BİR KADIN GÜLMEYİ UNUTTUĞUNDA SAÇLARINDAN SÜZÜLÜR ACILAR

(Toplumsal İlişkiler 292)

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا يَحِلُّ لَكُمْ اَنْ تَرِثُوا النِّسَٓاءَ كَرْهاًۜ وَلَا تَعْضُلُوهُنَّ لِتَذْهَبُوا بِبَعْضِ مَٓا اٰتَيْتُمُوهُنَّ اِلَّٓا اَنْ يَأْت۪ينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍۚ وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِۚ فَاِنْ كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْـٔاً وَيَجْعَلَ اللّٰهُ ف۪يهِ خَيْراً كَث۪يراً

Ey iman edenler! Vefât eden akrabalarınızın geride bıraktığı kadınları, miras yoluyla bir eşya gibi zorla almanız size helâl değildir. Onlarla ancak kendi rızalarıyla evlenebilirsiniz. Eşleriniz açıkça yüz kızartıcı bir suç işlemedikleri sürece, onlara evlilik bedeli anlamındaki mehir veya hediye olarak vermiş olduğunuz herhangi bir şeyi geri almak için kendilerine baskı yapmayın. Fakat aldatma, fuhuş, iffetsizlik ve benzeri bir suç işlerler ve bu ispatlanırsa, boşanmaya kendileri sebep olduğu için, onlara vermiş olduğunuz evlilik bedelini, yani mehri geri alabilirsiniz.
Hanımlarınızagüzel davranın.
 Onlara sevgi ve merhametle yaklaşın, tatlı dilli, güler yüzlü ve insaflı olun. Onlardan hoşlanmayacak olsanız bile, sırf bu yüzden yuvanızı yıkmayın. Bilemezsiniz, 

sizin hoşlanmadığınız bir şeyi, Allah pek çok hayra sebep kılmış olabilir.” (Nisa/19)

Bilmiyorum nasıl bir halet-i ruhiye; Suriye’de 265 bin kadın katledilirken, 500 bin kadın dul kalırken, 430 bin kadın evlatlarını kaybederken, 3.5 milyon kadın yerinden yurdundan edilirken, 950 bin kadın sakat evladına mahkum edilirken, kalırken 8 Mart Dünya Kadınlar Günü tüm şaşasıyla kutlanıverdi. Gerçi bugün 21 Mart ama… Hangi kadınlar günü?

Nurullah Genç “Güz” adlı şiirinde;

İnsanlar geldi duyulmamış ülkelerden

Sonbaharın sabahında durdular

Sevgiye tutunup, sonra ansızın

Bir rüyanın esrarını sordular

Bir kadın gülmeyi unuttuğunda

Saçlarından süzülürmüş acılar”

derken, çağımızın kadınının mutsuzluğunu gözler önüne serer. Üstat Sezai Karakoç da Hızırla Kırk Saati adlı şiirinde “kadının üstün olduğu ama mutlu olamadığı günlere geldim” diyerek aynı noktaya temas eder.

Kadınlarımız; analarımız, zevcelerimiz, kız kardeşlerimiz, kızlarımız, halalarımız, teyzelerimiz ve diğerleri. Dünyamıza renk katanlar, zarif, ince, kristal gibi kırılganlarımız… Ama gelin görün ki modern çağda başarı, kariyer, kendi ayakları üstünde durabilme, aşk, evlilik, çoluk çocuk, teknolojiyi kullanma, çalışma hayatı, ev hayatı vb gibi tüm alanlarda sıkışıp kaldılar, üstün olmaya üstünler ama, erkeklere göre pozitif ayrımcılıkta yapılıyor ama, tüm bu yukarı grafiğe rağmen mutsuzlar, neden acaba? Niçin mutlu olamıyorlar?

Bir kadın niçin gülmeyi unutur? Neden kadınlarımız kanun ve yönetmelikler onların lehine gibi gözüken çağdaş bir dünyada yaşamalarına rağmen mutsuzlar? Sevgiden yoksun şu dünyada niçin gözleri hep yaşlı? Sürekli şiddete hangi sebeplerden ötürü maruz kalıyorlar? Feminizm karın doyuruyor mu? Bilmiyorum kafamda bir sürü sorular. Kadınlarımız eskiden de yeni dünya düzeninde de harap olup gidiyorlar. Hiç olmazsa eskiden bu kadar şiddete ve öldürülmeye maruz kalmıyorlardı. Çağdaş dünyamızın çağdaş insanı maalesef kadınlarımızı kelimenin tam anlamıyla kırıp geçiriyor.

Yavuz Bülent Bakiler bir şiirinde acılı annesini şöyle tasvir eder: 

Anam türkü söylerdi bana masal yerine  

Hüzünlü boynu bükük hep Azeri türküler  

Yüzüme bakamazdı acısını anlardım  

Rüzgarlarla savrulur yağmurlarla yağardım  

Ya yer yatağında ya serin sofalarda  

Anamı dinlerken ağlardım.. 

Şemsettin ÖZKAN

21.03.2021 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-nurullahgenc.com

4-suskunduvar.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.