(Toplumsal İlişkiler 1675)
وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذٖينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحاً حَتّٰى يُغْنِيَهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِهٖ وَالَّذٖينَ يَبْتَغُونَ الْكِتَابَ مِمَّا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ فَكَاتِبُوهُمْ اِنْ عَلِمْتُمْ فٖيهِمْ خَيْراً وَاٰتُوهُمْ مِنْ مَالِ اللّٰهِ الَّـذٖٓي اٰتٰيكُمْ وَلَا تُكْرِهُوا فَتَيَاتِكُمْ عَلَى الْبِغَٓاءِ اِنْ اَرَدْنَ تَحَصُّناً لِتَبْتَغُوا عَرَضَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَمَنْ يُكْرِهْهُنَّ فَاِنَّ اللّٰهَ مِنْ بَعْدِ اِكْرَاهِهِنَّ غَفُورٌ رَحٖيمٌ
“Bütün bunlara rağmen, yine de evlenmeye imkân bulamayanlar, Allah kendilerine lütfedip bu imkânı sağlayıncaya kadar iffetli davransınlar.Ey Müslümanlar ve ey köle sahipleri! Köle ve cariyelerinizden, ödeyecekleri bir miktar mal karşılığında özgürlüğüne kavuşmak isteyenler olursa, eğer bunun için gerekli olgunluğa ulaştıkları kanısına varırsanız onların bu isteklerini geri çevirmeyin. İslâm toplumunun yöneticileri, bir kölenin bu şekilde özgürlüğe kavuşmasına karar vermişse, köle sahibinin bunu kabul etmeme hakkı yoktur. Ayrıca, bu amaçla Allah’ın size bahşetmiş olduğu mallardan bir kısmını onlara verin. Bir de, sakın şu dünya hayatının gelip geçici malına mülküne tamah edip de, İslâm öncesindeki kâfirlerin ve Müslüman görünümündeki münafıkların yaptığı gibi, cariyelerinizi fuhuş yapmaya zorlamayın; hele hele, onlar iffetli ve namuslu yaşamak istiyorlarsa! Elbette cariyelerin de fuhuş yapmaları haramdır ve eğer bir cariye, efendisinden habersiz, kendi isteğiyle bunu yaparsa yalnızca kendisi cezalandırılır. Fakat her kim onları bu işe zorlarsa, unutmayın ki Allah, böyle bir zorlamaya maruz kaldıktan sonra da, bu zavallı ve çaresiz kadınlara karşı çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.Fakat onları bu yola düşürenler kesinlikle cezalandırılmalıdır. Ayrıca, fuhşa zorladıkları cariyeler ellerinden alınarak, özgürlüğüne kavuşturulmalıdır.” (Nur/33)
Kölelik deyince hemen bir insanın başka birinin malı mülkü olması akla gelir. Yani özgür olmayan, düşüncesini dahi söyleyemeyen kişidir.
Euripides’in; “köle düşüncesini söyleyemeyendir” sözünü de, aynı paralelde söylenmiş cümleler babından değerlendirmek sanırım yerinde olacaktır.
Çok eski tarihlerden beri savaşta esir düşenler, ağır suç işleyenler, borcunu ödeyemeyenler, korsanlar tarafından kaçırılanlar köle kabul edilir, köle pazarlarında satılırdı. Erkek kölelerin çocukları da köle olur.
Cariyelerin efendilerinden oğulları Yahudi ve Arap toplumları gibi bazı toplumlarda köle kabul edilmemişlerdir. Ziraat ve ticaretle uğraşan bütün toplumlarda köleliğin çeşitli şekillerine rastlanmaktadır.
Mezopotamya’da, eski Mısır’da Yunan’da,Roma’da, İslam öncesi İran, Orta Asya ve Anadolu’da yaşayan kavimlerde kölelik son derece doğal sosyal bir olgu olarak kabul edilirdi.
İnsanın hür olabilmesi için fikrini, düşüncesini çok rahat ifade edebilmelidir. Allah insana bu özgürlüğü vererek onun köle gibi değil hür olduğunu söylemiştir. Erhan Aktaş “Hangi İslam” adlı eserinde şu cümleleri kurarken haklıdır:
“Allah’ın yaradılış yasasında; kullarına inanç, düşünce ve seçme özgürlüğü vermiş olması, özgürlüğün kaynağının Allah olduğunun en güzel göstergesidir. Ve Allah, kulunu değerli bir varlık olarak yaratmıştır. Bu değerin korunmasını sağlamak için de, şirki en büyük zulüm olarak tanımlamaktadır. Zira şirk, kula kulluğu doğuran en büyük faktördür.”
Kula kul olmayı özendiren tüm sistemler insanı köle yapan, vahşi felsefi yaklaşım ve doktrinlerdir. Bakmayın siz onların insan hak ve özgürlüğünden dem vurduklarına.
Şemsettin ÖZKAN
26.01.2025 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-vikipedia.org
5-1000kitap.com