(Toplumsal İlişkiler 529)
قُلْ كُلٌّ يَعْمَلُ عَلٰى شَاكِلَتِهٖؕ فَرَبُّكُمْ اَعْلَمُ بِمَنْ هُوَ اَهْدٰى سَبٖيلاًࣖ
“De ki: Herkes, kendi mizaç ve meşrebine göre iş yapar. Bu durumda kimin doğru bir yol tuttuğunu Rabbiniz en iyi bilendir.” (İsra/84)
Her zaman karşı çıktığım herkesin eşit olduğu kavramıdır. Dünyada asla böyle bir durum söz konusu değildir. Olsa olsa her insanın hakkı hukuku vardır. Öyle değil midir dostlar tüm insanların aynı, eşit olduğu nerede görülmüştür? Kimi zengin kimi fakir, kimi güzel kimi çirkin, kimi uzun kimi kısa, kimi duygusal, kimi mantıklı, kimi kadın kimi erkek, kimi güçlü kimi zayıf, kimi sağlıklı kimi hastalıklı. Ama tüm bunların ne olursalar olsunlar hakları hukukları var.
Üstat Sezai Karakoç der ki; “herkes gibi olmak olmayacak bir şey. Herkes gibi olmak olmamak gibi bir şey.”
Kimse herkes gibi olamaz, olmayacak da. Bu görülmüş bir durum değildir. Çünkü herkes gibi olmak, mühal (olması gerçekleşmesi imkansız) bir durumdur. Bir bakıma da
olmamak gibi bir şeydir.
Bir
Hint masalına göre fare
kediye, kaplana dönüştürülse de fare karakterinde kalacağı
anlatılır:
Kedi
korkusundan, endişe içinde yaşayan bir fare vardır. Büyücü
biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür.
Fare,
kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten
korkmaya başlar.
Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare,
sevineceği yerde avcıdan korkmaya baslar. Büyücü bakar ki, ne
yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkan yok. Onu eski haline
döndürür..
Ve
der ki; “Sen cesaretsiz ve korkak birisin. Sende sadece bir
farenin yüreği var.”
Hakikatte öyledir herkes kendi mizaç ve karakterine göre hareket eder. Buna uygun tutum ve davranışlar gösterir. Bu yüzden dayatmacı bir yapıyla toplumsal cinsiyet eşitliği gibi kavramlarla herkesi eşleştirmeye kalkan tüm sistemler batmaya mahkumdur. Altı yıl yürürlükte kalan İstanbul sözleşmesinde kadına yönelik şiddet azalacak denmesine rağmen tam zıddı artmış bunun batının bir şehir efsanesi olduğu görülmüş ve bu metnin içine sinsice aileyi yok etmeye yönelik (özellikle madde/4 cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet eşitliliği, kadın vb) kavramlar sokulmuştur.
Bu metnin içerisinde iki tane önemli husus var dikkat çekmemiz gereken ve bizimle asla uyuşmayan. Bunlardan birisi toplumsal cinsiyet meselesi bir de cinsel yönelim tercihi. Şimdi bunlar ve başka şeyler de var ama bu iki meselenin, LGBT vesaire gibi marjinal unsurların ekmeğine yağ sürecek kavramlar olduğu ya da onların arkasına sığınarak faaliyet yapabilecekleri alanlar olduğu görülüyor.
Kadına asırlarca değer vermeyen medeniyetlerin kadına değer vereceğiz derken kantarın topuzunu kaçırdığı, ayrımcılık yapacağız derken kadınlarımızı daha da şiddete maruz bıraktıkları, üstün yapacağız derken onları mutsuz ettikleri, kadın erkek eşitliği sağlayacağız derken eşit olmayan bir değerler sistemi geliştirmeye çalıştıkları aşikardır.
Mevzu tam da üstadın dediği gibidir. Herkes gibi olmak olmayacak birşey. (Kadını erkeğe, erkeği kadına benzetme operasyonu.) Herkes gibi olmak (aslında yok böyle bir şey ama zorlayanlar var,) olmamak gibi bir şey.
Şemsettin ÖZKAN
28.11.2021 DOĞANŞEHİR
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-timeturk.com