(Toplumsal İlişkiler 339)
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَج۪يبُوا لِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ اِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْي۪يكُمْۚ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِه۪ وَاَنَّـهُٓ اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
“Ey iman nimetine kavuşanlar, sizi, size hayat verecek şeylere çağırdıkları zaman Allah’ın ve ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulünün davetine, Kur’ân’a ve sünnete icabet ederek ilâhî emirleri yerine getirin. Allah’ın, kişi ile karar mekanizması olan aklı, gönlü arasına girerek meyillerini, kararlarını ve davranışlarını değiştireceğini, kesinkes hesap vermek üzere toplanıp onun huzuruna getirileceğinizi bilin.” (Enfal/25)
Tolstoy; “şikayet ettiğiniz bu yaşamınız belki de başkalarının hayalidir,” derken hayatımızın ne kadar kıymetli olduğuna vurgu yapar. Her ne olursa olsun hayatın değerli olduğunu söyler. Herkesin yaşamı kendine göre önemlidir.
Cahit Zarifoğlu da; “kapı aralığından baktığımda görebildiğim en güzel şeydir yaşamak,” derken hayatın aslında bizim için extra olduğuna dikkatlerimizi çeker.
Zarifoğlu’nun
Beyan Yayınları arasında 2020 de yeni basılan Yaşamak adlı bir
kitabı var.Yeni
Türkçe’de ki hatıra türünün en yetkin örneklerinden biri olan
Yaşamak, toplumsal olarak bir ışığa dönüştürmek istediğimiz
acıya, bireysel bir dünyada aydınlık sağlamaktadır.
Zarifoğlu,
çevremizde gelişen olayların gözümüzü yorduğu ve bizim,
hayatın bütünsel akışıyla olan bağlarımızı güçlükle
koruduğumuz dönemde, o bağlara canlılık veren birkaç
şairimizden biridir.
Yaşamak,
şiirindeki derinliğin yol açtığı açılım getiren ve şaire
ait iç dünyanın zenginliğini gözler önüne seren bir eserdir.
Şair, yaşamayı varlık ve oluşun özüne dokunan bir derinlik
içinde algıladığı ve arka planındaki hikmetle anlaşarak
yaşadığı için, aynı hikmetin onun anlatımında parıldaması
pek tabiidir.
Kitap
içerisinde çok sevdiğim anlam dolu beni duygulandıran paragraflar
vardı. Bu adama Zarif adam diyorlarsa içinde aşkında, sevginin de
geçmesi gerekiyor. Ve geçiyor da… Yalnızlık da olmazsa
olmazlardan… Yazılarında kimi zaman insanları, kimi zaman da
davasını anlatmış… Bazı yerlerde annesine olan sevgisi ve
özlemini dile getirmiş. Bazen de babasına sitem etmiş. Gönlü
zengin yaşlı bir dedeyle olan anısını da anlatmış. Hani bir
yayla da süt ikram eden fakat nehri
geçemediği için sütü gelip kendilerinin almasını isteyip,
hediye eden kişinin kendisi olmasına rağmen özür dileyen kocaman
yüreği olan yaşlı dede… Ne sevmiştim bu dedeyi. Dedemi
hatırladım. Ne çok özlemişim onu. Bugünlerde o
da ölmüştü.
Yazarımız
yeni nesilden de şikâyetçi olduğunu “Dönelim kendimize ve
aldığımız yaralara bakalım” diyerek belirtmiş.
Modernleştikçe kendimizi, kültürümüzü kaybettiğimizi
söylüyor. Türkiye sınırları içerisinde yazdığı yazıların
yanı sıra yurtdışı yazıları da var. Oralardan da bahsetmiş.
Biliyorsanız C. Zarifoğlu Dünyanın birçok yerini otostop ile
dolaşmıştır. Her dilden her renkten insanlarla tanışmış ve
yaşamış olması gerekir. Ama yine de yalnızlık işlemiş bu
şairimizin içine.
Üstadın
Yaşamak eserindeki hatıralarını anlatırken babasının her
mektuplaşmasındaki tenbihi çok güzel;
“Cahitciğim..
Namazlarını ihmal etme. Her iş Allahu azimüşşan da biter.
Hepimiz onun huzuruna çıkacağız. Ne mutlu yüzü ak
çıkanlara.
Allah’a
emanet eylerim. Babanız, Niyazi Zarifoğlu.”
(yaşamak/sh.114)
‘’Bize
ağır gelen kendimizdir.’’ diyorsun ya hani çok haklısın
Zarifoğlu.
İnsan önce kendinden kaçıyor. Yüreğine kilit vuruyor. Bakın
etrafınıza şöyle bir, aslında insan ne çok kaçıyor kendinden
gördüğünüz her yüz sizin yüzünüz, tanıdığınız her ses
sizin sesiniz. Evet
güzel insan, kapı aralığından bakınca görebildiğimiz en güzel
şeymiş yaşamak.
Şemsettin ÖZKAN
06.05.2021 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-1000kitap.com