(Toplumsal İlişkiler 1256)
اِلَّا تَنْصُرُوهُ فَقَدْ نَصَرَهُ اللّٰهُ اِذْ اَخْرَجَهُ الَّذٖينَ كَفَرُوا ثَانِيَ اثْنَيْنِ اِذْ هُمَا فِي الْغَارِ اِذْ يَقُولُ لِصَاحِبِهٖ لَا تَحْزَنْ اِنَّ اللّٰهَ مَعَنَاۚ فَاَنْزَلَ اللّٰهُ سَكٖينَتَهُ عَلَيْهِ وَاَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَمْ تَرَوْهَا وَجَعَلَ كَلِمَةَ الَّذٖينَ كَفَرُوا السُّفْلٰىؕ وَكَلِمَةُ اللّٰهِ هِيَ الْعُلْيَاؕ وَاللّٰهُ عَزٖيزٌ حَكٖيمٌ
“Eğer siz ona (Peygamber’e) yardım etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkâr edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke’den) çıkardıkları zaman, ona bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, “Üzülme, çünkü Allah bizimle beraber” diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz birtakım ordularla onu desteklemiş, böylece inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah’ın sözü ise en yücedir. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe/40)
Cemal Süreya’nın çok kısa ve öz olarak; “kırıldım, anlatacaklarım bu kadar” demesinin hikmeti ne acaba? Hemde öyle kırılmış ki, hiçbir şey söylemek istemiyor. İzahata bile gereksinim duymayacak şekilde bir kırılma bu. Çok ama çok kırılmış. İnsanoğlu gönül almayı bırakın habire gönül yıkmakla meşgul. Çok seviyor gönülleri tarumar etmeyi. Ya da yıktığının farkında değil.
Rahmetli Cahit Zarifoğlu derdi ki; Üstadım dedim: “Bayrama ne alayım?”Dedi: “Birkaç piri faniden gönül, birkaç çocuktan gülücük, alabilirsen birkaç fakirden de dua al!” Ne kadar güzel ve kalender bir insanın sözcüğü değil mi dostlar? Gönül al, gülücük al ve dua al! Herbiri insanın gönlüne hitap etmeye dair ifadeler. Gönül al ama gönül yıkma! İnsanın bayramını zehir etme, güzel sözler söyle. Allah’ın gönül kabesini yıkma! Benim derdim bana yeter bir dertte sen katma!
Sevgi sözcükleri fısılda bana, küskünlükleri ortadan kaldır! Nebi’nin çağrısına uy ve sevdiğin kişiye açıkça “seni seviyorum” de! Hz. Mevlana’ya kulak ver hiç olmazsa;“Bir gönül yapmak gelmiyorsa elinden, bari bir gönül yıkılmasın dilinden.”
Çok üzmek, kırmak veya kaba söz ve davranışlarlarla birini üzmek anlamına gelen gönül kırmak asla tasvip edilemeyecek hoş olmayan davranışların belki de başında gelir desek yanlış olmaz. Zira sevgili Peygamberimizin “gönül kırmak Kabe’yi yetmiş kere yıkmaktan daha büyük günahtır” hadisini bilmem hatırlatmama gerek var mı?
Evet kalp kırmak çok büyük günah ama, gönül yapmak da bir o kadar büyük sevaptır. Bu yüzden insan gönül ehli olmaya azami gayret sarfetmelidir.
Burada ilginç bir durum var. Derler ki; “insan hiç sevdiğine kırılır mı? Evet insan hem de en çok sevdiğine kırılıyor maalesef. Çünkü büyük bir beklenti içinde yakınlarının hiç ama hiç hata yapmayacağını zannediyor. Ama durum hiç de öyle değil.
Hz. Mevlana der ki; “gönül kırmak gönülsüz insanların işidir.” Kaba saba insandan insanın gönlünü okşayan bir söz ve davranış beklemek abesle iştigaldir.
İnsan odun değil ki, kırıldığı zaman ses çıkarsın. Anlayamı- yoruz bazen sevdiklerimizi, bize en yakınlarda olanları kırdığımızı. Öylesine sessizce kırılıveriyorlar işte. İki kelime yetiyor seven bir kalbi kırıp dökmeye. Sonra roman yazsak nafile.
Şemsettin ÖZKAN
04.12.2023 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com
Güzel yazıya da bir şey denilmez güzel demekten başka