(Toplumsal İlişkiler 617)
اِنَّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمٰنُ وُداًّ
“Allah’ın ayetlerine yürekten inanan ve bu imanın gereği olarak güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyanlara gelince; sonsuz merhamet sahibi Allah, sevgisiyle onları ödüllendirmek, onları şefkatli, merhametli ve sevecen insanlar hâline getirmek ve böylece onların, bütün varlıklar tarafından sevilip sayılmasını sağlamak üzere, onlar için bir sevgi yaratacaktır. Günahkâr, kibirli, ahlâksız insanlar, hiçbir zaman kalpleri fethedemeyecek; öte yandan, insanları doğrulukla, samîmiyetle ve örnek davranışlarıyla doğru yola çağıranlar, işin başında düşmanlık ve ilgisizlikle karşılaşsalar bile, en sonunda halkın sevgisini kazanmayı başaracaklardır.” (Meryem/96)
“Cehennem ne demektir? Bence o sevmeyi başaramamaktan acı çekmektir” derken, Dostoyevski bize çok şey anlatır aşk adına. Aşk, kişilerarası ilişki ve bir başka varlığa duyulan derin sevgi demek değil midir? Aşk, en yüce erdem veya iyi alışkanlıktan, en derin kişilerarası sevgiden en basit zevke kadar bir dizi güçlü, olumlu duygusal ve zihinsel hallerimizi açığa çıkaran enerjiler değil midir?
Hz. Mevlana şöyle der: “Kimde aşk endişesi yoksa o kanatsız kalmış bir kuş gibidir. Vah ona…” Öyle değil midir aşk yoksa meşk de yoktur. Kuşun havada süzülerek uçmasını sağlayan kanatlarıdır. Kanatlarını aşkla çırpmazsa havada uçabilir mi?
Sevgi aşk boyutuna geçince o kadar büyür ki içimizde durmayıp dışarıya taşıp kanatlanır adeta. Belli bir düzeyde ilerler ve sevdiğimiz insana çarpıp orada durur. Bizi gidişinden fazla etkilemesinin sebebi de, kendimizden çıktığının o an farkına varamadığımızdandır.
Şemsettin ÖZKAN
27.02.2022 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com