(Toplumsal İlişkiler 1599)
وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدٖينَةِ امْرَاَتُ الْعَزٖيزِ تُرَاوِدُ فَتٰيهَا عَنْ نَفْسِهٖۚ قَدْ شَغَفَهَا حُباًّؕ اِنَّا لَنَرٰيهَا فٖي ضَلَالٍ مُبٖينٍ
“Şehirde olayı duyan bir takım kadınlar birbirleriyle: “Azizin karısı, genç kölesinin gönlünü çelmeye kalkmış, kölesine olan aşkı yüreğinin derinliğine işlemiş; doğrusu biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz” diye dedikodu yapıyorlardı.” (Yusuf/30)
Aşk insanı sarmaşık gibi sarasarpa sarmalayan, insanı ta içten yakalayıp işgal eden gitmemecesine kalbine bağdaş kurup oturan tılsımlı, büyülü nesne değil midir?
Aşka düşen divane gezip deli olmaz mı? Maşukun her dediğine he demez mi? Hz. Mevlana der ki;
Leyla değilim dost,
Lakin çağırırsan çöllere gelirim
Toplarım özümü yalın halde gelirim
Kapıyı çaldığımda kim o dersen,
Ben olmam kapında sen olur gelirim
Sen gel de yeter ki, yola yük olmam
Yol olur gelirim.
Aşka yalan diyebilir misiniz? Diyemezsiniz derseniz, biz de Yusuf ile Züleyha’nın Kur’an’da işi ne deriz? Aşk, Züleyha’ nın Yusuf’u gören o gözlerinde miydi sanki? Yusuf’un yokluğunda gösterdiği sabır dolu bekleyişlerdeydi. Beklemek de zaten Züleyha’ya yakışırdı. Aşk, insanın Araf’ta kalması gibi Yusuf’un terk ettiği kuyuda, Züleyha’nın utancındaydı. Züleyha için her şey Yusuf olmuştu. “Güneş doğdu” demezdi. “Yusuf geldi” derdi. Gece çöktü mü, “Yusuf uyudu,” “ay çıktı” dediklerinde de, “Yusuf mu baktı?” derdi. Lügatindeki tek sözcük “Yusuf’tu.”
Aşk aslında Hz. Mevlana’nın dediği gibi ne olursa olsun sonu Yaratan’a sevdalanma eylemi değil miydi? “İki bilinmezlik arası bir diyardayım. İsrafil’in üflediği yankıdayım. Ne Cennette ne cehennem de, yalnız Allah sevdasındayım.” Yine Hz Pir aşkın talibi tüm gönüllere şu can alıcı soruyu sorar:
“Ey gönül! Kaç Yusuf kaldı zindana talip nefsi için. Ve kaç Züleyha kaldı cehenneme razı Yusuf için.”
Ona göre aşk; ne olursa olsun, âşık olanın, sevgilisiyle o ne halde olursa olsun onunla hemhal olmaya gelme işidir: “Geldim… Ateşsen yanmaya, yağmursan ıslanmaya, soğuksan donmaya geldim.” “İki gecem var ikisi de uykusuz. Ya sen varsın uyuyamam. Ya da sen yoksun uyku haram…”
Çok kolaydı Yusuf’u görmeyen gözlerin Züleyha’yı kınaması. Kur’an’da ifade edildiği gibi saray eşrafındaki kadınlar Züleyha’yı yerden yere vuruyorlardı:
“Şehirdeki saray çevresine mensup bazı kadınlar, kendi aralarında, “Duydunuz mu? Vezirin karısı, kölesine göz koymuş; onun aşkıyla yanıp tutuşuyormuş. Ne ayıp, âşık olmak için bula bula bir köleyi mi bulmuş? Bize öyle geliyor ki, bu kadın düpedüz sapıtmış!” diyorlardı.”
Nerden bileceklerdi ki sarayın o dedikoducu kadınları? Yusuf’un aşkların en güzeli olduğunu, ama sapıtmış dedikleri Züleyha’nın da, tövbelerin en güzeli olduğunu. Gerçek sevgiliyi bulduğunu. Sahi nereden bileceklerdi?
Şemsettin ÖZKAN
11.11.2024 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com