Yetmişli seksenli yılları yaşayan biri olarak şimdilerde en garipsediğim ne biliyor musunuz? Zenginmiş gibi görünen, neredeyse her yeri yırtık kotlarla gezen yeni nesil moda akımıdır derim. Sanki bizim yetmiş seksenli yıllarda yaşadığımız fakirliği, yaşıyor gibiler. Ama tek farkla, o delik kotların her yerinden, sevgi yoksunluğu fışkırıyor.
Modern zamanlarda en çok yıpranan, tabana vuran nedir, sorusuna ‘sosyal ilişkilerimizdeki sevgi fakirliğidir’ desem, inanın dostlar yanlış olmaz. En yakınımızdan anne, baba, evlat ilişkisinden tutun da, en uzak sıradan bir insanla ilişkilerde bile yaşadığımız sorun hep aynıdır; “Sevgi yoksulluğu.”
Çok değil daha yakın zamanlara kadar ceplerimiz dolu değildi, ama gönüllerimiz doluydu. Seksenler dizisi bu konuyu çok güzel işliyor. Azıcık ceplerimiz dolmaya başlayınca, bu sefer gönüllerimizi boşalttık. Para sarhoş naraları atınca insanlık sustu bre dostlar, mahpuslar koca kentlere dönüştü. İnsanlar evlerinde eşyalarıyla sevişirken, evlerimiz gurbet oldu. Ah nerede vah nerede nerde kaybettim onu acaba, sevgi ne? Sevgi bir şeye, ya da bir kimseye yakın ilgi, alaka duymaya yönelten duygu. Saygı ise birbiriyle olan ilişkilerinde kişi ve kurumların birbirlerinin farkında olduklarını tutum ve davranışlarıyla gösterdikleri nezakettir.
Ee şimdi sevgi saygı yok mu? Elbette var, ama azaldı, çoğalan sanal sevgiler, selfiyeler… Sosyal medyada döktürenlere bakıyorum da, annesini facebook’ta senede bir anneler gününde arayanlar, karısını dövüp dövüp de, sosyal medyada övgüler düzenleri, çocuğuyla doğru dürüst ilgilenememiş anneleri görünce, ben mi abartıyorum demekten kendimi alamıyorum. Gerçekten de dostlar sevgi yoksulluğu içimize bağdaş kurup, kalmamak üzere oturmuştur. Karnı açlardan çok daha tehlikelisi kalbi açlardır. Sevgi yoksulluğu tüm zamanların en tehlikelisidir insanlık için. Çağın vebasıdır yalın anlatımıyla.
İnsan ilişkilerinde bağlanma duygusunu geliştirebilmemiz için sevgi, saygı, şefkat ve merhamet gibi unsurları geliştirmemiz gerekir. Bu yüzden yakınlık ve ait olma hisleri başkaları ile münasebetlerimizde vazgeçilmez iki yöntem olarak karşımıza çıkıyor.
Sevgiden yoksun şu dünyada büyümüş kişiler (herkesi kast etmiyorum kendi kendimize özeleştiri yapalım diye, çalışan annelerin çocukları ya da çalışmasın fark etmez buraya alalım) yani sevgi yoksunu yetişenler, kendini güvenlikli ve kıymetli hissedemiyor maalesef. Bu derdi çözebilmek için de eksik olan sevgi yöntemine asla başvurmuyor. Eğer birine sevgiyle bağlanırsa onun kendini değersiz, ciğeri beş para etmez biri olduğunu keşfedeceğini sanıyor. Böylece ondan uzaklaşacağını zannediyor. Bu yüzden kendinin bilinmemesinin, keşfedilmemesinin daha uygun olacağı düşüncesiyle başlıyor diğer insanlarla arasındaki köprüleri atmaya, onlarla arasına duvar örmeye. Sosyal ilişkiler dumura uğruyor, zayıflıyor, sevgi alıp verme yok, sevgi ve saygıya dayalı ilişkiler geliştirilemiyor. Karşı tarafın ilgisini hem çekmek hem de kendisinin değersiz, ciğeri beş para etmez biri olduğunun bilinmemesi için lider olma mekanizmasına başvuruyor. Böylece hem bilinmeyecek, hem de yönettiği kurum, gurup, aile ya da tek kişinin ilgi ve onayını alarak bir şekilde etki bırakıyor. Bu tiplerin çoğu güç kullandıkları için tehlikeli despot, diktatör olurken, etkileyerek ilerleyenleri ise lider oluyor. Bunun dışında şöhret ve ün kazanmak sosyal medyada (Facebook, Watshap, İnstagram, Youtube vb. gibi sosyal medya kanallarında)fenomen olmak gibi yöntemleri seçerek yegane hedefi, kazanımı olarak seçmek sağlıklı değildir. Ancak netice onu şöhrete götürmüşse bu sağlıklıdır. Neticede bu insanlarda bağlanma duygusu yok.
İnsan ilişkilerinde bağlanma duygusunu en yüksek seviyeye çıkarabilmemiz için sevgi, saygı, şefkat ve merhamet gibi unsurları geliştirmemiz gerekir. Bu yüzden yakınlık ve ait olma hisleri başkaları ile etkileşimlerde, vazgeçilmez iki yöntem olarak karşımıza çıkıyor.
Aile ilişkilerinde yakın olma ön plana çıkarken, diğer toplumsal ilişkilerde guruba ait olma duygusu uyumu sağlamaktadır. Aile akraba ilişkilerinde (anne, baba, eş, kardeş, amca, dayı, hala, teyze vb. gibi) yakınlarıyla adı üstünde insanlar birbirine yakın olmayı arzulamaktadır. Buna kurbiyet (yakınlaşma, akrabalık) deniyor. Her Cuma imam minberden inerken şu ayeti tekrarlar:
اِنَّ اللّٰهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْاِحْسَانِ وَا۪يتَٓائِ۬ ذِي الْقُرْبٰى وَيَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَٓاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْيِۚ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَNahl suresi, 90. Ayeti)
“Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert olmayı emreder; hayâsızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt veriyor.” Ayet yakın akraba ile iyi ilişkiler kurmayı, darda kalınca da onlara vermeyi sıla-i rahim yaparak akrabayı gözetmeyi emretmektedir. En önce de dikkat edilmesi gerekenler, anne ve babalarımızdır.
Anne babayla İlişkiler
İnsan dünyaya gelince bakıma ihtiyaç duyar. Bizim yeme, içme ve barınma gibi ihtiyaçlarımız büyük fedakârlıklarla anne ve babamız tarafından karşılanır. Bu yüzden yüce dinimiz anne baba hakkına önem verir:
“Rabbin kendinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti…” (İsra suresi, 23.ayeti)
Nitekim Peygamber efendimiz de, “Rabbin hoşnutluğu anne babanın hoşnutluğuna bağlıdır”(Tirmizi,Birr 3) buyurmaktadır.
Anne baba ve aile büyüklerine karşı görevlerimiz:
- Dine uygun isteklerini yerine getirmek
- Daima güler yüz ve yumuşaklık göstermek
- Saygıda kusur etmemek
- Sıkıntıya düştüklerinde yardım etmek
- Ölmüşlerimizi hayırla anmak
- Onlara dua etmek
Kardeşlerle ilişkiler
Kardeş, aynı anne ve babadan doğmuş veya anne ve babadan biri aynı olan çocuklardan her birine denir. Bu çocuklar aynı aile ortamında beraber büyüdükleri için ortak birçok noktaları vardır. Sevinç ve üzüntüleri paylaştıkları için aralarındaki bağ çok güçlüdür.
Sevgili Peygamberimiz, “Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen bizden değildir.” (Tirmizi,Birr,15 ve Ebu Davud, Edeb, 58) buyurarak kardeşlerin birbirlerine nasıl davranması gerektiğini bize öğretmiştir. Benzer ve farklı yönlerimizle kardeşlerimizle dayanışma içinde olmalıyız.
Akrabalarla ilişkiler
Anne, baba ve kardeşlerimiz bizim çekirdek ailemizdir. Bunun yanında dede, nine, teyze, amca, dayı, hala ve onların çocuklarıyla oluşan geniş ailemiz vardır. Bu kişiler bizim aynı zamanda akrabalarımızdır. Sevgili Peygamberimiz; “Akrabalar arası bağların koparılmaması, aile içinde sevgi, malda bolluk ve ömrün uzamasına (bereketlenmesine) sebeptir. (Tirmizi, Birr, 49) buyurarak sıla-i rahim yapılmasına yani akraba bağlarının koparılmamasına dikkat çekmiştir. O akrabalarını asla ihmal etmemiş teyzeyi anne, amcayı baba olarak görmüştür.
Akrabalarımıza karşı görevlerimiz
- Gerektiğinde maddi yardımda bulunmak
- Önemli kararlarda birbirine danışmak
- Hataları ve kusurları bağışlamak
- Sevinç ve üzüntüleri paylaşmak.
- Ziyarette bulunmak
- Kırgın ve dargınları barıştırmak
Komşularla ilişkiler
İnsanların şehir köy gibi yerlerde birbirlerine yakın evlerde yaşamayı tercih ettikleri kişilere komşu denir. Sevgili Peygamberimiz; “Allah katında komşuların en hayırlısı, komşusuna karşı en güzel davranandır.” (Tirmizi, Birr, 28) Çorbanın içine fazladan su koymasını tavsiye etmiştir. “çok koy ve komşularını gözet!” (Müslim, Birr,142)
Komşularımız bize mekân olarak akrabalarımızdan bile yakın yaşadıkları için onlarla sokakta, bahçede sık sık karşılaşırız. Acil durumlarda en yakın bize komşulardır. Kapısı ilk çalınacak kişi komşudur. Bu yüzden onlara eziyet edilmemeli, ikramlarda bulunulmalı, selam vermeli, Güleryüz göstermeli ve iyi iletişim kurmalıyız.
Arkadaşlarla İlişkiler
Arkadaş dost bildiğimiz, kendisiyle sohbet ettiğimiz, birlikte oyunlar oynadığımız ve bize mutluluk veren kişidir. Üzüntümüzü sevincimizi onlarla paylaşırız. Onlarla birlikte olunca neşeleniriz. Çünkü onları severiz. Sevgili Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurur: “Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Tirmizi, Zühd,50) Arkadaşlarımızı sevdiğimize göre onlardan etkileniriz. Zaten sevgi olmazsa arkadaşlık da olmaz. Bu yüzden iyi arkadaşlıklar kurmalıyız. Peygamberimizin yüzünü gören, onunla sohbet edip, Müslüman olan kişilere sahabe, yani dost, arkadaş denildiğini unutmamalı, bu konuda onu örnek almalıyız.
Arkadaşlarımıza karşı görevlerimiz
- Bir gün bizim de hata yapabileceğimizi düşünerek onların hatalarını affetmeliyiz.
- Onları kırdığımızda özür dilemeliyiz.
- Birbirine kırılan arkadaşlarımızı barıştırmalıyız.
- Onlara selam vermeli, tebessüm ederek, hal hatırlarını sormalıyız.
Toplumsal ilişkilerde yakınlarımızdan yakınlık, diğerleriyle ilişkilerimizde aidiyet duygusu ve ötekileştirmeden aralarına alma bekliyoruz. Çağın vebası sevgi yoksunluğu virüsünü kapanlar da, aynı şekilde bundan kurtulabilirler. Yakınlaşmalarımızda selamlaşma, hediyeleşme, birbirine misafirliğe gitme, hastalığında ziyaret etme, düğününe cenazesine katılma vb. gibi sosyal aktivitelere de mutlaka yer verilmelidir. Aramızda sevgi alışverişinin, etkileşimin olabilmesi için de, insanın sosyal bir varlık olduğu gerçeği asla göz ardı edilmemelidir. Hayatımızda diğer gamlı olmaya, gülümsemeye, olumlu fikir ve düşünceler geliştirmeye, affetmeye, şefkate ve merhamete daha çok yer vermeliyiz ki insanlar arasında diyalog ve iletişim kurabilelim.
Kalın sağlıcakla…
Hayırlı cumalar efendim.
Şemsettin ÖZKAN
(13.11.2019 KONYA)
Ölüler için üzülme Harry, yaşayanlar için üzül! En çokta sevgisiz yaşayanlar için…