Hugging my neck my rose
(Toplumsal İlişkiler 32)
كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ اِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
“Her can ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz.” (Ankebut/57)
“Every soul will taste of death. Then unto Us ye will be returned.”
Nazım Hikmet; “ boynuma sarılma gülüm, benden sana geçer ölüm,” derken bugünlere mi seslenir ne? Sonra bir gün herkes sevdiğine kavuşacak dediklerinde, başlarız ölümü beklemeye… Öğrenecek elbette kalbimiz, öğrenecek. Dünyanın hasret, ölümün vuslat olduğunu, yani gerçek sevgilinin Allah olduğunu… Ölümden başka her şeyin yalan olduğunu öğrenecek bu taşlaşmış yürekler, öğrenecek. Ölüm; ruh öldüğünde ruhun bedenden ayrılmasıdır. Ölümden korkmamalıyız, çünkü bu bizi sadece Allah’a geri getirir. Çeşitli türlerde hicret veya sürgün, bir anlamda ölüm biçimleridir: onlardan korkacak ne var?
Aşk ölüm, sevgiliye kavuşma değil midir? Hz. Mevlana’nın tabiriyle Şeb’i Arus (düğün gecesi) değil midir? Memleketimize, ana vatanımıza dönüş biletini almaktır. Bundan sevinç duymaktır. O ne? Yüzlerimizi asıyor muyuz yoksa? Asmayın yüzlerinizi kurban olduğum! Rabbinize teslim olun, hakiki özgürlük göreceksiniz ona tutsak olmaktır. Diğer tutsaklıkların hepsi esarettir, işkencedir ve zulümdür. Ölüm, aşktır, dünya zindanından kurtuluş ve gerçek sevgiliyle buluşmadır.
Peki, bu buluşmaya eli boş mu gidiyorsun? Yok mu aldığın hediyeler? Hiçbir şey götürmeyecek kadar cimri misin? O kadar boş vermiş misin? Yahu O’nun yegâne tek sevdiğin, O’ndan başka tapılacak hiçbir şeyin olmadığını hayatında hiç mi itiraf etmedin? Bu kadar da mı sevgi yoksunusun? İşte o zaman vah sana! Derhal bu yanlışından dönmelisin, yanlışın neresinden dönersen kârdır.
Kadın ve erkek arasında var olan sevgi, aşk ve muhabbet Allah’ın şüphesiz ayetlerindendir. Mutasavvıflar cimada (kadın erkek birlikteliğinde) Tevhit sırrı var derler. Elbette helal olan nikâhtan söz ediyorum. Fransızlar kadın ve erkeğin birbirinden murat alıp murat vermesini “le petit mourir” (küçük ölüm) olarak adlandırırlar. Bu aşkı, ölürcesine sevmek diye açıklamaktır. Bu sevgiyi veren de Allah’tır. Keşke bilebilse insanoğlu… Ama bilmiyor. Nice sevenler, sevgiler ıstırap çekiyor, hakarete uğruyor, kadrü kıymeti bilinmiyor, işkence görüp öldürülüyor. Ne nankör şu insanoğlu… Hz. Şems der ki; “ kadın bilene nefes, bilmeyene nefistir.”
Şu günlerde ölüm kol geziyor tüm dünyada, sokaklarda ve caddelerde. Dünyanın tüm önemli kentlerinde… Paris, Roma, Newyork, Barcelona, Tokyo, Pekin, Seul, Berlin, Londra, İstanbul, Bağdat, Tahran, Kahire, Telaviv, Moskova. Covid 19 denilen yeni tip corana virüs insanoğlunun insanlığını pazara çıkardı. Alan yok bu insanlığı. Aşk kalmadı âdemoğullarında… Şeytan bile düğmesini ilikliyor, bu yüzyılın insanının, aşksızlığı karşısında kendisini bile, geçmesinden ötürü. Yaratan’ını tanımayan yaratılanı hiç önemsemiyor. Bu ne aymazlık böyle… Aşağıda yer alan şiirimde belki de bu virüsün çıktığı zamanda yazılmış da olabilir. 2019 yılının sonlarında yazdığımı hatırlıyorum. “Leyla’nın Pencereleri” kapalı, ortalarda kimseler yok, Mecnun çoktan tarihe karışmış. Ölüm sokak aralarında kol geziyor. Yani aşk yok, sevgi ve muhabbet yok. Ortada şehirler var ama insanlar yok işte;
LEYLA’NIN PENCERELERİ
Leyla’nın pencereleri
Nedendir bilinmez
Sıkı sıkı kapalı bugün
Kapılar açık ardına kadar
Kaçıyor hüzün
Dalıyor sokak aralarına
Duvarlar taş kesilmiş, suskun.
Leyla’nın şehrinde
Şimdilerde yok Mecnun
Sokak aralarına karışmış ölüm
Nefisler azmış bugün
Düştüm ardına bir gölge gibi
Senelerdir
Her önüme gelene sordum
Seni şehir şehir.
Leyla’nın semtinde
Pencereler sokağa düşercesine
Rüzgâr değil, gece yarıları
Vuran benim pencerene.
Ne zaman baksam resimlere
Geçip gitmiş yıllar
Kör pencereler
Sağır bana kapılar.
Leyla’nın ülkesinde
Çöl fırtınası at kişnemesi ve
Pencerelerde Leyla yok
Leyla’lar dışarda kayıp şimdi
Geceyi bölen makine sesleri
Duygusuz aşklar devri
Leyla’lar mutsuz şimdi
Kırklara yedilere
Karıştı Mecnun’lar
Leyla’nın pencereleri
Hepkapalı, Hep kapalı şimdi…
Şemsettin ÖZKAN
09.04.2020 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com