(Toplumsal İlişkiler 833)
اللّٰهُ خَلَقَكُمْ ثُمَّ يَتَوَفّٰيكُمْ وَمِنْكُمْ مَنْ يُرَدُّ اِلٰٓى اَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْ لَا يَعْلَمَ بَعْدَ عِلْمٍ شَيْـٔاًؕ اِنَّ اللّٰهَ عَلٖيمٌ قَدٖيرٌࣖ
“Sizi yoktan var eden ve zamanı geldiğinde öldürecek olan, Allah’tır. İçinizden bazıları genç yaşta hayata gözlerini yumarken, kimileriniz de bildiği şeyleri dahî bilemez hâle geleceği ömrünün o en düşkün ve perişan çağına kadar yaşatılır. Doğrusu Allah, sonsuz ilim ve kudret sahibidir.” (Nahl/70)
Ah şu hayatımız yok mu ne kadar da hızlı geçiyor değil mi değerli dostlar? Geçti yıllar bir su gibi, neredeydik bugün nerelere geldik? Bir film şeridi gibi akıp gitmiş seneler.
İbrahim Tenekeci; “bir çocuk geçti yanımdan, baktım arkasından: gidiyor ömrüm” derken ne güzel anlatır bize şu hayatın geçiciliğini ve zamanın da hızla tükeniverdiğini. İnsan ne de çabuk büyüyor ve yaşlanıveriyor. İnsan doğar doğmaz yaşlanmaya başlıyormuş. Biyolojik olarak her şey hamlık, pişmişlik ve olgunlaşmanın sonunda ölüm gerşekleşiyor.
Sadece insan değil, hayvanlar ve bitkiler alemi de aynı süreci yaşıyor. Ölüm ve hayat, hayat ve ölüm. Sonra yüceler yücesi yoktan var eden yeniden diriltecek. Zaten bu ölümü ve dirimi uykuda yaşamıyor muyuz?
Çocukluk nedense insanoğlunun hep özlemlerini, çağrıştırıyor. Çünkü hiçbir şeyden habersiz hayatın acılarını belki de hiç hissetmediği zaman dilimi oluşundandır. Gerçi herkes güzel bir çocukluk yaşamıyor, lakin yine de en az hayatın acımasızlığı bu dönemde bize görünüyor kimbilir belki ondandır. Cahit Sıtkı Tarancı’nın o meşhur “Çocukluk” şiirini bilmeyeniniz yoktur:
Affan dedeye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var ne de adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiç bir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!
Özdemir Asaf öyle diyor; “insan büyüdükçe mi artıyor dertleri? Yoksa büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri.
“Kaldığım zindan özlem mi yoksa pişmanlık mı bilmiyorum, bildiğim tek şey çocukluğum bitiyor, büyüyorum ve korkuyorum.” Bu dizeler daha ergenliğe yeni geçmeye çalışırken, kas erimesinden erken yaşlarda hayata veda eden, genç, pırıl pırıl bir çocuk olan ve “Başım Dünyadan Büyük” adlı, bir de şiir kitabı olan, Talha Cavga’ya ait. Ne kadar güzel özetlemişsin Talha kardeşim daha küçücük yaşlarda dünya zindanını. Bilmiyorum diyorsun bu dünya zindanı özlem ve hasretlerle mi dolu, yoksa pişmanlıklarla mı dolu kestiremiyorum demişsin daha o erken yaşlarda. Bildiğim tek şey güzele ait en güzel anıların içinde barındırdığı çocukluk yıllarının sıcak bir ağustos ayında dağlardan kar getirip pazar yerinde satan adamın sermayesinin eridiği gibi çocukluğumuza dair ne varsa hepsinin yavaş yavaş eriyip kaybolmasıdır. Bu insana hüzün verdiği kadar bir o kadar da korku vermesidir.
Bir çocuk geçerken yanımızdan, arkasından öylece bakakalıyorsa insan, o çocukta gördüğü nedir? Kulaklarında çınlayan o şarkı nedir? Elbette “uslan artık deli gönül, bak gelip geçiyor ömür, gönüüül, gönül…”
Şemsettin ÖZKAN
06.10.2022 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-1000kitap.com
5-suskunduvar.com