TELEFONUN ŞARJA İHTİYACI OLDUĞU GİBİ İNSANIN DA NAMAZA İHTİYACI VARDIR

(Toplumsal İlişkiler 995)

اُتْلُ مَٓا اُو۫حِيَ اِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَاَقِمِ الصَّلٰوةَؕ اِنَّ الصَّلٰوةَ تَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَٓاءِ وَالْمُنْكَرِؕ وَلَذِكْرُ اللّٰهِ اَكْبَرُؕ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Sana Rabb’in tarafından gönderilen bu muhteşem Kitabı hem kendine, hem de başkalarına okumak sûretiyle onun aydınlatıcı yolunu izle ve beş vakit namazı hayatın merkezine yerleştirerek, dikkat ve özenle, mümkün olabildiğince cemaatle birlikte, dosdoğru kıl! Çünkü namaz, insanı her türlü çirkinlik ve kötülüklerden alıkoyar. Unutmayın ki, Allah’ı her an ve her yerde hatırlayıp 
anmak, rab ve ilah olarak O’nun, hayatın her biriminde gündemde tutmak, elbette en etkileyici ve en büyüktür. Zaten Allah yaptığınız her şeyi bilmektedir. Kur’an ve namaz sayesinde kendinizi düzelttikten sonra, hak dini başka insanlara da duyurmak zorundasınız.” (Ankebut/45)

Yıllar öncesi cep telefonlarıyla tanıştığımız yıllarda duyduğum; “telefonun şarja ihtiyacı olduğu gibi insanın da namaza ihtiyacı vardır” cümlesi ne kadar da çok hoşuma gitmişti. Güzel ve bir o kadar da doğru tesbit değil mi dostlar?

Güncel hayatımızda yanımızdan ayırmadığımız cep telefonları şarjı bitince fişe takıp yeniden dolduruyoruz. Sonra yeniden kullanıyoruz. Şarj yapmadığımız sürece kullanmaktan mahrum kalıyoruz değil mi?

Günde kılınan beş vakit namaz olsun diğer namazlar olsun, tıpkı telefonların şarj olması gibi bizi şarj ediyorlar. Yeniden kendimize geliyoruz. Bir nevi servis mesabesinde ibadetler, vücudumuzun onlara ihtiyacı var. Hele namaz, insan psikolojisini sil baştan yenilemede, katalizör vazifesi görüyor.

Kıvanç Tığlı Bulut, Namaz Psikolojisi adlı yazısında şöyle diyor: “Yapılan araştırmalara göre,  düzenli namaz kılma ve kılmama ile ruh sağlığı arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Buna göre düzenli namaz kılan bireylerin diğerlerine oranla daha çok ruh sağlığı sürekliliğine sahip bireyler olduğu görülmüştür. 

Park’a göre ruh sağlığı ile dindarlık ilişkisi kapsamında yapılan çalışmalarda aralarında yüksek derecede pozitif ilişkiler tespit edilmiştir. Dindarlığı yüksek olan bireylerin umut, iyimserlik, minnettarlık ve tutkuda daha yüksek pozitif psikolojik ve fizyolojik seviyelerde oldukları tespit edilmiştir. Dindarlık seviyesi yüksek olan kişilerin daha az depresyona girdikleri, depresyonu olan kişilerin de daha hızlı iyileştikleri, dindarlarda intihar olaylarının daha az görüldüğü, dindarların daha az kaygılarının olduğu, dindarların daha az uyuşturucu madde kullandıkları, dindarların psikolojik açıdan daha iyi bir durumda, daha ümitli ve iyimser oldukları ve aynı zamanda hayatta daha fazla amaç ve anlam buldukları, yine evliliklerinde daha mutlu oldukları ve eşleriyle iyi geçindikleri ve daha fazla sosyal destek aldıkları görülmüştür.

Koenig’e göre, araştırmalar dindarlıkla ruh ve beden sağlığı arasında pozitif bir ilişki olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Yapıcı’ya göre kendi acziyetlerinin, çaresizliklerinin, güçsüzlüklerinin şuuruna vararak Allah’ın yardım ve desteğini isteyen dua ile O’na yönelen bireylerin stres, depresyon ve umutsuzlukla daha rahat baş edebildikleri, intihar olasılıklarının daha düşük olduğu tespit edilmiştir.” 

Şemsettin ÖZKAN

17.03.2023 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-yeniakit.com.tr (Kıvanç Tığlı Bulut’un 15 Mart 2020 tarihli Namaz Psikolojisi adlı yazısından alıntı)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir