DERDİNİ İNSANA DEĞİL SUYA ANLAT ÇÜNKÜ SU ALIR GÖTÜRÜR İNSAN İSE ALIR DAĞITIR

(Toplumsal İlişkiler 204)

هَمَّازٍ مَشَّٓاءٍ بِنَم۪يمٍۙ

Devamlı kusur arayan, laf götürüp getirenlere boyun eğme.” (Kalem/11)

Aradım dünyayı dertsiz yok imiş,” derken Karacaoğlan ve “güneşin gördüğü tüm insanlar dertlidir,” diyen Atinalı Solon, dertsiz bir adama rastlamak mümkün değil mi demek istiyorlar acaba?

Hz. Mevlana; “dertli bir adam, içi duman dolu bir odaya benzer. Onu dinlemek odaya bir pencere açmak gibidir,” der. Ancak dinleyen ona buna o derdi anlatırsa, dertleriyle o adamı vururlarsa ne olacak? Sıkıntı burada. O zaman insanın iyi bir sırdaşı olması gerekir.

Nurettin Topçu, derdin insana değil de suya anlatılması noktasında değerini en iyi verenlerden olsa gerek şunları söyler: “Bir dere kenarındaki su sohbeti yüzlerce insana çevrilen hasbihalden çok zengin ve çok daha değerlidir; çünkü onda bir kalple konuşulur ve o kalbe derinlerdeki bütün sırlar açılır, acılar anlatılır….. Suyun çiçeklerde koku,gökyüzünde renk,tende hayat olmadan önce varlığının en büyük hikmeti yaraları tedavi etmesidir. Ruhtaki derin yaralar Kur’an’da sesle tedavi edildiği gibi,tabiatta su ile tedavi edilirler.”

Mevlana hazretleri de, Rubailerinde şöyle seslenir:

Canının yangını korlaştıysa,sağa sola haber salma..!
Hele ki, alışmamışsan derdini anlatmaya, dermanını dertlide arama..!
Suya anlat, seccadeyi ser O’na anlat..!
Kuşa anlat, kanatlarıyla göğe çıkarsın..!
Nereye yanacağını bilemediysen…
Yangınını sahihibine anlat..!

Açma sırrını dostuna dostunun da dostu vardır o da söyler dostuna. Ne diye yaban illerde derdine derman ararsın? Kuşa kurda suya ne diye anlatmazsın? Hz. Yakup, Hz. Yusuf’u kardeşleri alıp götürüp kurt yedi diye bühtan ettiklerinde derdini Kenan ilinin kurtlarına varıp “Yusuf’umu siz mi yediniz? Gömleğini siz mi alkan ettiniz?” diye sormadı mı? Onlarda dosdoğruca ‘biz yemedik’ diye yemin billah etmediler mi? Seccadesini serip O’na anlatmadı mı? İçindeki o yangını sahibine, yanlızca O’na ibadet edip, yanlızca O’ndan yardım istemedi mi? Yanlış mı yaptı? Hayır. Sonunda da hem Yusuf’una, hem de kapanan gözlerine, yeniden kavuşmadı mı?

İnsanlara anlatsa ne olacaktı ki? Birin yanına bir iki de onlar ekleyip sıkıntıyı, derdi iyice dağıtmayacaklar mıydı?

Bu yüzden olsa gerek benim de severek dinlediğim o güzel melodide söz ve müziği İlhan Şeşen’e ait olan rüzgar şarkısında derdini rüzgara anlatır sanatçı;

Pencerenin perdesini havalandıran rüzgar
Denizleri köpük köpük dalgalandıran rüzgar
Gir içeri usul usul
Beni bu dertten kurtar

Yabancısın buralara nerelerden geliyorsun
Otur dinlen baş ucuma belliki çok yorulmuşsun
Bana esmeyi anlat bana sevmeyi anlat
Bana esmeyi anlat esip geçmeyi anlat


Anlat ki çözülsün dilim
Ben rüzgarım demeliyim
Rüzgarlığı anlat bana
Senin gibi esmeliyim

Bana esmeyi anlat bana sevmeyi anlat
Bana esmeyi anlat esip geçmeyi anlat.

Şemsettin ÖZKAN

24.12.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-1000kitap.com (Nurettin Topçu Var Olmak,s.82 alıntı)

4-sarkisozleri.bbs.tr

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.