YÜZÜ DOST ÖZÜ DÜŞMANDAN USANDIM DİLİ MÜ’MİN KALBİ ŞEYTANDAN USANDIM DOSTUM HERKESİN KAHRI ÇEKİLİR AMA BEN DAVASIZ MÜSLÜMANDAN USANDIM

(Toplumsal İlişkiler 1100)

يَحْذَرُ الْمُنَافِقُونَ اَنْ تُنَزَّلَ عَلَيْهِمْ سُورَةٌ تُنَبِّئُهُمْ بِمَا فٖي قُلُوبِهِمْؕ قُلِ اسْتَهْزِؤُ۫اۚ اِنَّ اللّٰهَ مُخْرِجٌ مَا تَحْذَرُونَ
Müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münâfıklar, kafalarındaki kalplerindeki nifakı, ikiyüzlülüklerini ortaya dökecek, bir sûrenin mü’minlere indirilmesinden çekinirler.“Siz dilediğiniz şekilde alay edin! Allah çekindiğiniz şeyi, ikiyüzlülüğünüzü kesinlikle açığa çıkaracaktır” de.” (Tevbe/64)

Olduğu gibi olamamak, göründüğü gibi görünememek ne kötü, ne kötü. Dili başka, kalbi başka olmak ne acı, ne acı. İnsanın kendisi olmayı becerememesi kadar başka vahim bir olgu var mı acaba?

Hz. Şems-i Tebrizi; “yüzü dost özü düşmandan usandım. Dili mü’min, kalbi şeytandan usandım. Dostum, herkesin kahrı çekilir, ama ben davasız Müslümandan usandım” derken, tam olarak vurgulamaya çalıştığı da özü sözü bir olan sözde, niyette, tutum ve davranışta, samimiyet timsali olan Allah dostu insan tiplerini adeta mumla aramasıdır.

Abdülkadir Geylani hazretleri samimiyet konusunda dil ve kalp birlikteliğine dikkat çeker: “Eğer dilinle söylediğini, kalbinle doğrulamıyorsan, Hakka doğru gitmede, bir adım bile ilerleyemezsin,” der.

Herşey göründüğü gibi mi? Burada ikiyüzlülerle olayların perde arkasını göremeyen hikmet sahibi olamayanları aynı kefeye koymamak gerekir. Hz. Mevlana der ki; “Oltadaki yem balığın canını almak içindir. O yemi iyilik sananlar helak oldu.” Hz. Mevlana eşyanın fitneciliğinden ve dünyanın aldatıcılığından ancak Allah’a sığınarak, O’nun elçisinin rehberliğinde mümkün olabileceğini anlatır hep bize.

Eşyanın paradoksal görünümünden kaynaklanan hileden korunabilmek için Allah’a sığınmanın gerekliliğine ilişkin Mevlânâ’nın rehberliğinin, Peygamberimizin (s.a.v.) Ya Rabbi! Eşyayı bana olduğu gibi göster ve Allah’ım! Bana Hakk’ı hak olarak göster ve ona uymayı nasip et; bâtılı da bâtıl olarak göster ve ondan kaçınmayı nasip et hadislerinden mülhem olduğu söylenebilir. Önemine binaen bu husus, daha sonraki Mevlevî erkânına da yansımıştır. Mevlevîler, namazlardan sonra şükür secdesine kapanarak; “Ya Rabbi! Bizi oyalayan şeylerden halâs et ve her şeyin hakikatini bize olduğu gibi gösterşeklinde Allah’a yalvarmaktadırlar.

Hz Mevlana suretlerin eşyanın arkasında manaları gizlediğini söyler. Hakikatleri anlamada suretlerin perdeleme yaptığını ve eşyanın (şeyler=her şey) olduğu gibi görünmedi-

ğine işaret eder.

Ama bütün bunların da ötesinde davasız Müslüman olmak ne kötü, ne kötü. En vahimi de bu davayı öksüz bırakmak, ah ne vahim, ne kaos. “Hakk’ı tavsiye etmek”ten imtina etmek ne kötü, ne kötü…

Şemsettin ÖZKAN

01.07.2023 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir