SİYASET İLE UĞRAŞMAYACAK KADAR AKILLI OLAN İNSANLAR APTALLAR TARAFINDAN YÖNETİLEREK CEZALANDIRILIRLAR

(Toplumsal İlişkiler 1397)

فَهَلْ عَسَيْتُمْ اِنْ تَوَلَّيْتُمْ اَنْ تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ وَتُقَطِّعُٓوا اَرْحَامَكُمْ
اُو۬لٰٓئِكَ الَّذٖينَ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فَاَصَمَّهُمْ وَاَعْمٰٓى اَبْصَارَهُمْ
“Olur ki, işbaşına, iktidara gelir, Allahın emrinden uzaklaşır, Kur’ân’ın hükümlerinden yüz çevirirseniz, ülkede bozgunculuk çıkaracak, düzeni bozacak ve çoluk çocuğunuzun, hısım ve akrabalarınızın kıyımına mı sebep olacaksınız?” (Muhammed/22)
“İşte bunlar, Allah’ın lânetlediği, hakka karşı kulaklarını sağır, hakikate karşı gözlerini kör ettiği kimselerdir.” (Muhammed/23)

Platon; “siyaset ile uğraşmayacak kadar akıllı olan insanlar aptallar tarafından yönetilerek cezalandırılırlar” sözüyle  önemli bir saptama yapar:
“Siyaset öyle yabana atılacak bir mevzu değildir.”

             Siyaset veya politika, gruplar arasında kararların alındığı veya bireyler arasındaki güç ilişkilerinin, kaynakların dağıtımı veya statü gibi diğer etkileşim biçimlerinin ilişkilendirildiği bir dizi faaliyeti ifade eder. Siyaset ve hükümeti inceleyen sosyal bilim dalı ise siyaset bilimi olarak adlandırılır. (Vikipedi)

             Siyaset demek; devleti idare etme sanatı diplomatlık, politika, insanları, dünya ve âhiret saâdetlerine yöneltme gayret ve mesaisidir.
             Dinin emrettiği siyasetin temel prensiplerini, miladî 620 ve 622. yıllarında yapılan meşhur Akabe Beyatlarında görmek mümkündür. Beyatların içeriği incelendiği zaman, bunların ruh temizliği, sosyal ve hukuka dayandığı görülür.
             Kur’ân’a göre, mülk Allah’ındır, yani yer yüzünde Allah hükmeder. Bu bakımdan Kur’ân’ın şu âyetleri anlamlıdır:
“Rasûlüm deki ” Ey mülkün sahibi Allah’ım! Sen dilediğine mülkü verirsin, dilediğinden de çeker alırsın… ” (Al-i İmran/26)
“Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır.” (Al-i İmran/189)

             İslâm siyâseti ve idâresi, adâlet temeline dayanır. Hâkimlere, hevâ ve heveslerine, sevgi veya nefrete göre değil, adâletle hareket etmeleri emredilir. (el-Mâide/8) Haksız hüküm verenlerin Cehennemde demirden bir el ile cezalandırılacakları haber verilir. Bu demirler bir devletin hukuk sistemini oluşturan en parlak prensiplerdir.
              İslâm’da, toplumun, hırsızlık, zina, iftira vs. diğer kötü hallerden uzak olması, karşılıklı ilişkilerde âdâba dikkat olunması emredilir. (el-Mümtehine/12)
              İslam’a göre, şurânın önemli bir yeri vardır. İyi Müslümanın Allah’a güvenen, kötülüklerden sakınan, hakkını savunan ve gerektiğinde müşavere eden kimse olduğu belirtilir (eş-Şurâ/36-39)

              İslam’ın öngördüğü düzende yalana yer yoktur. Bunun anlamı siyasetinde de asla olamayacağıdır. Müslümanları idare edenler de, onlara asla yalan söylememelidir. Söylerse bu Müslümanca bir tavır değildir. Yalan söz ve vaatler, olsa olsa Yunancadan dilimize geçen politik eylemlerdir, politikadır, yani iki(poli) yüzlülüktür. (tika) Asla dine uygun bir söz ve davranış değildir. Kabul etmemiz mümkün değildir.

              Bu yüzden akıllı insanların, dürüst siyaset yapması çok önemli ve elzemdir. Yok şayet siyasetçi olması gereken akıllı ve ahlaklı insanlar, yönetime talip olmazlarsa, eninde sonunda kurnaz politikacılar, yani aslında hem kendini aldatan, hem de geniş halk yığınlarını aldatan aptallar, tarafından yönetilecekler. Toplum da bunların yönetimleriyle fesada uğrayacaktır. 

Şemsettin ÖZKAN

23.04.2024 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-sorularlaislamiyet.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir