NİMETE ŞÜKREDERSEN FAZLASINI BULURSUN AÇGÖZLÜLÜK EDERSEN NİMETTEN DE OLURSUN

(Toplumsal İlişkiler 1408)

وَاِذْ تَاَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَزٖيدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ اِنَّ عَذَابٖي لَشَدٖيدٌ “Hani Rabb’iniz size şu bildiriyi yapmıştı: “Eğer emirlerime boyun eğerek Bana şükrederseniz, size verdiğim nîmetleri kat kat artıracağım; ama eğer nankörlük ederseniz, bilin ki Benim azâbım çok çetindir!” (İbrahim/7)

Hz. Şems-i Tebrizi der ki; “şükür etmedikten sonra dünyaları yesen ne fayda? Şükür ile başladıktan sonra bir kuru ekmek değmez mi dünyalara?” Yani şükür mutluluğa giden yolda en tılsımlı kelimedir. Çünkü var olanla insanın, yetinmesi ve memnun olması söz konusudur. Yaratıcı ile iletişim kurma vardır. Kahretmek, acizlenmek yoktur. Medeniyete, uygarlığa giden yoldur teşekkür etmek.

             Hz. Mevlana; “nimete şükredersen fazlasını bulursun, açgözlülük edersen nimetten de olursun” derken, şükrün yani Allah’a verdiği nimetlerden ötürü teşekkür etmenin, nimetleri kat be kat artıracağına dair yukarıda geçen ayete atıfta bulunur.

           Sevgili Peygamberimizin şükür konusundaki hassasiyeti bize en güzel örnektir. Abdurrahmân bin Avf (r.a) Peygamber Efendimiz’in Allâh’ın ikram ve ihsanlarına karşı şükür konusundaki titizliğini gösteren bir hâdiseyi şöyle anlatıyor: “Bir defâsında Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-mescidden çıkmıştı. Ben de hissettirmeden onu tâkip ettim. Bir hurma bahçesine girdi. Kıbleye karşı durarak secdeye vardı. Secdesini o kadar uzattı ki, vefât etti sandım. Hemen yanına vardım, eğilip yüzüne bakmaya başladım. Başını kaldırdı ve:
– Ne oldu ey Abdurrahmân?” diye sordu.
“– Yâ Rasûlâllah! Secdeyi o kadar uzattınız ki, vefât ettiniz diye korktum ve hemen yanınıza geldim” dedim. Peygamber Efendimiz:
– Bahçeye girdiğimde Cebrâîl -aleyhisselâm- ile karşılaştım. Allah Teâlâ’nın şöyle buyurduğunu müjdeledi: “Kim Sana selâm verirse Ben de ona selâmet veririm. Kim Sana salevât getirirse, Ben de ona salât ederim.” (Bunun için Rabbime şükür secdesi yaptım) buyurdu.” (Hâkim, I, 344-345/810) Şükür hâli husûsunda İbrâhim bin Edhem ile Şakîk-i Belhî arasında geçen şu mülâkat, ne kadar hikmetlidir: Şakîk-i Belhî, İbrâhim bin Edhem’e sorar:
“– Geçim husûsunda ne yaparsınız?” İbrâhim bin Edhem şöyle cevap verir:
“– Bulunca şükrederiz, bulamayınca sabrederiz!..” Şâkîk-ı Belhî:
“– Horasan’ın köpekleri de böyle yapar!” deyince bu defa İbrâhim bin Edhem sorar:
“– Ya siz ne yaparsınız?” Şakîk-i Belhî şöyle cevap verir:
“– Bulursak şükredip infâk eder, bulamadığımızda ise yine şükredip sabrederiz.”(Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1 Erkam yayınları)

Şemsettin ÖZKAN

04.05.2024 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-suskunduvar.com

5-islamveihsan.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.