(Toplumsal İlişkiler 1947)

قَالُوا بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْقَانِطٖينَ
“Dediler ki: “Seni (Rabbinden ikram edilen bir) gerçekle müjdeledik; sakın umut kesenlerden olmayasın.” (Hicr/55)
İnsanın hayatını asıl cehenneme çeviren nedir, biliyor musunuz? Ümitsizlik. Umudunu yitiren, her şeyini kaybetmiştir de ondan. Hayatımızı asıl yaşanmaz hale getiren, umutsuzluk değil de nedir?
William Shakespeare; “hayatımızı yok eden, yaşlılık ve mutsuzluk değil, umutsuzluktur” derken, tam olarak bize anlatmak istediği de budur. Yoksa bir şeye canın sıkılmış mutsuz olmuşsun, yaşın ilerlemiş falan filan değil.
Umut gerçeklerle, umutsuzluksa hayatla bağını gevşetiyor insanın. İnsanın hayatla bağı gevşedi mi de, artık dikiş tutmaz hiçbir şey. İnsanı hayata bağlayan asıl şey, bitmeyen umutlarıdır. Bu yüzden hiçbir insan, umudunu asla yitirmemelidir.
Umutsuzluk dediğimiz şey karanlıkta falan kalmak değil, insanın kendi içinde karanlıkta kalması demek değil midir? İnsan önce içinde kaybediyor yani ümidini yitiriyor. Sonra yıkılıveriyor ya da yığılıveriyor olduğu yere öylece. Hayatı zindan ediyor kendine. Sonra da diyor ki; “ben gurbette değilim gurbet benim içimde.” Hayattan kopuşları hep umutsuzlukla başlıyor. Hem ne demişler; “umut imanın çocuğudur, çocuğunu öldüren anasını ağlatır.”
Yukarıda söz konusu edilen ayette yaşı ilerlemiş, ihtiyarlık derecesine ulaşmış İbrahim Peygamber ve eşine çocuk müjdesi verilerek umudun yitirilmemesi isteniyor.
“Hz. İbrâhim’e meleklerden insan görünümünde misafirler göndererek ona “bilgili bir çocuk” müjdelemesinden söz edilmektedir. Hûd sûresinde bu çocuğun İshak olduğu bildirilir. Burada onun tek kelimeyle “bilgili” diye nitelendirilmesi, bilginin mutlak değerine ve önemine işaret eder.
Hz. İbrâhim, böyle ummadığı bir şekilde, olağan üstü bir haber almanın verdiği şaşkınlıktan dolayı “Peki bana neyi müjdeliyorsunuz?” diye soruverdi. Bu bir bakıma “Verdiğiniz müjdenin ne kadar şaşırtıcı olduğunun farkında mısınız?” anlamına geliyordu (Zemahşerî, II, 315). Habercilerin “Sana gerçeği müjdeledik” demeleri ise “Eğer Allah bir şeyin olacağını bildirmişse, olağan üstü de olsa bu bildirdiği haktır, mutlaka gerçekleşecektir” anlamına gelir. “Sakın ümitsizliğe kapılanlardan olma!” uyarısı da Hz. İbrâhim’in şahsında sıradan müminlere bir uyarıdır. Çünkü, bizzat kendisinin “Rabbimin rahmetinden, sapmışlardan başka kim ümit keser?” şeklindeki sözünden de anlaşılacağı üzere bir peygamber için ümitsizlikten söz edilemez.
Hûd sûresinde Hz. İbrâhim’in eşine müjde verildiği bildirildiğine göre, melekler İshak’ın doğacağını müjdelerken İbrâhim’in eşi de orada bulunuyordu ve her ikisine de müjde iletilmişti; yaşlılıkları dolayısıyla bir çocuk beklemeleri mümkün olmadığı için ikisi de bu habere şaşırmıştı. İbrâhim ile eşinin ayrı ayrı yerlerde bulundukları ve haberin kendilerine ayrı ayrı verildiği de düşünülebilir.” (Tefsir Kur’an Yolu)
Şemsettin ÖZKAN
25.10.2025 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com