TANRI İRADESİNİ HAKİM KILMAK İÇİN YERYÜZÜNDEKİ İYİ İNSANLARI KULLANIR YERYÜZÜNDEKİ KÖTÜ İNSANLAR İSE KENDİ İRADELERİNİ HAKİM KILMAK İÇİN TANRI’YI

(Toplumsal İlişkiler 1641)

وَاِنَّ مِنْهُمْ لَفَرٖيقاً يَلْوُ۫نَ اَلْسِنَتَهُمْ بِالْكِتَابِ لِتَحْسَبُوهُ مِنَ الْكِتَابِ وَمَا هُوَ مِنَ الْكِتَابِۚ وَيَقُولُونَ هُوَ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ وَمَا هُوَ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۚ وَيَقُولُونَ عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ 

“Onlardan bir kısmı da, söyledikleri Kitaptan olmadığı hâlde, siz onları Kitaba ait metinler sanasınız diye Kitabı okurken kendi uydurdukları sözleri ayetler arasına karıştırır, ilâhî üslûbu taklit etmeye çalışarak, dillerini eğip bükerler. Böylece, bâtıl teviller yaparak ilâhî hükümleri çarpıtırlar. O uydurdukları sözler Allah katından olmadığı hâlde, “Bunlar Allah katındandır!” diyerek Allah adına bile bile yalan söylerler. Hıristiyanlara gelince, onların “Bizzat İsa Mesih, kendisini tanrı edinmemizi bize emretmişti!” sözleri çirkin bir iftiradan başka bir şey değildir:” (Al-i imran/78)

Kilisenin canlı canlı yaktığı Rönesans’ın gerçek filozofu, bilim adamı Giordano Bruno; “Tanrı iradesini hakim kılmak için, yeryüzündeki iyi insanları kullanır. Yeryüzündeki kötü insanlar ise, kendi iradelerini hakim kılmak için, Tanrı’yı” derken, din istismarının alt yapısının ne üzerine inşa edildiğini anlatır bize.

            Şahsi kanaatim, dine en çok zarar verenler maalesef o dinin önde gelen üçkağıtçılarından oluyor. Dini kostümleriyle arz-ı endam ediyorlar. Onların içinde öyle sahtekarları var ki, kendi iradelerini hakim kılmak için, Tanrı’yı kullanıyorlar maalesef Bruno’nun tabiriyle. 

            Bağnazlığın, aşırı taassuba kaçmanın, dinsel fanatizmin, arkasında hep bu dini rayından çıkaran güruhun izleri var. Dini olduğundan daha farklı gösterenler hep bunlar. Kraldan çok kralcı kesilen tiplere verilecek örnektirler. 

            Tarih boyunca Yahudi, Hristiyan ve Müslüman dünyası, bu tiplerle mücadeleye şahit olmuştur. Öyle aldatıyorlar ki insanları, onlara inananlar adeta büyülenmişcesine, tabiri caizse taparcasına peşlerinden gidiyorlar, öl dese ölecekler hakeza. Keçecizâde İzzet Molla’nın;“Bâtıl hemîşe bâtıl u merdûddur velî, Müşkil budur ki sûret-i Hak’tan zuhûr ede.”
Yani; “bâtıl hep bâtıldır ve reddedilir ama, problem onun Hak sûretinde görünmesidir” dediği gibi mesele bunların suret-i Hak görünerek insanları aldatmasından kaynaklanıyor.

 Yunus Emre Tövbe şiirinin bir yerinde;
“Peygamber yerine geçen hocalar, Bu halkın başına zahmetli oldu” derken, ta o zamanlarda dinle uğraşan hocaları eleştirmesi, enterasan değil mi? Demek ki, insanlığın her döneminde, din adamları sorunu yaşanıyor. En önemlisi de Bruno’nun; “Tanrı iradesini hakim kılmak için, yeryüzündeki iyi insanları kullanır” dediği Peygamberler, her zaman iyi iş becermişlerdir. Çünkü onlar iyi insandırlar. Lakin bir de işin kötü bir yönü var, o da Bruno’nun; “Yeryüzündeki kötü insanlar ise, kendi iradelerini hakim kılmak için, Tanrı’yı” dediği, dini istismar eden sahte din adamları vardır. İnsanlığın bir numaralı düşmanı bunlardır. İnsanları Allah’la aldatmaya çalışmak ne kötüdür.

             Sadi Şirazi, Allah ile aldatanlara karşı bize bir öneride bulunur, der ki; “görünüşe, şekillere, tesbihe, sakala, takkeye aldanma! Diğer günahlar içki gibi sarhoş etseydi, görürdünüz kimin ayık olduğunu.” Hz. Mevlana da; “surete şekle takılıp kalırsan sen putperestsin” derken, yine bu konuda insanların aldandığına dikkatlerimizi çeker.                                                                   

             İnsanoğlu haramlar konusunda insana sarhoşluk illeti vermesinden ötürü içkiyi, her zaman ön plana çıkarır. Çünkü kişi daha alkolü alır almaz, üzerinde emarelerini gösterir. Alındığı hemen belli olur. Bu yüzden insanlar günah keçisi gibi herşeyi onda bilirler ve onu görürler. Zaten haramların görünen yüzü de içki değil midir?                                                                               

            Şimdi durum böyle olunca gıybeti kim görecek, yalanı, hileyi, kul hakkını kim dikkate alacak? Diğer haramları kim görecek? Sadi Şirazi’nin de demek istediği de içkiyi hafif gördüğünden değil, buzdağının görünen yüzünün dışında görünmeyen yüzüne de dikkatlerimizi çekmektir.

            Burada önemle üzerinde durulması gereken dini kisve, amblem, sembol ve işaretlerin, insanları yanıltmak için kullanılmalarıdır. Aslında buna aldanmamak gerek. Tabi bu aldatma işini, her dini kisvelinin yapmasını söylemek, mantık dışıdır. Bu kişilerin söylemleriyle davranışları arasındaki çelişkiyi gören, konuya vakıf olmuş demektir.

Şemsettin ÖZKAN
23.12.2024 KONYA

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir