ANLATACAKTIM ÖLÜMLERİNİ BİR SONBAHAR EŞLİĞİNDE BİR KIŞ GÜNEŞLİĞİNDE FAKAT BAKTIM BU ÖLÜM DEĞİL DİRİLİŞTİR

(Toplumsal İlişkiler 530)


وَاٰيَة لَهُمُ الْاَرْضُ الْمَيْتَةُۚ اَحْيَيْنَاهَا وَاَخْرَجْنَا مِنْهَا حَباًّ فَمِنْهُ يَأْكُلُون
“Bitki örtüsü tamamen kuruyup ölmüş olan toprak, onlara Allah’ın sonsuz ilmi, kudret ve merhametini gösteren ve yeniden dirilişi ispatlayan muhteşem bir delildir. Şöyle ki; Biz ölü toprağa, her bahar yeniden hayat veriyoruz ve oradan, canlıların besin kaynağı olan çeşit çeşit ürünler çıkarıyoruz.” (Yasin/33)

Yeniden dirilişi en güzel anlatanlardan biri de diriliş şairi Sezai Karakoç’tur: “Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde, bir kış güneşliğinde fakat baktım bu ölüm değil diriliştir” der. Sonbaharda toprağa düşen her yaprak yeniden dirilişin muştusudur aslında inananlar için. Çünkü ölüm bir son değil tam aksine yeniden diriliştir sonsuza dek. Ölüm Hz. Mevlana’nın ifadesiyle “gerçekte dirilik, görünüşte yokluk, hakikate ise ebediliktir.”

Ölümle sonbahar, bir anlamda benzeşir. İkisi de artık solgun, bitkin ve son demleri çağrıştırır ancak ikisi de biterken yeniden dirilişi de sembolize eder. Sonbahar da yapraklar niye düşüyor? Dallar niye kurumaya başlıyor? Yeniden dirilmek için. Ölüm de yeniden diriliş demek değil midir? Yasin suresinin 33, ayeti ne güzel açıklar bu durumu:

“Bitki örtüsü tamamen kuruyup ölmüş olan toprak, onlara Allah’ın sonsuz ilmi, kudret ve merhametini gösteren ve yeniden dirilişi ispatlayan muhteşem bir delildir. Şöyle ki; Biz ölü toprağa, her bahar yeniden hayat veriyoruz ve oradan, canlıların besin kaynağı olan çeşit çeşit ürünler çıkarıyoruz.”

Sonbahar aslında çıtırdayan yaprakların, çiçeğe dönüştüğü andır. Hayat da zaten o çıtırdayan yapraklarla yeniden tazelenir, yeniden başlar. Ölümle sonbahar, bu yüzden iki can dosttur. Bu yüzden vefanın da en çok onlara yakıştığını söyleyebiliriz.

Şemsettin ÖZKAN

29.11.2021 DOĞANŞEHİR

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-suskunduvar.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.