(Toplumsal İlişkiler 1168)
لَئِنْ بَسَطْتَ اِلَيَّ يَدَكَ لِتَقْتُلَنٖي مَٓا اَنَا۬ بِبَاسِطٍ يَدِيَ اِلَيْكَ لِاَقْتُلَكَۚ اِنّٖٓي اَخَافُ اللّٰهَ رَبَّ الْعَالَمٖينَ
اِنّٖٓي اُرٖيدُ اَنْ تَبُٓوأَ بِاِثْمٖي وَاِثْمِكَ فَتَكُونَ مِنْ اَصْحَابِ النَّارِۚ وَذٰلِكَ جَزٰٓؤُا الظَّالِمٖينَۚ
“(Hâbil Kâbil’e:) “Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile), ben asla öldürmek kastıyla sana el uzatacak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkan birisiyim.” (Bu ayette dolaylı olarak, cezaları; mağdur olan kişilerin değil, ancak devletin uygulayacağı, hukukullah=kamu haklarını adil yargının sağlayacağı öğretilmektedir.)” (Maide/28)
“Ve (bu uyarılarıma rağmen, yine de Hakka ve hayra yönelmezsen, o takdirde) ben dileyip isterim ki, sen hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenip (cehennem) ateşine atılanlardan olasın; zalimlerin gerçek cezası işte budur” (demişti).” (Maide/29)
Sözleri Şems-i Tebrizi’ye ait; “bir gül kadar güzel ol ama dikeni kadar zalim olma birine öyle bir söz söyle ki ya öldür ya yaşat ama asla yaralı bırakma” sözü insanın insanlıkla imtihanına dikkatlerimizi celbeder.
İnsan iyi güzel hoş gül gibi bir varlık doğrusu. En güzel şekilde mükemmel yaratılmış, yeryüzünün halifesi, efendisi. Meleklerin saygı secdesi yaptığı bir varlık.
Gelin görün ki, insan demek hata demek, unutan demek, bunu anlıyoruz, lakin güle ibret nazarıyla baktığımızda insana benzediğini onun bir de dikeni olduğunu bir türlü anlamak istemiyoruz. İnsanın o dikeni var ya o dikeni çok ölümcül ve de yaralayıcı. İnsanı, hayvanı, bitkiyi doğduğuna doğacağına pişman eder. Çünkü o çok nankör ve zalimdir aynı zamanda. Yıkar devirir, bir atom bombası atar, binlerce insanın ölümüne yol açar, şiddet uygular, yaralar ve kan döker. Çok acımasızdır.
Bir başka açıdan da iyi bir gönül yıkandır insanoğlu. Gönülleri yaralı bırakır sözleriyle. Niceleri tek bir sözüyle gönülleri yıkar tarumar eder. Öyle vur kır falan değil, bir söz söyler, karşıdakini lime lime yaralar, keser ve biçer. O dikenini zalimliği seçerek eninde sonunda batırır.
Bu yüzden karşıdakini incitmemek için ne yapmalıdır? Hz. Mevlana der ki; “konuşmadan önce sözlerini üç kapıdan geçir. Birinci kapıda kendine sor, “bu doğru mu?” ikinci kapıda sor, “bu gerekli mi?” Üçüncü kapıda sor, “bu nazik mi?” Hz. Pir bir nevi eline bir süzgeç al, sözlerini bu elekten şöyle bir süz öyle konuş diyor. Kulağına gelen söz;
1- Doğru mu?
2- Gerekli mi?
3- Nazik mi? Diye kendine bir sor hele diyor.
Bir de dilimizi kötü sözlerden arındırmak gerekir. Hz. Mevlana; “sözü süz de söyle, gönlü bulandırmasın. Sözü diz de söyle, kulağa inci diye takılsın. Sözü yüze söyle, gıybet olup utandırmasın” derken soyut anlamda insana sunacağı pratik faydalara değinmektedir. Kötü sözler insanın başına birtakım gaileler açmaktan başka bir şeye yaramaz. Çünkü şeytan, insanların aralarını açıp bozmak ister. Kaba saba, kötü sözlerle toplumsal ilişkiler ancak kötüye gider. Sözü öyle süzerek söyleyeceksin ki, yorumlara mahal bırakmadan gönülleri bulandırmayacaksın. Konuştukların lüzumsuz, boş, gereksiz, yalan, dolan olmayacak. Söylediklerinden muhatabın istifade edecek. Bir de insanın yüzüne yüzüne konuşacaksın ki, gıybet, çekiştirme, dedikodu, laf taşıma getirme götürme olmayacak.
Şemsettin ÖZKAN
07.09.2023 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com4-suskunduvar