KİŞİNİN DEĞERİ ARADIĞI ŞEYDİR GÖNLÜNDE MİSK OLAN YÂRİ FISK OLAN NÂRI BULUR

(Toplumsal İlişkiler 1463)

يَعْلَمُ خَٓائِنَةَ الْاَعْيُنِ وَمَا تُخْفِي الصُّدُورُ
“O Allah ki, gözlerin sinsi ve hâince bakışlarını ve kalplerde gizlenen niyet ve düşünceleri çok iyi bilmektedir.” (Mü’min/19)

Herşey bir yanıyla güzeldir dostlar lakin samimiyet büsbütün güzeldir. İyi niyettir insanda aslolan.  

           Hz. Mevlana’nın; “kişinin değeri aradığı şeydir. Gönlünde misk olan yâri, fısk olan nârı bulur” sözünü de bu açıdan değerlendirmek doğru olacaktır.

            Şu hikâye iyi niyetli olmamayı tüm yönleriyle anlatır. Adamın biri Müslüman mezarlığına ölü bir köpek gömer.  Görenler onu zamanın kadısına şikayet ederler. Kadı adamı çağırır ve işin aslını sorar.Adam;- Doğrudur, öyle yaptım, çünkü köpeğin bana vasiyeti böyleydi, onun vasiyetini yerine getirdim, der.

Kadı;

– Sen bizim aklımızla alay mı ediyorsun efendi? diye çıkışır.

Adam;

– Hayır efendim, aynı zamanda kadıya da 10.000 dirhem vermemi vasiyet etti, der.

Bunu duyan kadı hemen;

– Rahmetli köpeğin ölümü bizi ziyadesiyle üzdü, der.

         Orada bulunan insanlar kadının aniden değişen bu tavrına  hayret ederler. Bunu sezen kadı onlara der ki;

 –  Bu durum sizi hayrete düşürmesin, bu köpeğin geçmişini araştırdım. Ashab-ı Kehf’in soyundan geldiğini keşfettim.

         Gönlü güzel, iyi niyetli insanların kalbinde olmak ne güzel. Kalp oradan çarpar, oradan anlar ve oradan görür ve duyar. Bu insanlar böylesine güzel olunca kötülük düşünmezler. Yalan dolan bilmezler. Kötü insanların her türlü ayartmalarına ve kandırmalarına karşı maalesef savunmasız kalırlar.

         Gönlü geniş ruhu gezginlerin otuz altıncı kuralı şudur:
Hileden, desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor zarar vermek istiyorsa, Allah da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. O’nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz, Sen sadece buna inan!”

         İyi niyetli insanlar için bazen salak tabiri de kullanılıyor. Yani çabuk yalana kanan anlamında. Tabi salak deyince hikayede çok. Çok eski yıllarda Temel bir şehirden diğerine giderken atı ölür ve yaya olarak yoluna devam etmek zorunda kalır. Yorgun bir şekilde yol üzerindeki bir han’a kendini zor atar. Hancıdan geceyi geçirecek bir oda ister. Hancı; hiç tek kişilik oda kalmadığını, iki kişilik bir oda olduğunu, bu odadaki iki yataktan birinde bir zencinin kaldığını, ama adamın çok pis olduğunu söyler. Temel mecburen kabul eder. Hancıya; sabah erkenden kendisini uyandırmasını söyler ve odaya çıkar.
Odaya girince zencinin kirli çorapları dahil eşyalarının ortaya atılmış olduğunu ve odanın çok pis koktuğunu görünce kendi kendine söylenmeye, zenciye küfürler sallamaya başlar.
Gürültüyü duyan zenci uyanır ama Temel’in kendi hakkında söylediklerini duyunca uyandığını belli etmez.
Temel’in yatıp uyumasını bekler Temelin uyuduğundan emin  olunca ona bir ders olsun diye ayakkabı boyasını alıp temelin yüzünün tamamını siyaha boyar.
Sabah hancı kapıyı çalarak Temel’i uyandırır. Temel kalkar ve yüzünü yıkamak için lavaboya gider.
Aynaya bakınca söylenerek yatağına döner; ”Ulan ne salak adamlar var! Hancı benim yerime zenciyi uyandırmış!” der ve yatar.

Şemsettin ÖZKAN

28.06.2024
GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir