(Toplumsal İlişkiler 943)
وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُؕ اِدْفَعْ بِالَّتٖي هِيَ اَحْسَنُ فَاِذَا الَّذٖي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَاَنَّهُ وَلِيٌّ حَمٖيمٌ
“(Elbette) İyilikle kötülük asla bir olmaz. Sen (insanları Hakka davet ederken, şahsına yapılacak) kötülükleri en güzel şekilde karşıla (ve savuşturmaya çalış). O zaman (bir de bakarsın ki)
aranızda düşmanlık bulunan kimse bile, sanki sıcak ve sadık bir dost oluvermiştir.” (Fussilet/34)
Hz. Mevlana; “dostluk gül olabilmektir, yaprağıyla da, dikeniyle de…” derken bu yolun cefasını çekmeyenin asla dost olamayacağını anlatır bize. Bir kere günahıyla sevabıyla dostu kabul buyurmazsan bu işi sırrına eremezsin ey dost!
Yine Hz. Pir; “gül ise kaçma dikenden, ay ise kaçma geceden. Aşk ise saklanma kendinden” demekle, aynı yerlerde dolanır durur enikonu. Öyle değil mi dostlar, gülü seversen dikenine de katlanacaksın. Ben gülü seviyorum, ama dikenini değil. Yok öyle yağma. Her şey içinde zıddını da barındırır. Bu âlemde ilerlemenin yolu da zıtlıklara katlanmaktır.
Gönlü geniş ruhu gezginler bu âlemde ancak tezatlarla ilerlenebileceğini söyler. İnsan-ı kamil mertebesine ulaşmanın yolunun ancak tezatları kucaklayabildiğimiz ölçüde olacağı kanısındadırlar.
Eğer dostunu anlamak istiyorsan, öncelikle onu sevmen gerekiyor. Hem de tüm yanlışlarıyla beraber. Eğer sevmezsen karşındakini anlayamazsın da. Karşılıksız, menfaatsiz, çıkarsız bir zemine oturmak zorunda bireysel münasetlerimiz gibi toplumsal ilişkilerimiz de. Orada da “kazan, kazan” formülüne başvurmamız gerekiyor. Hep “ben kazanayım,” olmaz. Hep “sen kazan” da olmaz. Bu yüzden sorunlar, bir bütün olarak ele alınıp, çözüm üretilmeye çalışılmalıdır. Yüzeysel yaklaşımlar, bırakınız çözüm üretmeyi, problemlerin daha da çoğalmasını sağlayacaktır.
Şemsettin ÖZKAN
24.01.2023 KEÇİÖREN
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com