ÇAĞIN GÖZÜYLE Mİ İSLAMA BAKMALI YOKSA İSLAMIN GÖZÜYLE Mİ ÇAĞA?

(Toplumsal İlişkiler 130)

اِنَّ الدّ۪ينَ عِنْدَ اللّٰهِ الْاِسْلَامُ۠ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَهُمُ الْعِلْمُ بَغْياً بَيْنَهُمْۜ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ فَاِنَّ اللّٰهَ سَر۪يعُ الْحِسَابِ

Allah katında hak din İslâmdır. Kendilerine kitap verilmiş olanlar ise, onlara bilgi ulaştıktan sonra, sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkâr ederse bilsin ki, Allah’ın hesap görmesi pek çabuktur.” (Al-i imran/19)

İslam… İnsanlığa Allah’ın Hz. Muhammed (s.a.v) ile gönderdiği son ilahi din. Din; Rabbimizin hem bu dünyada hem de ahirette insanları kendi hür iradeleriyle mutluluğa eriştirmek için gönderdiği ilahi kurallardır. Çok tanımı yapılır dinin ama benim dikkatimi çeken Türkçeye ilk çevrimi yapılırken “toplumsal yaşam biçimi” şeklinde olanıdır. Niye böyle düşünüyorum? Çünkü dini Hz. Muhammed(s.a.v), Shandel’in ifadesiyle “gökyüzünden alıp yeryüzüne indirmiştir.”

Mavera dergisinin yedi güzel adamından biri olan üstat Rasim Özdenören, “Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler” adlı eserinin 54. sayfasında şöyle der:

Günümüzde kendisine Müslümanım diyenlerin çoğu “çağın  gözüyle İslâm’a bakma” yaklaşımını benimsemiş durumdadır.

Bilim diye belletilen çağdaş sapkınlıklara kesin doğrular diye bakılınca, yani “bilim” denilen hadise yeni bir “din” olarak peşin dogmalarımızın arasına karıştırılınca, bu yeni dogmaların bile İslâmiyeti “reddedemediğini” görme hevesi çoğu Müslümanın böyle bir bakış açısını benimsemesine yol açmıştır. Günümüz Müslümanlarına kazandırılmak istenen yanlışlığın, sapkınlığın belli başlılarından biri budur. Bu bakış açısının gizlediği temel espri şöyle bir fikri telkin etmek ister:  Aslolan bilimdir ve önemli olan bu “bilimin”değerlendirmesidir.

Oysa Müslüman, çağın gözüyle İslâm’a bakmaz, İslâm’ın gözüyle çağa bakar. Müslüman, kendisini değerlendirmeye tabi tutmak isteyen “kıstası””Müslümanca” olup olmadığına göre değerlendirir. Eğer kullanılan kıstas “Müslümanca” değilse, bu kıstas, İslâm’ı ister göklere çıkarsın, ister yerin dibine geçirmeye çabalasın bir değer ifade etmez. Başka bir deyişle bizim için aslolan, bu kıstaslar hakkında İslâm’ın ne dediğidir.”

Yukarıda geçen Al-i imran/19.ayetini rastgele buraya almadım. Söz konusu ayet “Allah katında geçerli olan tek toplumsal yaşam biçiminin İslam” olduğu özellikle vurgulanıyor. Cuma günü de imam hutbede bu ayeti okur. Fakat ne yazık ki “dinlerarası diyalogcular” bu ayete de çok aktif oldukları o dönemlerde imamların bu ayeti okumamaları yönünde söylentiler çıkardılar. Kimileri okudu, kimileri okumadı ama öyle bir süreç yaşandı. İslama çağın gözüyle bir bakış açısıydı bu. Daha yığınla bir sürü konu Avrupa birliği müktesebatı gereğince zinanın serbest bırakılması, domuz etinin her yerde satılması, alkollü içkiler vb. Şeylerin alınıp satılması, pazarlanması konusunda İslam’ın hangi kıstası ön plana çıkarıldı. Hiçbiri…

İslam Hz. Adem Peygamberden başlar son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v) kadar tüm Peygamberlerin tebliğ ettiği dinin genel adıdır. İnsanlar İslam’ın rotasından çıktıkları an Allah yeni bir Peygamberle dini rayına oturtmuştur. Bu tarihler boyunca Hak ve batıl mücadelesi şeklinde olagelmiştir. Ancak Hz. Muhammed (s.a.v)’ den sonra artık yeni bir din gelmiyecektir. Bu din son dindir. Kitabı Kur’an kıyamete kadar bir harfi bile değiştirilemeyecektir. Hükümleri sonsuza dek geçerlidir. Bugün Hz. Adem, Hz. Musa veya Hz. İsa Peygamberler yeniden dünyaya gelseler son Peygamber Hz. Muhammmed (s.a.v)’e tabi olurlardı. Çünkü hepsi aynı şeyi anlatıyorlar. Burada asıl sorun, bizim meseleler karşısında müslümanca bir tavır alıp alamamamızda yatıyor.

Şemsettin ÖZKAN

24.09.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranvemeali.com

3-Rasim Özdenören Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler, s.54

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.