(Toplumsal İlişkiler 98)
وَاتَّقُوا يَوْماً تُرْجَعُونَ ف۪يهِ اِلَى اللّٰهِ ثُمَّ تُوَفّٰى كُلُّ نَفْسٍ مَا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ۟
“Kendinizi öyle bir Güne hazırlayın ki, o gün hepiniz Allah’ın huzuruna çıkarılacaksınız, sonra da herkese, ne kazanmışsa tastamam ödenecek ve hiç kimseye haksızlık edilmeyecektir.” (Bakara/281)
Hz. Mevlana; “gel de birbirimizin kadrini bilelim, çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden,” demekle yerden göğe kadar haklıdır. Hayatın bir gerçeğidir zaten ayrılıklar ve vedalar. Cahit Zarifoğlu da “içimiz hep bir hoşça kal ülkesi” derken bu dünyadaki serüvenimizin kısalığına işaret eder.
Güftesi Orhan Seyfi Orhon, bestesi Yusuf Nalkesen’e ait “veda busesi” adlı muhayyer kürdi şarkı dinleyende buruk bir hüzün bırakır:
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda busemi
Yüzüme bu türlü bakmayacaktın?
Hani ey gözlerim bu son vedada,
Yolunu kaybeden yolcunun dağda
Birini çağırmak için imdada
Yaktığı ateşi yakmayacaktın?
Gelse de en acı sözler dilime
Uçacak sanırdım birkaç kelime…
Bir alev halinde düştün elime
Hani ey gözyaşım akmayacaktın?
Aslında şiirin adı da vedadır, veda busesi değil. Edebiyatımızın ünlü beş hececilerinden biri olan Orhan Seyfi Orhon, bu şiiri, kanserden ölen kızı için yazdığı söyleniyor. Yok değil diyenler var, ama ne derlerse desinler, halkımızın çok sevdiği ve sanat musikimizin unutulmazları arasında yer alan bu eserde, müthiş bir “hoşça kal” teması var. İster kızı için yazsın, isterse sevdiği için.
Hz. Mevlana ünlü eseri Mesnevi de, insanın bir başka âlemden, yani asıl vatanından koparılmasını, ayrılıklarını, vedasını ve yeryüzü cehenneminde yaşadığı hüzün dolu hikâyesini, neyin dilinden anlatıyor bize. Bu on sekiz beytin tahlilini daha önce Mesneviden sohbetlerinin ilkinde suskunduvar.com sitemizde yapmıştık. Dileyen bakabilir. Uzak diyarlardan Belh şehrinden kalkıp Konya’ya geldiği için olsa gerek, içinde hep bir “hoşça kal” ülkesi vardır:
Dinle bu neyi ki, şikâyeti vardır
Ayrılıklardan hikâyesi vardır:
Kamışlıktan kestiklerinden beri
Feryadımdan kadın erkek ağlayıverdi,
Ayrılıktan yanmış yarılmış yürek isterim
Aşk derdini anlatabilmek için,
Aslından uzak kalan herkes
Arar kendi vatanını, vuslatının rüzgârını,
Her yerde ağladım ben
İyiler ve kötülerle oturup kalktım ben
Dostum oldu herkes kendi görüşünce
İçimden sırlarımdan lakin haberdar olmadı,
Sırrım feryadımdan uzak değil
Gözde ve kulakta lakin o nur var değil
Canda ten, tende can gizli değil
Canı görmeye kimse izinli değil.
Neyin sesi ateştir hava değil
Bu ateş kimde yoksa yok ola,
Aşkın ateşidir neyi yandıran
Aşkın ateşidir meyi kabartan,
Ney dostundan ayrılmışların arkadaşıdır
Perdeleri, perdelerimizi açmıştır,
Ney gibi hem zehir hem panzehir olanı kim görmüş
Hem özleyen hem sır saklayanı kim görmüş,
Çok kanlı bir yoldan bahseder ney
Ve mecnunun aşkının hikâyelerinden,
Bu aklın mahremi şuursuz değil
Dile de kulaktan başkası müşteri değil.
Gamımız uzadı birden günlerce sürdü
Acımız günlerle yoldaş oldu,
Geçsin günler geçecekse geçsin
Sen var ol heman ey temiz insan,
Suya kanar herkes balıklar susar
Kim ki nasipsizdir rızkı hep gecikir.
Hamlar pişkinden anlamaz hiçbir zaman
Kısa söylemek lazım o zaman, vesselam.
Öyle değil midir değerli dostlar? Şu üç günlük dünyada, bir ağacın gölgesinde dinlenip, sonra yoluna devam eden bir yolcu gibi olduğumuzu, bize sürekli hatırlatan bir Nebinin, takipçileri değil miyiz? Yola çıkmaya hüküm giymiş, matarasında tuzlu su olanlar olarak, şu tekin olmayan bu harabe dünyada, topu topu kaç günümüz var ki? Yukarıdaki kutsal metin kulaklarımızda yankılanırken, içimizde hep bir yerlerde hoşça kal ülkesi durup duruyor:
“Kendinizi öyle bir Güne hazırlayın ki, o gün hepiniz Allah’ın huzuruna çıkarılacaksınız, sonra da herkese, ne kazanmışsa tastamam ödenecek ve hiç kimseye haksızlık edilmeyecektir.”
Şemsettin ÖZKAN
20.08.2020 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-sarkisozum.gen.tr
4-akademik.semazen.net
Bir gün ayrılık kapı çaldı mı gelene hoşgeldin demeden, gidenlere gerçekten güle güle diyebilmek ne hoş olurdu.