(Toplumsal İlişkiler 1085)
وَلَتَجِدَنَّهُمْ اَحْرَصَ النَّاسِ عَلٰى حَيٰوةٍۚ وَمِنَ الَّذٖينَ اَشْرَكُوا يَوَدُّ اَحَدُهُمْ لَوْ يُعَمَّرُ اَلْفَ سَنَةٍۚ وَمَا هُوَ بِمُزَحْزِحِهٖ مِنَ الْعَذَابِ اَنْ يُعَمَّرَؕ وَاللّٰهُ بَصٖيرٌ بِمَا يَعْمَلُونَࣖ
“Andolsun, onları (Yahudileri ve Yahudileşmiş kimseleri)
hayata (dünya rahatına ve çıkarına) karşı (diğer) insanlardan ve (hatta) şirk koşanlardan (bile) daha ihtiraslı bulacaksın.
(Onlardan) Her biri, bin yıl yaşatılsın arzusundadır; oysa bunca yaşaması (bile) onu azaptan kurtarmayacaktır. Allah, onların yapmakta olduklarını Görendir (ve kayıt altına almaktadır).” (Bakara/96)
İnsan hatıralarına düşkün bir varlıktır. Aklı hep geçmişin bir tarafında takılı kalmakta pek mahirdir. Ne yazık ki insanın bu çıkmazı onu hasta edebilir. Lakin farkında değildir. Psikolojik hastalıkların bir çoğu bununla ilgilidir.
Bir de geleceği aşırı derecede düşünerek tasalanıp çok endişe edinenler var. Gelecek kaygısı da insanı bitap düşürüp harap etmektedir. İster geçmişe takılıp üzülmek, ister geleceğe bakıp tasalanmak ikisi de bizim için sıkıntılı bir durum.
O zaman ne yapılmalı? Hz. Mevlana bizi geçmiş ve gelecek zamandan çıkıp şimdiki zamana dönmemizi önerir. Der ki; “ne geçmiş var ne gelecek… Ne geçmişe bak üzül, ne geleceğe bak tasalan! İçinde bulunduğun anı yaşa. Çünkü o an varsın.”
Şemsettin ÖZKAN
16.06.2023 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeal.com
3-pixabay.com