(Toplumsal İlişkiler 556)
اَمْ يَحْسُدُونَ النَّاسَ عَلٰى مَٓا اٰتٰيهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِهٖۚ فَقَدْ اٰتَيْنَٓا اٰلَ اِبْرٰهٖيمَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَاٰتَيْنَاهُمْ مُلْكاً عَظٖيماً
“Yoksa onlar, kendi ırkları dışındaki insanları, Allah’ın engin rahmetiyle onlara verdiği Kitap, Peygamberlik gibi nîmetler
yüzünden kıskanıyorlar mı? Oysa daha önce İbrahim’in nesline ki sen de o nesildensin Kitap ve Kitaptaki bilgileri pratik hayata uygulama yeteneği olarak hikmet vermiş ve onlara büyük bir hükümranlık bahşetmiştik.” (Nisa/54)
Türkçemizde bir söz var; “kedi ulaşamayacağı ciğere mundar der” diye. Bu söz, Friedrich Wilhelm Nietzsche’nin; “ne kadar yükselirsen uçmayı bilmeyenlere o kadar küçük görünürsün” sözüyle hemen hemen aynı frekansta buluşurlar.
Bu bize insanların birinde gördüğü nimetlerin kendisinde olmayınca bir çekememezlik, hasetlik, fesatlık psikozuna girdiklerini gösterir. İnsanlığın tarih felsefesini ilk insan ve Peygamber Hz. Adem’in çocukları Kabil ve Habil’den başlatırsak, onların arasındaki kıskançlıktan tutun da, bugünkü çağın insanına kadar her devirde bu kadim ruh hastalığına rastlamak mümkündür. Peki nedir bu hasetlik fesatlık? Zararları nelerdir? Peygamberimizin olaya bakışı nedir?
“Ateş odunu yakıp kül ettiği gibi haset de iyilikleri öyle yer bitirir.” (Ebû Davud, İbn Mâce) Hased edene “hasîd” denir. Karaciğerden mide spazmına, adale kasılmalarından tiklere.. birçok rahatsızlığın temelinde hased var. Hased için “çekememezlik” de diyebilirsiniz. Başkalarına karşı duyulan hazımsızlık hissidir.
Kişi, kendisinde olmayan faziletlerden, meziyetlerden, başarılardan; kederlenir. Başkalarının maruz kaldıkları musibetlerden sevinç duyar.. Onlara bahşedilmiş nimetten huzursuzlanır, kıskanır, iç homurdanmalar yaşar. Bir kısım psikanalizciler, haset duygusunu belli aşamalara ayırır ve şöyle bir sıralama ile ele alırlar:
- Değişik rekabet hisleriyle dışa vuran kıskançlık;
- Hazımsızlığa hazımsızlıkla mukabele şeklinde ortaya çıkan çekememezlik
- Ve artarak hezeyana dönüşen haset hissi…
Potansiyel
kıskançlık duygusu önceden sezilerek, hoşgörü, tahammül,
kendi meziyet ve mevhibelerine yönlendirmek suretiyle terbiye
edilebilir. Hasete dönüşmesi önlenebilir. Falancadaki hasedin kem
nazar dışında kıskanılan kimseye hiçbir zararı yoktur, olamaz
da. Hasedin zararı, hâsidedir. Çok kötüdür. Kıskançlık,
kıskanılandan daha çok kıskananın işini bitirir. Kinle,
nefretle homurdanır durur. Hakk’ın teveccühlerini içten içe
sorgular. Duaya inanıyorsa, kıskandığı kimseye beddua eder,
hatta büyüye başvurur. Kahırlanır ve kendi hayatını çekilmez
bir azaba çevirir.
Haset artık neredeyse onu; bütün
iyiliklere, güzelliklere sövüp sayan bir saldırgan hâline
getirir. Eskiler bu hale “dâü’l-udâl” derlerdi. İflâh
olunmaz bir sağlık sorunu olarak görürlerdi. Gerçekten bugün
modern bilim, haset illeti ile dolu bir beynin kumanda ettiği vücudu
normal çalışma seyrinden çıkararak değişik hastalıkların
patlak vermesine sebep olduğunu ortaya koydu. Karaciğerden mide
spazmına, adale kasılmalarından tiklere sayılamayacak kadar çok
rahatsızlığın temelinde bu ruhî bozukluğun yattığı
anlaşıldı. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in
uyarılarındaki hikmeti bugünün modern tıbbı da teslim ediyor.
Psikolojinin “p”sinden bîhaber dünyada; Efendimiz, insanlara
dünya ve ahiret saadet ve sağlığının şifresini tebliğ ederken
şöyle buyuruyorlardı: “Hasetle
iman bir kalbde beraber bulunmaz.” (Nesâî) “Ateş
odunu yakıp kül ettiği gibi haset de iyilikleri öyle yer
bitirir.” (Ebû Davud, İbn Mâce)
“Benim ümmetime
de geçmiş milletlerin hastalıkları bulaşacaktır; o hastalıklar,
şımarıklık, küstahlık, servet çokluğuyla övünme, birbirine
sırt dönüp uzaklaşma ve çekememezlikti.” (Taberânî, Hâkim)
“Hasede
girmedikleri sürece insanlar hep hayırla oturur-kalkarlar.”
(Taberânî)
Efendimiz’den daha pek çok rivayet var. Onlarda da suizandan uzak durma vurgusunda bulunur ve hasedin tehlikesini hatırlatırlar. (Buhârî, Müslim, Ahmed b. Hanbel) Ayrıca “Zinhâr dedikodu ile ömür tüketmeyin; başkalarının kusurlarının takipçisi olmayın; birbirinize karşı çekememezlik ve kıskançlığa girmeyin ve sakın sakın kin gütmeyin.” (Buhârî, Müslim) buyuruyorlar. Gıpta edin, hased asla!
Şemsettin ÖZKAN
25.12.2021 KONYAALTI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-yeniakit.com.tr (Ağustos 2018 Kadın Aile “Haset Etmenin Zararlarını Biliyor musunuz?” adlı yazıdan alıntı)