SEN YÜRÜMEYE BAŞLADIĞINDA YOL SANA GÖRÜNÜR

(Toplumsal İlişkiler 1797)

وَلَقَدْ عَهِدْنَٓا اِلٰٓى اٰدَمَ مِنْ قَبْلُ فَنَسِيَ وَلَمْ نَجِدْ لَهُ عَزْماً

“Andolsun, daha önce de, Âdem’e yerine getirmesi gereken emirler ve tavsiyeler vahyetmiştik. O bunları unuttu. Biz onda bir azim, kararlı bir davranış, bir gayret bulamadık.” (Taha/115)

Eğer bir şeyi, bir işi, başarmak istiyorsak, bu konuda azimli ve istekli olmak zorundayız. Kararlı tutum, söz ve davranışlar bir şeyi ve işi başarmada insana müthiş bir motivasyon sağlar. Bu da o işin üstesinden gelinmesi demektir.   

            Hz. Mevlana; “sen yürümeye başladığında, yol sana görünür” derken ısrarla kararlı olmamızı, azimli davranışlar sergilememizi ister. Bir işe koyulmazsan nasıl o iş olacak ki?

            Azim ve kararlılık… İyi ve tutarlı insanların en başta gelen temel karakteristik özelliğidir desem bana hak verir misiniz bilmiyorum. Ben çok önemsiyorum bir işe kalkışırken veya takım kurarken elemanların bu yapıda olmalarını. Bu sebeple insan işe pasifliğinden kurtulup yepyeni bir silkiniş ve değişimle başlamalıdır. Yani değişimi dışardan değil, içerden başlatmalı ki dönüşümler daha sıhhatli olsun. Sen yürümeye başlamazsan yol sana asla görünmeyecektir.

           Cevdet Said, ‘Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları’ adlı eserinde; “yürürlükte olan değişsin diye bekler dururuz. Oysa hiç düşünmeyiz ki, değişim beklentimizden önce nefslerde gerçekleşmediği sürece, bu bekleyiş asla bitmeyecektir” der. 

           “Kurani yol doğru olsa da Müslümanların onu kavrayışları öyle değildir. Kurani yöntem tüm yönleri ile Müslümanların zihninde gerçek anlamda ve apaçık bir biçimde yer tutmamaktadır. Hatta bazen bu kavrayış İslami gerçeğin aksi bile olabilmektedir. İşte bu yüzden İslam’a nispetle Müslümanların nefislerinde olanı az ya da çok değiştirmesi gerekmektedir. Özellikle İslam’ın ve Kur’an’ın Müslümanlar nezdinde kutsallığını gideren birçok yanlış görüş ve hurafelerden oluşmuş uzun süren bir pasifizmin ardından gereklidir bu. 

           Utanılacak hususlardan biri de, biz Müslümanların hatasını savunmak uğruna her türlü bahaneyi uydurup kılımız kıpırdamaksızın hep bir şamaroğlanı ya da kurbanlık koç aramaya koyulmamızdır. Yani, hatayı hep başkasında aramamızdır.

            Nefsin kınanması şeriatteki ifadesi ile tevbedir. Modern terimiyle otokritik(özeleştiri) ‘dir. Kendini özeleştiriye tabi tutmayan kişinin tevbe etmesi çok zordur.

            Kur’an’ın insanoğluna öğretmek istediği şey budur ve değişim problemin çözümünü nefste aramak gerektiğini açıkça vurgular. İnsanı hariçten kuşatan zulüm yoktur. Kur’an beyan etmiştir. Bu beyana kayıtsız kalındığında hayatlar karanlıklara gömülür; ortaya uğursuz, sapık ve totaliter felsefe çıkar” derken de, bizi özde değişmeye davet eder.

Şemsettin ÖZKAN
28.05.2025 GÜZELYALI

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir