(Toplumsal İlişkiler 1338)
قَالَ كَمْ لَبِثْتُمْ فِي الْاَرْضِ عَدَدَ سِنٖينَ
قَالُوا لَبِثْنَا يَوْماً اَوْ بَعْضَ يَوْمٍ فَسْـَٔلِ الْعَٓادّٖينَ
قَالَ اِنْ لَبِثْتُمْ اِلَّا قَلٖيلاً لَوْ اَنَّكُمْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ
“(Allah, inkârcı ve isyancı takımına buyuracak veya görevli bir melekle sorduracak:) “Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız? (Zevkinize dalıp cehennemi boylamanıza değdi mi?)” (Mü’minun/112)
“Onlar ise: “(Herhalde) Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık (tam bilmiyoruz), sayanlara sor” diyeceklerdir.” (Mü’minun/113)
“(Kendilerine) Denilecek ki: “Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, ah keşke, gerçekten bir bilseydiniz!?” (Mü’minun/114)
Paulo Coelho; “bir gün uyandığında yapmayı isteyip de yapmadığın şeyler için zamanın kalmadığını fark edeceksin” derken zamanın göreceliğine (izafiliğine) vurgu yapar. Dünü, yarını değil şimdiki anı düşünerek yapmak istediklerini şimdi yap demeye getirir sözü.
Gerçekten şu kısa ömrümüzde, görüp görebileceğimiz en iyi öğretmendir zaman. Öyle ki, bu öğretmen, öğrencilerine not vermez, lakin yaşamlarını alır.
Zamanla herşey geçer diyenler şunu iyi bilmeliler ki, geçen sadece zamandır. Sorunlar dertler çözülmediği sürece orada istif edilmiş vaziyette ya da atıl vaziyette oralarda bir yerde duruyordur. Ateşin deşelenince küllerinden yeniden alev alıp parlaması gibi, yeniden nüksedebilir. Bu yüzden sorunun bir parçası da kendimiz olmaktansa sorunu çözen olmak zorundayız. Meselelere savsaklamak yerine, yerinde ve zamanında el atmalıyız. Hayatta en mühim olan şey, zamana bırakmak değil, zaman içinde hiçbir şeyi bırakmamaktır.
Kuran’da zamanın göreceliği yani zamanın her yerde aynı hızda akmadığı işaret edilmiştir. Modern bilimin ise ancak 1900’lü yıllarda Albert Einstein sayesinde bu gerçekten haberi olmuştur. Einstein’ın teorisine göre zaman uzay dokusuna örülmüş şekildedir. Uzay zaman dokusunun değişmesi ile zamanın akışı da değişebilir. Kuran’da 32:5, 22:47 ve 70:4 ayetleri çok net olarak zaman genişlemesini (‘time dilation‘) işaret etmektedir. Detaylı incelemeye geçmeden önce bilimsel bilgi verelim. Zamanın akışı 2 faktöre bağlıdır. Hıza ve yerçekimine; Hız ve yerçekimi kuvveti arttıkça zaman yavaşlar. Diyelim ki elimizde 2 tane atom saati var. 1 tanesini Dünya üzerine koyalım. Diğerini ise son sürat uçan bir uzay roketine koyalım. Roket yıllarca son sürat uçsun ve sonunda Dünya’ya geri dönsün. Atom saatlerini kontrol edelim. Roket içindeki atom saatinin Dünya’daki atom saatine göre daha geride kaldığını görürüz. Roket içindeki kişinin Dünya’daki yaşıtlarına göre daha genç kaldığı görülür. Çünkü onun için zaman daha yavaş akmıştır. Hız yapan roketteki zaman daha yavaş akmaktadır. Hız zamanın yavaşlamasına neden olmaktadır. Hızlı giden roketteki atom saati daha yavaş çalışacaktır. Roket içindeki kişi daha az yaşlanacaktır.
Şimdi yerçekiminin etkisini inceleyelim. Yukarıdaki atom saatlerinden bir tanesini Güneş’in hemen yanına (yüzeyine) götürelim, bir tanesi ise Dünya yüzeyinde kalsın. 1 gün sonra saatleri kontrol ettiğimizde Güneş’in yanındaki saatin daha geride kaldığını görürüz. Bunun nedeni Güneş’in yerçekimi kuvvetinin Dünya’mızınkine göre kat kat fazla olmasındandır. Yerçekimi zamanın yavaşlamasına neden olmaktadır. Demek ki bir şey için zamanın nasıl geçtiği-aktığı maruz kaldığı yerçekimi gücüne ve mevcut hızına göre değişmektedir. Bu zaman değişmesine zaman genişlemesi (‘time dilation’) denir. Yüce Allah bu zaman genişlemesini Kuran’da 3 ayette bildirmiştir. Hatta hem hız hem de yerçekimine dikkat çekmiştir.
Hasılı zaman, şu geçici dünyamızda yerçekimi ve hıza bağlı olarak çok hızlı akıyor ve eriyor tıpkı bir kar tanesi gibi. Bir daha geçmiş zamanı geri getirmek mümkün değil. Zamanın kıymetini bilmek temennisiyle…
Şemsettin ÖZKAN
24.02.2024 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com