YÂRE GÖNÜL MÜ KOYULUR? GÖNLE YÂRİ KOYMAK VARKEN

(Toplumsal İlişkiler 124)

وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِۚ

Hanımlarınıza güzel davranın. Onlara sevgi ve merhametle yaklaşın, tatlı dilli, güler yüzlü ve insaflı olun.” (Nisa/19)

Gücenmek darılmak alınmak gibi anlamlara gelen “gönül koymak” deyimi başka anlamlara da gelse “yare gönül mü koyulur? Gönle yari koymak varken,” sözündeki ifadenin manasını böyle anlamalıdır. Ancak yukarıdaki sözün ikinci kısmındaki “gönle yari koymak varken” ifadesiyse hoşlanmak, sevmek manasına gelir.

Yardan kasıt aslında Allah’tır. Gerçek yar odur çünkü. Rahmetli Cem Karaca, ölümünün sonlarına doğru çıkardığı o eserinde yarin Allah olduğunu ifade etmişti:

Yol bir, akıl bir Bak da görebil
Sev, korkma sakın Rab sana yakın

Allah yar yar, Allah yar yar, Allah yar yar, Allah yar…”

Her şeyin yari olan Allah’a yarattıkları maalesef gönül koyabiliyor. İşte bunlardan biri de hepinizin o bildiği minik serçe hikayesi…

Minik serçe, Allah’a gönül koymuş, gücenmiş yani. Serçe Allah’a küsmüştü. Günler geçiyordu ve serçe hiçbir şey söylemiyordu. İçine kapanmış derin bir hüzne boğulmuştu. Artık Rabbine bir şey demiyor ve onunla konuşmuyordu. Melekler merakla Allah’a serçeyi soruyorlardı ve her defasında Allah, meleklere; “o gelecek” diye cevap veriyordu. “Çünkü onun sesini duyacak tek kulak benim ve onun minik kalbindeki derdini anlayacak olan da tek benim,” diyordu. Bir zaman sonra serçe, kalbi hüzün, gözü yaşla dolu bir halde, bir ağacın dalına kondu. Hiçbir şey söylemiyordu öyle sessiz sessiz bekliyordu. Allah, serçeye seslendi: “Söyle bana! Canını sıkan ve kalbini hüzne boğan derdin nedir senin?” Melekler serçe ne söyleyecek diye ona bakıyordu. Serçe mahzun biraz da sitemli ses tonuyla; “Küçük bir yuvam vardı. Yorulduğumda dinlendiğim üşüdüğümde sığındığım. Kimseyi rahatsız etmiyordum ve kocaman Dünya’da ufacık bir yerdi, kimsenin yerini dar etmiyordu. Sen onu da bana çok gördün neydi o zamansız fırtına? Esip yıktı yuvamı ve beni yuvasız bıraktı.”

Artık konuşamadı serçe, sözleri boğazında düğümlendi. Sessizlik Arş-ı rahmanda yankılanıyordu ve melekler başlarını eğmiş Allah’ın vereceği cevabı bekliyordu. Allah; “sen, o yuvanda dinlenirken seni avlamak isteyen bir yılan yuvana doğru geliyordu, seni yılandan korumak için fırtınaya emrettim yuvanı yıksın diye, böylece sen oradan uzaklaşarak yılandan kurtuldun. Nice belalar var ki muhabbetimle senden uzaklaştırdım ve sen kuşatıcı muhabbetimi görmüyor geçici belalardan dolayı bana düşman oluyorsun.”

Serçenin gözleri doldu ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. Onu çok seven Allah’ın, şefkat ve merhametine hayran kaldı. Utangaç bir sesle; “affet Allah’ım,” diyebildi sadece. Ve gönül sözü Arş-ı İlahi’de yankılandı:

Affet Allah’ım!”

Gönlünü vermedikçe, gönül bulamazsın,” “Gönül gönül verilerek alınır,” der Hz. Mevlana. İnsani ilişkilerde hele hele kadın erkek ilişkilerinde sevgi gönül alma, kalp kırmama çok ama çok önemli. Erkekle kadının yaratılışını Kur’ân-ı Kerîm şöyle anlatmaktadır:

Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da eşini meydana getiren, ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının” (Nisâ/ 1).

Bu âyet Hz. Havvâ’nın Hz. Âdem’den yaratıldığınıbildirmekle beraber, onun kaburga kemiğinden meydana getirildiğini haber vermiyor. Bizi bu konuda tereddüde sevk eden husus Peygamber Efendimiz’in: Kadın tıpkı kaburga kemiği gibidir. Kemiği doğrultayım dersen kırarsın. Eğer ondan faydalanmak istersen bu hâliyle faydala-nabilirsin” buyurmasıdır. Acaba Resûl-i Ekrem Efendimiz bu hadisiyle şunu mu anlatmak istemiştir: Kadın kaburga kemiğinden yaratıldığı için huyu da kaburga kemiği gibi biraz eğricedir. Ona istediğiniz şekli veremezsiniz!.. Hadîs-i şerîfin bize öğretmek istediği nedir? Efendimiz bize kadının yaratılışına dair biyolojik bilgi vermek istememiştir. Bize kadınla nasıl geçinmek gerektiğini anlatmıştır. Dövmekle sövmekle kadını arzu edilen şekle koymanın mümkün olmayacağını belirtmiştir. Hiddet ve şiddet yerine, ülfet ve şefkat yolunu tutmayı tavsiye etmiştir. Kadına ancak bu yolla yaklaşmanın ve ona tesir etmenin mümkün olabileceğini ifade etmiştir. Aile yuvasının huzuru, ailedeki fertlerin saâdeti için tutulacak yol budur. Fakat kadının dünyasına ve âhiretine zarar verecek hususlarda doğruyu anlatmak ve ona yardımcı olmak gerekir. Zaten Allah Teâlâ, doğruyu bulmakta aile fertlerinin birbirine yardımcı olmasını tavsiye ederek “kendinizi ve ailenizi cehennem ateşinden koruyunuz” (Tahrîm/6) buyurmaktadır.

Bazı âlimler hadîs-i şerîfteki: “Kaburga kemiğinin en eğri yeri üst tarafıdır” ifadesini, kadının en problemli tarafı dilidir, şeklinde yorumlamışlardır. Kadının cehenneme dili yüzünden gireceğini belirten şu hadîs-i şerîf bu yorumu desteklemektedir: Siz çok lânet eder ve kocanızın iyiliklerini görmezden gelirsiniz”  (Buhârî, Hayız 6).

Gönül erenlerimiz Hz. Mevlana ve Hacı Bektaş Veli sosyal meselelerde yare gönül koymayıp,gönle yari koymayı nasıl becerebiliyorlar bir bakalım:

Bir adam helal olmayan yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi birşey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş Veli‘nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister. O zamanlar dergahlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu.

Durumu Hacı Bektaş Veli’ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli helâl değildir diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam mevlevi dergahına gider ve aynı durumu Mevlâna’ya anlatır Mevlâna ise bu hediyeyi kabul eder.

Adam aynı şeyi Hacı bektaş veli‘ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlâna‘ya bunun sebebini sorar:

Mevlâna şöyle der:

– Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.

Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş dergahı’na gider ve Hacı Bektaş Veli‘ye, Mevlâna‘nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli‘ye sorar.

Hacı Bektaş da şöyle der:

Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlâna’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.

Şemsettin ÖZKAN

17.09.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-islamveihsan.com

4-piramithaber.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir