(Toplumsal İlişkiler 1318)
قَدْ اَفْلَحَ مَنْ زَكّٰيهَاۙ
“İçersini temizleyen kurtuldu.” (Şems/9)
Özüyle sözüyle ve gözüyle güzel insanlara ne mutlu! Yüreği zengin, ruhu gezgin ve gönlü geniş olmak öyle her babayiğidin harcı değil. Bütün mesele ruh güzelliği değil mi?
Cahit Zarifoğlu; “birilerinin kalbine iyi gelmeyi öğrenin. Yük olma işini herkes yapıyor zaten” derken, her hâlükârda empati kurabilmeyi, sık sık negatif düşünce bombardımanında kalmamayı, olumlu fikirler üretebilmeyi becerebilmemizin şart olduğunu söyler. Haklıdır üstad iç temizliği konusunda.
Her şeyden önce bu çirkin dünyada insanoğlunun içi kirli, ruhu kirli. Sadece çocuklar konusunda durum biraz farklı. Zira onlar bu çirkin dünyanın pencere önü çiçekleri de ondan. Çocukların dışında bunu becerebilenlerin sayısı beş parmağın beşini geçmeyecek kadar az.
Peki birilerinin kalbine nasıl iyi gelinir? Önce buna niyet etmek gerekir. Maalesef çağın insanı bu konuda ketum.
Herşey iyi niyetli düşünmekle başlar. Düşünmek insanı insan yapan en önemli özelliktir. İnsan iyi ya da kötü düşünür ve bu düşüncesini eylem safhasına geçirir ya da geçirmez. Kötü düşünce insanın suretinde eğreti durur. Ancak insanı yücelten iyi ve güzel düşünceleridir.
İyi düşünelim ki, bu düşünceler güzel ve müsbet olarak davranışlarımıza yansısın. Davranışlarımız güzelleşsin ki, bu halimiz hayat tarzımız olsun. Hayat tarzımız güzel olsun ki bu durumumuz da kaderimize yansısın.
Bu yüzden olsa gerek Hz. Mevlana; “iyi şeylerden başka bir şeyi sakın düşünme! Çünkü düşünce suret dokumasının ipliğidir” der. İnsanlar şekil ve şemailine bakarak karşısındaki hakkında birtakım fikirler yürütebiliyor. Çünkü insanların yaptıkları bir şekilde düşüncelerinden etkilenerek şekilleniyor. Güzel düşünelim ki güzel işler yapalım. İki kişi hapishane parmaklarından dışarı bakar. Biri yerdeki çamuru görürken, diğeri gökteki yıldızları görür. İnsan neye motive oluyorsa, ilgi duyuyorsa, bir şekilde bu hali, düşüncelerinde saklıdır. Bir şekilde zaman ve mekanını bulunca dışarı o düşünceler de yansıyacaktır. Zira suret dokumasının ipliği Hz. Pir’in ifadesiyle düşüncelerimizdir.
Bu yüzden diyoruz ki herkes düşüncelerini düzeltsin, güzel fikirler geliştirsin. Çirkin ve kötü düşüncelerin insanlığa sunacağı birşey yoktur. Rüzgar eken rüzgar biçer. Kötülükler ancak kötülüğü doğurur. İyilikler de iyilikleri ve güzellikleri. Bakmayın siz “iyilikten maraz doğar” ve benzeri sözlere.
Hz. Mevlana; “düşüncen konuşmana, konuşman hareketine, hareketin de kaderine yansır. Güzel düşün, güzel yaşa” derken, yerden göğe kadar haklıdır. Çünkü çivi çiviyi söker. İyilik eken iyilik biçer, kötülük ekense kötülük.
Peki neden insanlar güzel düşünemiyor ve güzel yaşayamıyorlar? Çünkü daha çocukluktan kurtulur kurtulmaz hep olumsuzluklara odaklanıyorlar ve yönlendiriliyorlar. Kullandığımız cümlelerin çoğu menfi cümleler. Annemiz, babamız ya da diğer büyüklerimiz daha önce yaşadıklarından ötürü bize tenbihledikleri kelimeler; “sakın gitme, yapma, gelme, söyleme” v.b. gibi olumsuzluk çağrıştıranlardır. Sınava girersin, tenbih emir cümlesi; “sakın panik yapma!” Nerden biliyon hay mübarek panik yapacağını? Dakika bir gol bir panik yapmayı beynimiz yap anlayacak haberi yok. Habire yapma etme deyip duruyor.
Şemsettin ÖZKAN
04.02.2024 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com4-suskunduvar.com