:

“Kim beni seviyorsa, bunların ikisini de sevsin.” (Heysemî, IX/179)

Enes bin Mâlik anlatıyor:

“Bir defasında Peygamber Efendimiz (s.a.v) secdede iken Hasan ve Hüseyin geldiler, sırtına çıktılar. İninceye kadar Peygamberimiz (s.a.v) secdeyi uzattı. Oradakiler sordu:

“Yâ Resulallah, secdeyi uzatmış olmadınız mı?”  Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki:

“Oğlum sırtıma çıkınca acele etmekten çekindim.” (Heysemî, IX/181)

Görüldüğü gibi çocuk sevgisi İslam’da çok önemlidir. Çocuk sevgisi öyle ki sevgilerin en masumu, en temizi ve

en güzel olanıdır. Çocuk Dostoyevski’nin dediği gibi; “dünyanın en büyük mutluluğudur.”

Şemsettin ÖZKAN

18.10.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-sorularlaislamiyet

SOĞURDU YAVRUM KUCAKLAR SEN OLMASAN” için 1 yorum

  1. Bir çocuğun Kuşu öldüģunde baş sağlığına giden bir peygamberin ummetiyiz inşallah.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.