AKLINIZA GELEN GÜZEL ŞEYLERİ DUAYA DÖKÜN BAKARSINIZ YOL OLUR NİYET OLUR NASİP OLUR HALLOLUR

(Toplumsal İlişkiler 410)


فَسَقٰى لَهُمَا ثُمَّ تَوَلّٰٓى اِلَى الظِّلِّ فَقَالَ رَبِّ اِنّٖي لِمَٓا اَنْزَلْتَ اِلَيَّ مِنْ خَيْرٍ فَقٖيرٌ
Bunun üzerineMûsâ, kadınların hâline acıyıp hayvanlarını suladı; sonra bir gölgeye çekilip “Ey Rabb’im!” diye yalvardı, “Şu anda, bana lütfedeceğin nîmetlere öylesine muhtacım ki!” Zira günlerce durup dinlenmeden yol yürümüş, iyice acıkmış ve bitkin düşmüştü. Ayrıca yabancı bir ülkede barınacak bir yere, güvenilir dostlara ihtiyacı vardı.” (Kasas/24)

Hz. Mevlana der ki; “aklınıza gelen güzel şeyleri duaya dökün. Bakarsınız yol olur, niyet olur, nasip olur hallolur.” Gerçekten de öyle değil midir dostlar? Dua gibisi var mı?

Çok zor mudur dua etmek? Hayır. Bir tarafınızdan bir şey mi eksilecek? Yine hayır. O zaman bu insanların duadan uzaklaşmalarının nedeni ne?

İyi hatırlarım daha doksanlara kadar insanlar birbiriyle vedalaşırken “bay bay” demezdi. “Allaha ısmarladık” “güle güle” derlerdi mesela. Bu ne demekti? Seni Allah’a emanet ediyorum anlamına gelirdi. Zaten “Allah’a emanet ol” ifadesine de başvurulurdu.

Ya “güle güle” ifadesinde hangi derin manalar vardı? Bileniniz var mı? Bilirsiniz sevgili Peygamberimizin sembolü “gül” idi. Yani dostunu, sevdiğini, eşini, çoluk çocuğunu, akrabasını, arkadaşını uğurlayan diyor ki; “güle doğru yani Hz. Muhammed’e (s.a.v) doğru git! Yoldaşın olsun şanlı Nebi! Şu günlük dilek ve konuşmalardaki dilek ve duaların yoğunluğuna bakar mısınız? Alışverişde, düğün dernekte, karşılaşmalarda, cenazede, yeni doğan çocuğa gidilen ziyaretlerde hasılı hayatın her anında dua vardı.

Sonra ne olduysa o sırlı dualar, temeniler ve dilekler sırra kadem bastı kaybolup buharlaşıp gitti. Batı tarzı yaşamlar egemen oldukça, insanlar daha da sekülerleştikçe, yaşam standartları yükseldikçe dinsel motifler taşıyan dualarımızda kaybolan el sanatlarımız gibi uçtu gitti. Şimdi bunları Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 4. sınıflarda öğretmeye çalışıyoruz o minik yavrularımızın meraklı ve bir o kadar da şaşkın bakışlarına karşı. Çünkü artık günlük yaşamda çocuk bunu annesinin, babasının veya etrafındakilerin kullanmadığını gördükçe “hocam bu da nereden çıktı?” dercesine bize bakıyor belki de “eskidiniz artık diyorlar,” kim bilir? Bir bakıma doğru da eskidik, eskilerin tabiriyle takavidaya ayrıldık.

Ama şunu unutmamalıyız ki eskiler doğru yapmış her şeyi duaya dökmüşler, yol yapmışlar duayı. Birbirlerini dedikodu ve çekememezlik girdabı içinde bırakmamışlar. Sevgiye, iyiye en ufacığı bile olsa yer vermişler. Yollar olmuş, niyetler tutulmuş, nasipler aralanmış ve işler halloluvermiş.

Yukarıda geçen ayette Hz. Musa’nın (a.s) Firavun’un zulmünden kaçıp Medyen halkının topraklarına girince kaldığı o zor durumdaki duası her şeyi ne güzel özetliyor:

Ey Rabb’im!” diye yalvardı, “Şu anda, bana lütfedeceğin nîmetlere öylesine muhtacım ki!”

Şemsettin ÖZKAN

18.07.2021 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir