SELAM OLSUN GÖĞSÜNDE DEV BİR KOR ATEŞ TAŞIDIĞI HALDE ÇEVRESİNE ZEMZEM OLANA

                (Toplumsal İlişkiler 1193)


لَيْسَ الْبِرَّ اَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ
 وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَالْمَلٰٓئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيّٖنَۚ وَاٰتَى الْمَالَ عَلٰى حُبِّهٖ ذَوِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاكٖينَ وَابْنَ السَّبٖيلِ وَالسَّٓائِلٖينَ وَفِي الرِّقَابِۚ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَۚ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ اِذَا عَاهَدُواۚ وَالصَّابِرٖينَ فِي الْبَأْسَٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ وَحٖينَ الْبَأْسِؕ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذٖينَ صَدَقُواؕ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ
(Ey Müslümanlar!) Yüzlerinizi (namazda şuursuz ve huzursuz biçimde) Doğu’ya veya Batı’ya çevirmeniz (ve ibadette şekilcilikle yetinmeniz) iyilik değildir. Asıl iyilik; Allah’a, (ve O’na inancın gereği olarak) Ahirete, Meleklere, Kitaba ve Peygamberlere (ve onların getirdikleri dine ve düzene samimiyet ve teslimiyetle) iman etmeniz… Sevdiğiniz malınızı yakınlara, yetimlere (korumasız ve bakımsız olanlara), yoksullara, yolda kalmışlara, isteyen muhtaçlara ve borç altında esir olanlara vermeniz… Namazınızı kılmanız, zekât (vergisini) ödemeniz. Anlaşma ve sözleşmelerinizi yerine getirmeniz, (maddi ve manevi) darlık, hastalık ve cihadın kızışması zamanında sıkıntılara sabretmenizdir… İşte (iman davasında) sadık (ve samimi) olanlar ancak bunlardır… Ve gerçek müttakiler de onlardır.” (Bakara/177)

Bazı güzel insanlar vardır, onlar her zaman, her yerde, iyilik yapmak için adeta yarışırlar. Dur durak bilmezler. Adam seçmeden birinin problemini çözmek için koşuşturur dururlar.  

            Hz. Mevlana işte bu tip insanlar için; “selam olsun göğsünde dev bir kor ateş taşıdığı halde, çevresine zemzem olana!” demekle onları yere göğe sığdıramaz.

            Cemal Süreya’nın; “ruhumuzda çiçek yeşerten insanları , gönlümüzün neresine sarsak da saklasak ? Hasret kalmışız yüreği güzel insanlara” sözlerine katılmamak mümkün mü? O yüreği güzel insanları şimdilerde mumla arıyoruz desem herhalde abartmamış olurum değil mi dostlar? Mahallemizde okullarımızda her derde merhem olan yüreği sımsıcak dostlar nerelerde şimdilerde acaba? Her sıkıntımıza koşan o komşular nerelere göçüp gitti ki? Ya kan bağıyla bağlandığımız akrabalarımız? Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen, oyunlar oynadığımız, sır küpü olan o seçkin arkadaşlarımız sahi şimdi neredeler acaba? Sanki yer yarıldı da hepsi yerin içine gizlendiler galiba.

           Bazen aramızdan ayrılıp ahirete intikal eden anne baba, eş dost ve sevdiklerimiz arkasından öyle bir çığlık kopar ki içimiz yangın yerine döner. Onlardan ayrı düşmenin acısını ta yüreklerimizin derinliklerinde hissederiz.

           Sanki dünyamız gökkubbe tepemize yıkılıyormuş gibi gelir. Edebiyatımızın ağıt ve destanları da bir anlamda böyle günyüzüne çıkmıştır.  Üstad Necip Fazıl ölüm temasını en iyi işleyen şairlerimizden biriydi:

Ne kervan kaldı ne at hepsi silinip gitti

İyi insanlar iyi atlara binip gitti.

          Şimdilerde geriye baktığımızda nice sevdiklerimizi kaybettik. Ne güzel insanlardı onlar. Sevgi dolu muhabbet doluydular. Onlara bakınca insanın neşesi gelirdi. Onları görünce insana güven gelirdi. Dostluk sıcaklık gelirdi. Onların varlığı insana insan olduğunu hatırlatırdı. Gerçi cepleri boştu ama yürekleri sevgi doluydu. Öyle sözleriyle, görünüşleriyle falan değil, olduklarıyla ve tüm içtenlikleriyle güzeldiler. Zemzem gibiydiler hasılı…

Şemsettin ÖZKAN

02.10.2023 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-suskunduvar.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.