(Toplumsal İlişkiler 63)
قُلْ لِلْمُؤْمِن۪ينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْۜ ذٰلِكَ اَزْكٰى لَهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ
“İnanan erkeklere söyle: Bakışlarında ölçülü olsun, kadınlara gözlerini dikip bakmasınlar. Eşlerinin namusunu korudukları gibi, kendi iffet ve namuslarını da aynen öyle korusunlar. Bu, onlar için en temiz ve erdemli davranış şeklidir. Unutmasınlar ki Allah, yaptıkları her şeyden haberdardır.”(Nur/30)
“İnanan kadınlara da söyle: Onlar da bakışlarında ölçülü olsun, bakılması uygun olmayan yerlere bakmaktan sakınsınlar. Her türlü ahlâksızlıktan, çirkin davranıştan uzak durarak, iffet ve namuslarını korusunlar. Toplum içine çıkarlarken, beşerî münasebetlerin gereği olarak ve İslâm toplumundaki örf ve âdetlere göre açılmasında sakınca görülmeyen ağız, göz, el, ayak gibi uzuvlar veya elde olmayarak görünen yerler hariç, kadınsı câzibe ve güzelliklerini mahrem olmayan —yani kendisiyle evlenmeleri ebediyen haram olmayan— kimselere göstermesinler. Bir de, başlarına alacakları örtülerini, saçları, kulakları, boynu, gerdanlığı ve göğsü örtecek biçimde yakalarının üzerinden salıversinler. Ayrıca, vücut hatlarını tamamen kapatan dış kıyafetlerini üzerlerine örtsünler (33. Ahzap: 59). Gerek giyim kuşamlarında, gerek söz ve davranışlarında, mümin bir hanıma yaraşan ağırbaşlı ve edepli bir tavır takınsınlar.
Kadınlar her türlü kadınsı güzelliklerini ve süslerini ancak kocalarına gösterebilirler. Saçları, kolları, ayak bilekleri gibi ikinci dereceden süslerini ise,
Babalarına, dedelerine, amcalarına, dayılarına, damatlarına,
Kocalarının babalarına ve dedelerine,
Öz oğullarına, torunlarına ve kocalarının başka bir kadından olan oğullarına,
Öz veya üvey kardeşlerine,
Öz veya üvey yeğenlerine,
Ayrıca, süt emzirme sebebiyle mahrem olan süt kardeşi, süt babası, süt oğlu, süt yeğeni, süt amcası, süt dayısı gibi akrabalarına,
Temiz ve güvenilir kadın arkadaşlarına,
Sahip oldukları köle ve cariyelere,
Kadınlara ilgi duymayacak derecede yaşlanmış olan erkek hizmetçilere,
Ve kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan erkek çocuklara gösterebilirler.
Bir de, gizledikleri güzelliklerini belli edecek şekilde ayaklarını yere vurarak kırıta kırıta yürümesin, tahrik edici davranışlarda bulunmasınlar.
İşte bu kurallara uyduğunuz takdirde, temiz ve huzurlu bir toplum oluşturabilirsiniz. Fakat ne kadar titiz davransanız da, ufak tefek kusurlarınız, hatalarınız olacaktır. Bunun için:
Ey inananlar, hepiniz kötülüklerden, günahlardan tövbe edip topluca Allah’a yönelin ki, dünyada ve ahirette kurtuluşa erebilesiniz.” (Nur/31)
Nurettin Yıldız hocanın güzel bir sözü vardır: “Şimdiki zamanın cihadı oruç tutmaktır, ama gözünle.” Günümüzde her şey böyle göze hitap ettiği için, ne varsa göz zevkine göre dizayn edilmeye başlandı. Çağın getirdiği teknolojik gelişmeler bunu tetikler mahiyettedir. Televizyon, internet, cep telefonları, sinema, tiyatro, moda, sanat, müzik, sosyal medya, reklamlar ve benzeri birçok araç gereç göze hitap eder oldu. Durum böyle olunca da kadın erkek ilişkileri özensiz bir şekilde gelişti de gelişti. İngiltere’deki sanayi devrimiyle kadınların iş sahasına çekilmesiyle birlikte bu karşılaşmalar yoğunluk kazandı ve bugünkü seviyeye geldi.
Allah’a ortak koşmak ve haksız yere insan
öldürmenin yanı sıra en büyük günahlardan biri de zina… Zina evlilik dışı
cinsel ilişkidir. Cezayı ve azabı gerektiren zina, cinsel ilişkiyi içeren
zinadır. Zinaya götürücü sebeplerin başında ise şehvetle bakma olan göz zinası gelmektedir. Göz zinası cinsel ilişkiye
götürücü olmasa da bağımsız bir haramdır.
Göz zinası cinsel doyum arzusuyla bakmaktır. Dinimiz kalbî duyguların
arılığını gideren, cinsel zaafları çoğaltan ve de zina eğilimini artıran göz
zinasını haram kılmıştır. Zira bütün
ahlâk dışı münasebetler önce bakışmalarla başlar. Gülümseme, selamlaşma ve
konuşma ile gelişir. Buluşma ile sonuçlanır. Çünkü göz kalbin ana girişidir. Kalp de bütün organlarımızın yönetim
merkezidir. Duyu organlarımızdan, özellikle gözden kalbe şehevî duyguları uyandırıcı
ve azgınlaştırıcı mesajlar gelirse, insan ahlâk dışı bir hayatın ve ilişkilerin
arzulusu olur. Çünkü cinsel arzulu bakışlar Peygamberimizin ifadesiyle;
“Şeytanın zehirli oklarından
bir oktur…” ve kalbe ekilen şehvet tohumlarıdır. Manevî
zinadır.
Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur.
“Gözler de zina eder.”
“Gözlerin zinası şehvetle bakmaktır.”
Bu mevzuda İslam’ın düsturu şudur:
“İnanan erkeklere söyle: Bakışlarında ölçülü
olsun, kadınlara gözlerini dikip bakmasınlar. Eşlerinin
namusunu korudukları gibi, kendi iffet ve namuslarını da aynen
öyle korusunlar. Bu, onlar için en temiz ve erdemli davranış
şeklidir. Unutmasınlar ki Allah, yaptıkları her şeyden
haberdardır.”(Nur/30)
Görüldüğü gibi; “Dinimizin
kadınlara örtünmesini emrettiği vücut organlarına bakmak mümin erkeklere
haramdır.”
Haram kılınan şehvetli
bakışlar olduğu için erkeğin kadına, kadının erkeğe şehvetle bakması gibi
erkeğin erkeğe, kadının kadına şehvetle bakması da haram kılınmıştır.
Peygamberimiz de şöyle buyurmuştur:
“Bir bakıştan sonra tekrar bakma.
Zira birinci bakış (kaçınılması mümkün olamayacağından) senin için Helâl ise de
ikinci bakış (iradeyi kullanarak ve arzu duyarak olacağından) helâl değildir.”
İlk müminlerden Hz. Cerîr İbn-ü Abdullah
şöyle anlatıyor.
Hz. Peygambere, ansızın bakmanın hükmünü sordum.
Derhal gözümü çevirmemi emir buyurdu.
Peygamberimiz refakatinde bulunan ve
kadınlara bakan amcası oğlu Fazlın bakışlarını elini siper ederek engellemiş;
kadınlara arzuyla bakmanın haram olduğunu fiilî sünnetiyle de
örneklendirmiştir.
İslâm cemiyeti çarşısında, kadın görülmeyen cemiyet
demek değildir. Bu itibarla harama bakmayı yasaklayan ölçü yalnız erkekleri
değil kadınları da içine almaktadır:
“İnanan kadınlara da söyle: Onlar
da bakışlarında ölçülü olsun, bakılması uygun olmayan yerlere
bakmaktan sakınsınlar. Her türlü ahlâksızlıktan, çirkin davranıştan uzak
durarak, iffet ve namuslarını korusunlar. Toplum içine
çıkarlarken, beşerî münasebetlerin gereği olarak ve İslâm toplumundaki örf ve
âdetlere göre açılmasında sakınca görülmeyen ağız, göz, el, ayak gibi uzuvlar
veya elde olmayarak görünen yerler hariç, kadınsı
câzibe ve güzelliklerini mahrem olmayan —yani kendisiyle
evlenmeleri ebediyen haram olmayan— kimselere göstermesinler. Bir de, başlarına
alacakları örtülerini, saçları, kulakları, boynu, gerdanlığı
ve göğsü örtecek biçimde yakalarının üzerinden salıversinler. Ayrıca,
vücut hatlarını tamamen kapatan dış kıyafetlerini üzerlerine örtsünler (33.
Ahzap: 59). Gerek giyim kuşamlarında, gerek söz ve davranışlarında, mümin
bir hanıma yaraşan ağırbaşlı ve edepli bir tavır takınsınlar.
Kadınlar her türlü kadınsı güzelliklerini ve süslerini ancak
kocalarına gösterebilirler. Saçları, kolları, ayak bilekleri gibi
ikinci dereceden süslerini ise,
Babalarına, dedelerine, amcalarına, dayılarına, damatlarına,
Kocalarının babalarına ve dedelerine,
Öz oğullarına, torunlarına ve kocalarının başka
bir kadından olan oğullarına,
Öz veya üvey kardeşlerine,
Öz veya üvey yeğenlerine,
Ayrıca, süt emzirme sebebiyle mahrem olan süt kardeşi, süt babası, süt oğlu,
süt yeğeni, süt amcası, süt dayısı gibi akrabalarına,
Temiz ve güvenilir kadın arkadaşlarına,
Sahip oldukları köle ve cariyelere,
Kadınlara ilgi duymayacak derecede yaşlanmış olan erkek hizmetçilere,
Ve kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan erkek çocuklara
gösterebilirler.
Bir de, gizledikleri güzelliklerini belli edecek şekilde ayaklarını yere vurarak
kırıta kırıta yürümesin, tahrik edici davranışlarda bulunmasınlar.
İşte bu kurallara uyduğunuz takdirde, temiz ve huzurlu bir toplum
oluşturabilirsiniz. Fakat ne kadar titiz davransanız da, ufak tefek
kusurlarınız, hatalarınız olacaktır. Bunun için:
Ey inananlar, hepiniz kötülüklerden, günahlardan tövbe edip
topluca Allah’a yönelin ki, dünyada ve ahirette kurtuluşa
erebilesiniz.” (Nur/31)
Edebiyatımızda
deyim olarak göz üzerine o kadar çok deyişler var ki, burada hepsini saymaya
kalksak, inanın sayfalar dolusu yer kaplar. Ama biz, bunlardan konumuzla ilgili
olanlardan, bazılarını ele alalım. Örneğin; “gözünü dikmek,” gözünü bir yere ya
da birinden ayırmadan sürekli ona bakmak, “göz banyosu” güzel kimselere
hoşlanarak bakmak, etkisinde kalınan güzellikten, seyrederek zevk almak, “göz hapsine almak” bakışlarını üzerinden ayırmamak, hiçbir
davranışını gözden kaçırmamak anlamlarına gelir.
Bediüz-zaman hazretleri Kastamonu Lahikası 86. Mektup sayfa 81 de şöyle söylüyor:
“Risale-i Nur talebelerinden bir genç hâfız, pek çok adamların dedikleri gibi dedi: “Bende unutkanlık hastalığı tezayüd ediyor, ne yapayım?”
Ben de dedim: “Mümkün oldukça nâmahreme nazar etme. Çünkü rivayet var: İmam-ı Şâfiî’nin (ra) dediği gibi: Haram nazar, nisyan verir.”
Evet, ehl-i İslamda, nazar-ı haram ziyadeleştikçe, hevesat-ı nefsaniye heyecana gelip, vücudunda su-i istimalâtla israfa girer. Haftada birkaç defa gusle mecbur olur. Ondan, tıbben kuvve-i hâfızasına zaaf gelir.
Evet, bu asırda açık saçıklık yüzünden, hususan bu memalik-i harrede o su-i nazardan su-i istimalât, umumî bir unutkanlık hastalığını netice vermeye başlıyor. Herkes, cüz’î, küllî o şekvâdadır. İşte, bu umumî hastalığın tezayüdüyle, hadis-i şerifin verdiği müthiş bir haberin tevili ucunda görünüyor. Ferman etmiş ki: “Ahir zamanda, hâfızların göğsünden Kur’an nez’ediliyor, çıkıyor, unutuluyor.” Demek bu hastalık dehşetlenecek, hıfz-ı Kur’an’a bu sû-i nazarla bazılarında set çekilecek; o hadisin tevilini gösterecek. Lâ ya’lemü’l-gaybe illallah.” Haydi, bakalım bu mübarek insanın sözlerini de siz çözün de konumuza katkı olsun. Dua ve selam ile…
Şemsettin ÖZKAN 19.06.2020 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-takvim.com.tr (02.08.2012 ramazan sayfası)
4-lafsozluk.com
5-gencyorumdergisi.com
Allah hepimizi kötü bakışlardan ve kötülüğe götürecek bakışlar gerçekleştirmekten korusun. Amin. Yüreğine sağlık hocam çok güzel bir çalışma olmuş. Allah ım tesirini halk eylesin inşallah.
Evet hocam hususen sıcak memleketlerde açıklık saçiklik arttıkça kötü bakışlar zina gibi kötü icraatlara yol açıyor ve dolayısıyla nesiller karışıp bozuluyor hafıza zayıflıyor ilim öğrenmek zorlaşıyor, cahillik artıyor.