KUR’AN KIYAMET VAKIASINI SAAT KELİMESİYLE ANLATIR SONRA BU SAAT KELİMESİ VAKTİN ÖLÇÜSÜ BİRİMİ OLMUŞTUR SANKİ HER AN GELEBİLECEK OLAN KIYAMET VAKTİN TA KENDİSİ OLMUŞTUR DA MÜSLÜMAN İÇİNDE UZADIĞI AKIŞI ONUNLA TAYİN EDECEKTİR

(Toplumsal İlişkiler 1580) 

يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ اَيَّانَ مُرْسٰيهَاؕ قُلْ اِنَّمَا عِلْمُهَا عِنْدَ رَبّٖيۚ لَا يُجَلّٖيهَا لِوَقْتِهَٓا اِلَّا هُوَؕ ثَقُلَتْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِؕ لَا تَأْتٖيكُمْ اِلَّا بَغْتَةً يَسْـَٔلُونَكَ كَاَنَّكَ حَفِيٌّ عَنْهَا قُلْ اِنَّمَا عِلْمُهَا عِنْدَ اللّٰهِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ  
“(Ey Nebim!) Senden; saatin (kıyametin) ne zaman gelip çatacağını (gerçekleşeceği anı) sorarlar. De ki: “Onun ilmi yalnızca Rabbimin katındadır. Onun süresini O’ndan başkası açıklayamaz. (Allah kıyameti tam vaktinde gerçekleştirecektir.) O, göklerde ve yerde ağırlaştı (yani kıyamet hadisesi ve öncesindeki İslami hâkimiyet müjdesi çok yaklaştı): O (kıyamet) size, ancak ansızın (hiç hesap edilmeyen ve beklenmeyen bir zamanda ve ortamda) gelecek (ve dünyanızı başınıza yıkacaktır.)” Sanki Sen, ondan tümüyle haberdarmışsın gibi Sana sorarlar. De ki: “Onun ilmi yalnızca Allah’ın katındadır. Ancak insanların çoğu bilmezler (ve gerçeği araştırıp öğrenmezler, çünkü cahil ve gafil takımıdırlar).” (Araf/187)

Sezai Karakoç; “Kur’an kıyamet vakıasını ‘saat’ kelimesiyle anlatır. Sonra bu saat kelimesi, vaktin ölçüsü, birimi olmuştur. Sanki her an gelebilecek olan kıyamet vaktin ta kendisi olmuştur da, Müslüman, içinde uzadığı akışı onunla tayin edilecektir” derken yukarıda geçen ayette olduğu gibi vaktin göstergesi olan saatin kıyamet kavramıyla anlatılmasına dikkatlerimizi çeker.

                Bilinçli kendini bilen bir Müslüman için vakit çok ama çok önemlidir. Onu asla boşa geçirmesi söz konusu dahi olamaz. Bu dünyada geçen saatlerinin Allah’ın rızasına uygun olarak geçirmesi gerektiğinin farkındadır. Zira bu dünya ebediyyen var olmayacaktır. Kıyamet (saat) mutlak gelecektir. Zaten hızla yaklaşıyor yaklaşmakta olan. Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete.                                                                                      

                Zaman algısı olmayan, hiç bir şeyi değerlendirmiş sayılmaz. İnsanın gerek mesleğindeki, gerekse hayattaki başarısı, zaman anlayışına bağlıdır. İleri ve geri memleketler arasındaki fark da, bu anlayış farkıyla ilgilidir. Başarılı bir hayat ve bereketli bir ömrün formülünü “Kısa zamanda az enerji ile çok verim almak’’ olarak ifade edersek, zamanı çok iyi  kullanmak mecburiyetinde olduğumuzu da, herhalde kavramış oluruz. Ömrü ve onun sermayesi olan, zamanın değerini anlamak için, Sadi Şirazi’ye kulak verelim: 
“Bir dere kenarına otur da, ömrün geçişini seyret!”

               Zaman Müslümanın en önemli sermayesi. Dünya serüveni kısa. Bu dar zamanı iyi değerlendirmek zorunda. Biraz iddialı gibi gelebilir ama değerlendirmezse ne olur? Özgürlüğü tehdit altındadır. Zira hakiki hürriyet Hakk’a esarettir. Allah’a kul olmayan yaratılmışlara köle olur. Bu ise onun özgürlüğünü kısıtlar. İnsanın anlam arayışında; “ben insan ve görünmeyen varlıkları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım” (zariyat/54) ayeti yolumuza ışık tutmuyor mu?  

Şemsettin ÖZKAN
23.10.2024 GÜZELYALI

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.