(Toplumsal İlişkiler 267)
قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ي يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ
“Ey Muhammed! Allah’ı sevdiğini iddia eden ve O’nun sevgisini kazanmak isteyen kimselere de ki: “Eğer siz gerçekten de
Allah’ı seviyorsanız, Allah’ın emirlerini size ileten bir elçi olarak bana ve bana indirilen Kur’an’a uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah, pişmanlıkla tövbe edildiği takdirde, en büyük günahları bile bağışlayandır, merhamet edendir.” (Al-i imran/31)
Dünya edebiyatının, en ünlü aşk hikayelerinden biri de, Leyla ile Mecnun’un hikayesidir. Gerçekten onların hikayelerinden çıkarılması gereken çok dersler vardır.
Mecnun, bir kabile reisinin dualar ve adaklarla dünyaya gelmiş olan Kays adlı oğludur. Okulda bir başka kabile reisinin kızı olan Leyla ile tanışır. Bu iki genç aşık olurlar. Okulda başlayıp gittikçe alevlenen bu macerayı Leyla’nın annesi öğrenir. Kızının bu durumuna kızan annesi, kızına çıkışır ve bir daha okula göndermez. Kays okulda Leyla’ yı göremeyince üzüntüden çılgına döner, başını alıp çöllere gider ve Mecnun diye anılmaya başlar.
Mecnun’
un babası, oğlunu bu durumdan kurtarmak için Leyla’yı isterse
de Mecnun oldu diye Leyla’yı vermezler. Leyla evden kaçarak,
Mecnun’ u çölde bulur. Halbuki o, çölde ahular, ceylanlar ve
kuşlarla arkadaşlık etmektedir ve mecazi aşktan ilahi aşka
yükselmiştir. Bu sebeple Leyla’ yı tanımaz. Babası Mecnun’ u
iyileşmesi için Kabe’ye götürür. Duaların kabul olduğu bu
yerde Mecnun, kendisindeki aşkını daha da arttırması için
Allahü Tealaya dua eder:
“Ya
Rab bela-yı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem bela-yı aşkdan
etme cüda beni.”
Duası neticesi aşkı daha da çoğalır ve bütün vaktini çöllerde geçirmeye başlar. Diğer tarafta ise Leyla da aşk ıstırabı içindedir.
Bir zaman sonra ailesi, Leyla’ yı İbn-i Selam isimli zengin ve itibarlı birine verir. Ancak, Leyla kendisini bir perinin sevdiğini ve eğer kendisine dokunursa ikisinin de mahvolacağını söyleyerek İbn-i Selam’ı vuslatından uzak tutmayı başarır. Mecnun, çölde Leyla’nın evlendiğini arkadaşı Zeyd’den işitince çok üzülür. Leyla’ya acı bir sitem mektubu gönderir. Leyla da durumunu bir mektupla Mecnun’ a anlatır. Kendisini anlamadığından dolayı o da sitem eder.
Bir
müddet sonra Mecnun’ un ahı tutarak İbn-i Selâm ölür. Leyla
baba evine döner. Bir çok tereddütten sonra her şeyi göze
alarak, Mecnun’ u çölde aramaya başlar. Fakat Mecnun, dünyadan
elini eteğini çekmiş ilahi aşk yüzünden Leyla’nın maddi
varlığını unutmuştur. Leyla, çölde Mecnun’ u bulduğu halde,
Mecnun onu tanımaz. Leyla onun erdiğini anlarsa da yine onsuz
yaşayamaz. Hastalanıp yataklara düşer. Kısa zaman sonra da ölür.
Mecnun, Leyla’ nın ölüm haberini öğrenir. Gelip mezarını
kucaklar, ağlayıp inler;
“Ya Rab mana cism ü can
gerekmez
Canansuz cihan gerekmez.” der, kabri kucaklayarak
ölür.
Bir
müddet sonra Mecnun’ un sadık arkadaşı Zeyd rüyasında, Cennet
bahçelerinde birbiriyle buluşmuş iki mesut sevgili görür. Bunlar
kimdir? diye sorunca, derler ki:
“Bunlar Mecnun ile onun
vefalı sevgilisi Leyla’dır. Aşk yoluna girip temiz öldükleri,
aşklarını dünya hevesleriyle kirletmedikleri için burada
buluştular.”
Sahi Mecnun neden Leyla’yı alıp kaçmadı? Mecnun’a;
“-Neden Leyla’yı alıp kaçmadın?” diye sormuşlar.
Mecnun:
“– Çünkü annesi üzülürdü, ben içinde Leyla olan bir kalbi kıramam,” demiş. Peki içinde Allah sevgisi olan bir kalp nasıl kırılır? (Doğru olur mu?)
Şemsettin ÖZKAN
24.02.2021 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-hikayeleroku.net