ÖYLE YORULDUM Kİ YORULDUM DÜNYAYI TANIMAKTAN (Toplumsal İlişkiler 524)

زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَٓاءِ وَالْبَنٖينَ وَالْقَنَاطٖيرِ الْمُقَنْطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالْاَنْعَامِ وَالْحَرْثِؕ ذٰلِكَ مَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَاللّٰهُ عِنْدَهُ حُسْنُ الْمَاٰبِ

“Güzelliğiyle büyüleyen kadınlara, güçlü kuvvetli oğullara, gönül meyvesi kızlara yığın yığın altınlara, gümüşlere, soylu ve endamlıatlara, etinden, sütünden vs. faydalandığınız evcil 

hayvanlara ve bağlara, bahçelere,ekin ve tarlalara karşı aşırı düşkünlük, insanoğluna çekici kılınmıştır. Bütün bunlar, dünya hayatının gelip geçicinîmetleridir. İnsan hayatının ve neslinin devamı için verilen bu nîmetlerden uygun biçimde yararlanabilirsiniz 

fakat onlara tutkuyla bağlanıp âhireti unutmayın, çünkü asıl ulaşılması gerekenen güzel hedef, Allah katında sizleri bekleyen ebedî âhiret hayatıdır.” (Al-i imran/14) 

         İsmet Özel; “öyle yoruldum ki, yoruldum dünyayı tanımaktan” derken, maddeyle aşırı derecede aşina olmaktan, manayı anlamakta insanın zorlandığına dikkatlerimizi çekmek ister. İnsanoğlu gerçekten de dünyanın süsü püsü içinde kaybolup gitmektedir. 

         Yorulmak yani bitap düşmek, takatsiz kalmak ya da sarf ettiği çaba sonucu yorgun hale gelmekle insan bu dünyaya yaptığı yatırımlarla, onu yaptım, bunu yaptım diye saymakla çalışır, gayret gösterir bunun neticesinde de yorgun düşer.   

         Halbuki insanın başka uğraş alanları yok muydu? Vardı elbette, ama diğerlerini aksattı. Dünyayla çoklukla övünmek, altın, gümüş, para, kadın ve çocuklarla vb. diğer işleriyle iştigal etmesi, insanın ruhunu ihmal etmesi sonucunu doğurdu. Böyle olunca da insan fıtratından doğuştan kendisne verilen temel değerlerinden hasılı manasından uzaklaştı.

         Bir şeyin manası yoksa şeklinin şemailinin ne önemi olabilir ki? Şeklen insan, ama anlamları olmayan bir hayvandan farksız bir canlının eşref-i mahluk olmasının anlamı da yoktur. Bazı filozofların  insanı düşünen hayvan,(Aristo) konuşan hayvan, (Descartes) toplumsal hayvan(Platon), şüpheci hayvan(Septikler), sistematik hayvandır (Hegel), şeklinde benzetmeleri ve tanımlamaları da, insanı şirazesinden koparma gayretlerinin bir sonucudur. Ya da kendilerini böyle görmekten başka bir şey değildir.

         Dünyayı eğitimden ekonomiye böyle dizayn ettikleri için, insanı sürü (hayvan) psikolojisiyle idare etmek ve onu sömürmek için, böyle bir felsefe ve doktrin geliştiriyorlar. Sonuç ortada. Kula kulluk sistemi var. Gerçekte insan sadece Rabbine kul olursa, güce zorbalığa değil, hak ve adalete dayalı bir sistemi benimserse kurtuluşa erecektir. Dünya kurulalı beri insanlara gelen kutlu elçiler; ne zaman insanlık rayından çıksa, dünyevileşme, hayvanlaşma sürecine girse, devreye girip insanı kısa devre yapmaktan kurtarıp normalleştirmişlerdir.   

         Üstadın dediği gibi insanlık yoruldu artık, dünyayı tanımaktan, kendilerine sunulan, manasız ve anlamsız dünya ürünü sistemlerden. Çünkü sistemi getirenler sadece kendi rantını devşirip insanı sömürüyor.     

Şemsettin ÖZKAN

23.11.2021 DOĞANŞEHİR

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.