KİBİR NEDİR KENDİSİNDEN HABERSİZ KENDİNİ BİLMEYEN İNSANIN DURUMUDUR TIPKI GÜNEŞTEN HABERİ OLMAYAN BUZUN KENDİNİ BİR ŞEY ZANNETMESİ GİBİ

(Toplumsal İlişkiler 1061)

وَاِذَا قٖيلَ لَهُمْ اٰمِنُوا كَمَٓا اٰمَنَ النَّاسُ قَالُٓوا اَنُؤْمِنُ كَمَٓا اٰمَنَ السُّفَـهَٓاءُؕ اَلَٓا اِنَّهُمْ هُمُ السُّفَـهَٓاءُ وَلٰكِنْ لَا يَعْلَمُونَ
Yine onlara, Gelin şu ikiyüzlülükten vazgeçin ve diğer mümin 
insanların inandığı gibi siz de hak dine yürekten iman edin! 
Bırakın artık şu kibir ve inâdı da, vahyin sesine kulak vererek Hakk’ın emrine teslim olun!” denildiği zaman, “Ne yani, şu 
akılsızların inandığı gibi mi inanalım? Sınırsız zevk ve eğlence içinde hayatı doyasıya yaşamak varken; doğruluk, erdemlilik, fedâkârlık gibi safsatalarla ne diye keyfimizi bozalım? Hem o dar kafalı, yobaz insanlarla aynı inancı paylaşmak bizim gibi üstün kişiliklere yakışır mı?” derler. İyi bilin ki, onlar gerçekten akılsızların ta kendileridir; ne var ki, bunun bilincinde değiller.” (Bakara/13)

Hz. Mevlana; “kibir nedir? Kendisinden habersiz kendini bilmeyen insanın durumudur. Tıpkı güneşten haberi olmayan buzun, kendini bir şey zannetmesi gibi” derken böbürlenme, kibir, kendini beğenmişliğin insana çöreklenmesiyle, onda bıraktığı izleri güneşte eriyen buza benzetmesi gerçekten ilginç değil mi? Zira büyüklenen, aslında an be an eriyor, farkında değil haberi yok.

Hz. Mevlana der ki; “kendini ne kadar büyük görürsen gör, bende sadece gözümün gördüğü kadarsın.” Hz. Pir kibir, üstünlük taslama, böbürlenme, kendini bir halt sanma konusunu çok işler. Bunların içinde en meşhuru eşek sidiğinin üzerindeki saman çöpüne konup kendini denizler fatihi zannetmesi hikayesidir.

Bir sinek, eşek sidiğinin üzerinde gezinen saman çöpünün üstüne kondu.

Sonra bir gemi kaptanı gibi başını yukarı doğru kaldırdı.

Ahmak, adi, süfli ve mütekebbir olanların hâli ve tavrı bu sineğe benzer.  Sinek bir saman çöpünün üzerindedir, saman çöpü bir eşek sidiğinin üzerinde yüzmektedir. Sidik birikintisini okyanus, saman çöpünü gemi zanneden ahmak kendini kaptan gibi görmeye başlar. Bu da yetmez, bir de kafasını gururla yukarı doğru dikip pis hâlini âleme ifşa ve ilân eder. Bu başkaldırışta aslında ne kadar ahmak olduğunun ne kadar rezil bir durumda bulunduğunun ilanı vardır. “Şu benim azametime bakın” diyişinde eblehliği ve ahmaklığı dökülür ortaya.

Sinek :ben bu denizin ve gemiciliğin mektebinde okumuş;

Epey müddet zaman ve emek harcamış adamım” diyordu.

Ahmak sinek aptalca gurur ve böbürlenmesi yetmezmiş gibi işi bir de yalancılığa dökmüştü. Bu yerlere kolay gelmedik, bir sürü emek ve zaman harcadık, ortaya aklımızı ve yüreğimizi koyduk, çalıştık, ilim tahsil ettik de öyle geldik bu mevkilere diyordu.

İşte, dini ve ilmi kendi nefsine uyarak yorumlayan ondan istediği hükümleri çıkarabileceğini düşünen şarlatanlar da böyledir. Kendi cüce aklını, hakikatin kaynağı görür etraflarını aldatmaya cesaret eder sonra düştükleri zelil ve rezil durum umurlarına gelmeksizin palavraya devam ederler. Bunun daha ileri derecesi gülünç duruma düşmüş olmalarına bile aldırmaksızın kibre ve böbürlenmeye devam etmeleridir.

İşte deniz işte gemi işte adam

İşte kaptan, işte görüşü keskin bir kahraman karşınızda.

Allah’ın hoşuna gitmeyen en kötü davranış da bu kibir, kendini beğenmişlik değil midir? Kişi kendini büyük görerek işin başında deşarj olabilir. “Ben neymişim be,” diyebilir ama sonuç maalesef hüsranla sonuçlanacaktır.

Tolstoy der ki; “kibir ve inat önce kişinin kendini mükemmel görmesini sağlar. Sonra da sonunu hazırlar.”

Şemsettin ÖZKAN

23.05.2023 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-suskunduvar.com

KİBİR NEDİR KENDİSİNDEN HABERSİZ KENDİNİ BİLMEYEN İNSANIN DURUMUDUR TIPKI GÜNEŞTEN HABERİ OLMAYAN BUZUN KENDİNİ BİR ŞEY ZANNETMESİ GİBİ” için 1 yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.